Xiao Zhan elinde ki kahvelerden birisini Rose'nin önüne bırakırken birisini de kendisi almıştı.Rose kampüs de önünü kesmiş bir şeyler içmek istediğini belirtmişti. Şimdi kampüsün bahçesinde karşılıklı oturmuşlardı. Genç kız sarı saçlarını omuzunda serbest bırakmış,altına bol paça bir pantolon üzerine bol tişörtlerinden birisini giyinmişti. Göz altlarında kendisini belli eden morluklar vardı. Uykusuzluk veya yorgunluktan ortaya çıktıkları çok belliydi.
"Yorgun görünüyorsun" sessizlik aşırı rahatsız ediciydi Zhan için. Genç kızın dudağının kenarı anlık seğirdi. Küçük bir gülümsemeydi bu,varla yok arası
"Sana söylemek ne kadar doğru olur bilmiyorum ama gece benim için zor geçti. Biliyorsun artık ilişkim var ve ara ara kavgalar çıkıyor" kahvesini yudumlayıp terleyen ensesi yüzünden anlık saçlarını ensesinden kaldırıp elleriyle yelledi.
"Evet paylaşımlarından anladım hayatında birisi olduğunu. Sorun yok değil mi?"
"Ah hayır!" Kocaman gülümsedi genç kız "küçük tartışmalar her ilişki de oluyor maalesef ki" gözlerini etraf da gezdirip tereddütle Xiao Zhan'a döndü "ben aslında şey diyecektim..." Yeşil gözleri kampüs de bir noktaya kitlense de hemen toparlandı.
Wang Yibo,arkadaşıyla oturduğu yeşillik alanda keskin gözlerini az ileri de oturan iki kişiye dikmiş, tereddüt bile etmeden izliyordu. Asla utanması, çekinmesi yoktu.
"Wang Yibo dans kulübünden çıkmamın daha uygu olacağını söyledi bugün" Rose karşısında oturan adamın adım adım değişen mimiklerini izleyip cümlesine devam etti "aslında bende çıkmak istiyordum, şikayet etmiş gibi oldum şimdi. Lütfen yanlış anlama beni! Sanırım yanlış anladığı konular var, bunu bana beden diliyle yansıtıyor. Onunla aranda bir ilişki mi var? Eğer öyleyse yanlış anlamış olması çok doğal"
Xiao Zhan,bitmiş olan kahve bardağını eğip bükmeye başlamış,derin bir iç çekmişti istemsizce.
"İlişkimiz yok" gözlerini kızdan ayırıp cümlesine devam edecekken üzerine düşen gölgeyle susmak zorunda kaldı. Yibo rahatsız etmiş olmanın verdiği memnuniyetle gülümseyip ikilinin yanına oturdu.
"Selam, rahatsız etmiyorum değil mi?" Rose gözlerini devirmemek için verdiği mücadeleyle uğraşırken yanı başında duran bez çantasını hemen alıp omzuna attı.
"Sorun değil" ayağa kalkıp tepeden Zhan'a baktı "görüşürüz sonra Xiao Zhan" Zhan tebessüm edip özür dilercesine baktığın da Rose adamı rahatlatmak adına kocaman gülümsedi ve oradan ayrıldı.
"Ettim sanırım" Xiao Zhan gözlerini abartıyla devirip kalkmaya hazırlanıyordu ki Yibo hızlıca bileğini kavradı adamın. "Neden kalkıyorsun? Sohbet edelim biraz"
"Dersim başlayacak birazdan,zamanım yok" çimenlerin üzerinde duran resim kağıtlarını,kalemlerini hızlıca toplamaya başladığında tekrardan çocuk tarafından durduruldu.
"Sanırım birilerine şikayet edilmişim, sana mı yetiştirdi koşa koşa" sesinde alay vardı ama en çok da öfke. Alt dudağını ağzına yuvarlamış, gözlerini Xiao Zhan hariç her yerde gezdiriyordu.
Parmaklarına geçirdiği halka yüzükler,kalemle yapmış olduğu dağınık topuz,ince bileğinde duran zarif bileklik çok hoş duruyordu. Dağınıktı,belki de en dağınık haliyle duruyordu lakin Xiao Zhan dünyanın en güzel manzarasına bakıyormuş gibi hissediyor,nefesi kesiliyordu. Dudağına sürmüş olduğu parlatıcı olmasa bile dudaklarının aynı şekilde kendi nemiyle parlak ve pembe duracağından emindi. Üzerine giydiği sade,bol beyaz tişört güzelliğini gizleyemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi| Yizhan
FanfictionWang Yibo: pembe, tüylü kalemimi sen mi çaldın? Tüm hakları Wang Yibo ve Xiao Zhan'ın kalbinde saklıdır Texting,düz yazı Feminen Wang Yibo içerir