2. BÖLÜM AKASYALAR

7.3K 799 202
                                    

Herkese merhabaa, gelen ilgiden dolayı çok mutlu olan bir yazar bırakıyorum buraya

Hepinize çok teşekkür ederim

Keyifli okumalar dileriiim 🩷


•İkiye On Kala Depresyon Güzelim

"Nereye gidiyorsun Gülce?"

Annem hoşnutsuz bakan mavi gözleri, şortumun açıkta bıraktığı bacaklarımdan başlayarak beni inceledi. Böyle baktığı zamanlar geriliyordum. Belli etmemeye çalışarak saçlarımı taradım. "Dışarı çıkacağım."

Aynadan yüzüne baktığımda kollarını bağladı. Huzursuz olduğu zamanlarda yaptığı bir eylemdi. Benimle aynı renk olan saçlarını sıkı bir şekilde bağlamıştı. Bu sayede makyajsız olan güzel yüzü ortaya çıkmıştı. Henüz kırk yaşında olmasına rağmen hâlâ otuz gösteriyordu. Keşke daima tek çizgi halinde olan dudaklarında, ufak da olsa bir gülümseme görebilseydim.

"Bu dışarısı tam olarak neresi oluyor?"

Tarağı bırakırken saçlarımı düzeltip, elimden geldiğince rahat bir şekilde cevap verdim. "Hocanın istediği bir kitap vardı ona bakmak için kitapçıya gideceğim."

Okumamı her şeyden çok istediği için başıyla onayladı. "Tamam, bisikletle git ve çabuk gel," dedi.

"Gelirim."

Bakışları tekrar üstüme kaydı. "Bu kadar kısa giymenden hoşlanmıyorum."

Yaşadığım yer tatil yeriydi. İnsanlar bikiniyle bile dolaşıyordu. Üstümdeki kot şort burada fazla kaçmazdı. Bunu anneme defalarca söylediğim zamanlar olmuştu ve cevap hep aynıydı. "Başımızda bir erkek olmadığı için dikkat etmemiz gerekiyordu. Kendimize en ufak bir laf, söz getirmemeliyiz." Yabancı uyruklu bir annem olsa da içinde babaannem yatıyordu sanki.

İnsanlar istediği gibi yaşamalıydı. Fakat bunu anneme anlatamayacağımı biliyordum. 

"Çok kısa değil aslında," dediğimde itirazım cılız bir şekilde çıkmıştı. Şu an annemle kavga etmek istemiyordu. 

"Dikkat çekmeni istemiyorum kızım. Tek odağın derslerin olmalı."

Taviz vermeyen sesini duyunca yutkundum. Küçük dediği yaşımın yirmi olduğunun farkında mıydı acaba? "Tamam anne."

Annem odamdan çıktığında ufak bir nefes aldım. Üniversiteye başlamadan önce dışarı tek çıkmama bile karışıyordu. Tekrar aynı kısıtlamalara maruz kalmamak adına biraz fazla alttan alıyordum onu. Sıkıntıyla oflarken kalın askılı, uçuk pembe rengindeki bluzumu düzelttim. Düzleştirdiğim saçlarımı son kez düzeltip evden çıktım Abimin on yedinci yaş günümde aldığı, bebek mavisi rengindeki bisiklete bindim ve pedal çevirmeye başladım.

Sahile doğru pedal çevirirken deniz kokusu içime doluyor, rüzgar tenimi okşayarak, saçlarımın arasında dans ediyordu. Kendimi özgür hissettiğim tek zamanlardı.  Annem acele et dese de havanın tadını çıkarmak istiyordum. Turistler henüz gelmediği için etraf sakindi. Kitapçının önünde durduğumda yolun bu kadar çabuk bitmesine şaşırmıştım. Buranın kitapçısı bile kendine has restorasyona sahipti. Küçük ama güzeldi. İçeri girip kitaplara bakındım. Burada bulamayacağımı bilsem de bu kitapçıyı seviyordum. Burada zaman geçirmek hoşuma gidiyordu. Gözlerim romanların olduğu kısma kaydı. Onları almaya iznim olmadığı için ciğerci kedisi gibi bakmakla yetindim.

O kadar güzel romantik kitaplar vardı ki... Keşke hepsi benim olsaydı. Bir süre ellerime alıp hepsini inceleyip arka kapak yazılarını okudum. Beğendiklerimin fotoğraflarını çekip Başak'a attım. O rahatça alabiliyordu, beğendiği olursa alırdı. Ben de ondan alır, bulduğum fırsatlarda gizli saklı okurdum.

AY IŞIĞI VE YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin