Selam.
Herkes gibi hastayım, bölüm istediğim uzunlukta olmadı ama telafi ederiz.
Keyifle okuyun.
🖤
Yağmurlar, bir daha geri dönmeyecekmiş gibi terketmişti Safornikon’u…
Kızıl gökyüzü bulutsuz ve dingin görüntüsüyle benimle alay ediyordu. Acımasızdı, çok acımasızdı.
Yine de liderin sesi tüm görkemiyle kulaklarıma kazınmıştı. Uyuyup kaldığım kaya parçasının üzerinde, hala benimleydi. Uyandığımda telsizi hala sıkıca tuttuğumu gördüm. Doğrulurken parmaklarımı gevşetmeye çabam bana belimdeki ağrı ile birlikte rahatsızlık verdi. O sırada ihtiyar kulübeden çıktı ve sabahın kızıl güneşinin altında bana gülümsedi.
“Sanırım birileri lider ile konuşmayı başardı.”
Gülümsemesine karşılık verdim. “Evet, kısa da olsa…”
Elindeki bakracı, Mestan ve Efraim’in gölden doldurduğu kovaya daldırırken, “Ona söyledin mi?” diye sordu.
“Evet.”
“Ve kabul etmedi.”
Üzgünce başımı salladım. “Evet.”
Doldurduğu bakracı, yanan ateşin üzerindeki demire bıraktı. “Ne yapmayı düşünüyorsun?”
Sorarken aslında ne yapacağımı biliyordu. Yapmak zorunda olduğumu bildiği gibi…
“Kabul etmeyişinin altında ondan vazgeçmem yatıyor. Ömrümün sonuna köşe bucak kaçıp saklanmam yatıyor.”
“Seni asıl zora sokan kaçıp saklanmak mı?” diye sordu, yine cevabı biliyordu.
“Onsuz olmaz. O olmadan yapamam.”
“Sana çok kızacak.”
Biliyordum. Bu onun sözünden ilk çıkışım değildi. Ama sonuncu sözünden çıkışım öyle acı olmuştu ki tek bir gün bile unutamamıştım. Bir daha Biran’ın onayı olmadan adım atmayacağıma dair kendime söz vermiştim ama şimdi, konu Biran’ken o sözü bile isteye çiğnemek zorundaydım.
“Keşke tek başıma yapabilmenin bir yolu olsaydı.” dedim gözlerim kulübeye dalıp giderken. “Efraim’in benimle gelecek olması sırtımda ağır bir yük gibi.”
“Sen istesen de seni yalnız bırakmayacaklardı. Bu işte birliktesiniz.” Eminlikle başını salladı. “Lideri geri getirmeyi ve eski düzenlerine, evlerine kavuşmayı senin kadar istiyorlar.”
Başımı göğe kaldırdım, içimi çektim. “Başaramamaktan korkuyorum ihtiyar. Düşünsene, Alaz babasından sonra beni de kaybederse ne yapar?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL GECE +18
FantasyÖlüm uşaklarını peşime salmıştı. Soluğum korkunun soluğuna karışmıştı. Koşuyordum. Sivri dalların berelediği bacaklarım hiç durmadan hareket ediyordu. Göğsüm inip kalkıyor, kalp atışlarım boğazımda hissediliyordu. Karanlığın bağrında yalpalayan a...