Otel odasının kapısının açılma sesi ile korkarak arkamı döndüm.
Siyah takım elbisesi, siyah gömleği, kırmızı kol düğmeleri, Oxford model ayakkabıları, koyu saçları, koyu gözleri...
Bana tutulan koyu gözler Taylan Şahinden başkasına ait olamazdı.
Beni burada da bulmuştu. Ben korkudan titrerken benim tam aksime , Taylan Şahin odaya adımlarken gayet rahat gözüküyordu.
Taylan Şahin, önümde dikilip benimle göz teması kurmak için aşağıya baktığında, benim gözüm ise kapıya gidiyordu. Acaba tek miydi? Kaçabilir miydim?
"Aptal tehditlerine boyun eğeceğimi ve benden istediğini koparacağını sandın. Değil mi?" , sakin tavrını koruyordu. Gözlerinde duygusuzluk hakimken, tek kaşı havalanıp inmişti.
"B-bak, özür dilerim-" , boğazım düğümleniyordu. Korku vücuduma sirayet ediyordu.
Benden uzaklaşıp geri adımlarken konuştu. "Anlat, Ahsen Akay!"
Konuşamazdım. Anlatamazdım. Yaptığım doğru değildi ama sonsuza dek sır olarak kalmalıydı.
"Anlatacak bir şey yok." , diyebilmiştim burnumun direği sızlarken.
Taylan Şahin, otel odasının köşesindeki sandalyeye oturdu.
Bana doğru dönen Taylan Şahin; elinde olduğunu yeni fark ettiğim , kutu şeklinde olan , siyah deri çantayı dizlerinin üstüne koydu.
"Demek, anlatacak bir şey yok?!", çantanın kilidini açtı. Bakışları tekdüzeliğini koruyordu. Çantanın içine baktığımda tabanca ve şırınga olduğunu gördüm. Çantanın tabanında tabanca ve şırınga için oyuk vardı. Özel tasarım olduğu belli oluyordu.
"Yaklaş." dedi Taylan Şahin çantayı açık bir şekilde önündeki sehpaya koyarken.
Ona yaklaşmak istemiyordum. Kafamı hayır anlamında sağa sola salladım.
"İkiletme benim lafımı!" diye hiddetle bağırdığında, korkarak yanına gitmekten başka şansım yoktu. Ürkek adımlarla yanına gittim.
"Seçim senin." dedi, çantanın açık kısmını bana doğru çevirirken. Bakışlarında taviz yoktu.
Ne yapmaya çalışıyordu? Ruh hastası testlerinden bana da mı yapıyordu acaba?
Tabanca ve şırınga...
O ve ben...
6 bilemedin 7 bilemedin 8 seçeneğim vardı.
Ne yapacağımı karar veremiyordum. Zihnim, belirsizlik girdabında boğuluyordu. Belirsizlik hissi kontrolü kaybetmiş gibi hissetmeme sebep oluyordu.
İyi de hiçbir zaman kontrol bende değildi ki.
Kontrolün bende olduğu illüzyonunu geride bırakmanın zamanı gelmedi mi artık?
"Ruh hastası testlerinden bana da yapmayı bırak! Ben sana zarar vermek istemedim. Kötü biri değilim ben!"
"Seçimini göster bana, Ahsen Akay." ,koyu gözler bana kilitlendi tekrar.
"Bazen, hiçbir şey göründüğü gibi değildir." dedim, şırıngayı yuvasından çıkarıp elime alırken.
Babamı bulmak uğruna çıktığım bu yolda yanlış şeyler yapmıştım. Bedel ödemesi gereken sadece bendim. Stresim, gitmiş yerine rahatlık gelmişti. Çünkü; karar verilmiştir, acı bitmiştir.
Karşımda insanların zihnini kontrol eden bir cani yokmuşçasına rahattım ama şırıngayı tutan elim zangır zangır titriyordu.
"Korkuyor musun?"
"Beynimi yıkayıp beni kendi çıkarlarınız için kullanmanızdan mı? Doğmamış olmayı dilemekten mi? Yoksa, yine bir piyon olmaktan mı?" ,bağırmıştım. Haklıydım.
Siyah takım elbisesini süsleyen , kırmızı kol düğmesini düzeltti. Sandalyede oturmaya devam ederken sakin tavrını koruyordu ve gözlerini kısarak beni izliyordu.
Çantadaki silaha son bir bakış attım.
Onun karanlığına giren bendim, sonuçlarına katlanabilirdim.
Derin bir nefes alarak, şırıngayı boynuma batırdım.
🦋
Monark | İktidar
Yakında...🫰
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Monark | İktidar
БоевикEtraf ceset, kopmuş vücut parçaları, silah ve kanla kaplıydı. Kan kokusu midemi bulandırıyordu. Gözümün önünde katliam yapmıştı resmen. Akan gözyaşlarıma engel olmaya çalışırken bağırdım: ''Gitmek istiyorum. Bırak beni hemen!'' Soğukkanlı tavrını b...