Eski Ev

167 31 26
                                    

Herkesin hayatında beklemediği bir anda karşısına çıkan, siz hiç fark etmeden hayatınızın bir parçası olan ve hayatınızdan kolay kolay çıkaramadığınız biri olmuştur. Bu kişileri hayatınızdan çıkardınız sanırsınız ama yanılırsınız. Çıkmamışlardır, izleri hala ordadır ve bir gün geri döneceklerdir.

.

Elindeki anahtarı kilide soktu ve iki kez çevirdi. Her çevirişinde o metalik ses çıkıyordu. Ardından kapıyı ardına kadar açtı ve sağa çekilip bana baktı. "İçeri girmeyecek misin?" dedi. İçeri girmeli miydim? Tanrım, nasıl bu duruma düşmüştüm?

"Raz?" dedi tekrardan Keigo. Düşüncelerimin arasından sıyrılıp ona baktım. Başıyla içeriyi işaret etti, "Hadi." dedi. İç çektim ve evin içine bir adım attım. Geçen seneden ezberimde olan o ev... Sanki ilk defa görüyormuş gibi hareket etmeden etrafı inceledim. Keigo yanımdan geçerek salona doğru ilerledi ve ceketini çıkarıp koltuğun üstüne bıraktı. Ardından başını bana çevirdi, "Neyi o kadar inceliyorsun? Zaten evi biliyorsun." 

Evet evi biliyordum. Ama bakmamın sebebi herhangi bir şeyin değişip değişmemesiydi ve hayır, değişmemişti. Her şey, tablolar, biblolar, eşyalar... Her şeyin yeri aynıydı. Giden hiçbir şey olmadığı gibi yeni gelen hiçbir şey de yoktu.

"Hiçbir şey değişmemiş." dedim, Keigo'ya bakarak. Dudaklarında ufak bir tebessüm belirdi, o da evi kısaca inceledi ve geri bana baktı. "Değişmedi." dedi ve devam etti. "Sen hariç."

Kötü hissettiriyordu. Burada olmak kötü hissettiriyordu. 

"Değişmedim ben." dedim, kaşlarımı çatarak. Değişmemiştim ben. Hep böyleydim. Kimseye hakkımda sahte bir kimlik oluşturmamıştım.

"Tabii. Tabii kesin öyledir, Raz." sesindeki öfkeyi iliklerime kadar hissediyordum. Hissediyordum ama yapabileceğim bir şey yoktu çünkü pişman değildim. 

Bakışlarımı önüme çevirdim ve üst kata çıkan merdivenlere doğru yürümeye başladım. Arkamdan "Nereye gidiyorsun?" dediğinde "Odama." dedim. Hiçbir şey demedi, ardımdan bakan gözlerini hissediyordum sadece. Üstümde, sanki sırtımda ağırlık hissettiriyordu.

Üst kata çıktığımda tam karşıdaki odaya girdim ve kapıyı ardımdan kapadım. Sırtımı kapıya dayadım ve gözlerim kapatıp derin bir nefes aldım. 

Bir yıl sonra, yine aynı yerde...

Hani geri dönmeyecektik?

Gözlerimi açtım ve odaya baktım. Geçen sene terasında sohbet ettiğimiz odaya. 

Çizdiğim resimler hala duvarda asılıydı. Teras kapısına çizdiğim yıldızlar hala duruyordu. Kule yaptığım onca kitap hala kitaplıktaydı. Kısacası her şey aynıydı. Niye her şey aynıydı? Niye resimlerimi atmamış, çizdiğim yıldızları silmemiş, kitapları atmamıştı? 

Her şey aynıydı, farklı olan sadece bizdik.

Neden beni bu kadar önemsemişti? Bağlanmaması gerekiyordu. Ona söylemiştim ki ben. Ben onu uyarmıştım. Bende bir suç yoktu. Bu onun sorunuydu.

Yatağın yanına geldim ve örtüyü açıp yatağın içine girerek başıma kadar öttüm. Gözümü kapadım. Çok yorgundum. Uyumam gerekti. Uyursam geçerdi. Her şey geçerdi. 

Belki de şu an sadece bir rüyadaydım. Belki aslında hala Paris'teydim. Keigo yoktu, onun evinde değildim. Evet. Rüyaydı. 

Küçükken babamın dediği gibi uyursam geçerdi.

Hawks x Reader (Bnha x Reader)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin