"11 yıl sonra"

5 2 2
                                    

"N-nasıl yani? Taşı almam için ne yapmam gerekiyor? Ne buldun?"


"Şuna bak Iris, haberlere bak! Vampir Kralı'nın en küçük oğlu için kadın bir koruma tutacaklarmış! Üstelik standartlara tam olarak uyuyorsun!"

"Standartlar mı? Standartları söyler misin?"

"Ne gerek var ki? Çoğuna uyuyorsun bu yeterli. Ayrıca Claris mutfak alışverişine çıkmanı istedi."

"Tamam, sadece altınları ver ve gideyim."

Stew altınları kucağıma attı ve aşağı kata indi.
Artık tamamiyle başımdan geçenleri biliyorsunuz. Artık bugünden bahsediyorum. Yirmi dört yaşındaki benden bahsediyorum...

Artık kış gelmiş, kar yağıyor. Çizmelerimi, balon kollu beyaz gömleğimi, Siyah, dar pantolonumu giydim ve kalın kemerimi taktım. Altın kesesini pantolonumun bir kenarına bağladım ve siyah, kadif cübbemi giydim. Kapşonumu taktım ve evin dışına çıktım. Aslında sadece havuç, prasa ve biraz kıyma alıp eve gidecektim ama bir kuyruk gördüm. Merak edip kuyruğun kaynağına doğru yürüdüm. Kuyruğun şu 'kadın koruma' işi için olduğunu öğrendim. Tam geri kıyma almaya giderken pekte hoşnut olmadığım sesler duydum. Sesler kuyruğun yanındaki bir ara sokaktan geliyordu. Oraya doğru yöneldim. Sesler gittikçe anlaşılır hâle geliyordu.

"Yapma! ___ ______ __ -gelmeyeceğim _____ -bırak kolumu! Yardım edin! Kimse yok mu?!"

Gibi şeyler duyuyordum. Elimdeki kağıt keseyi yere bıraktım ve sese doğru koşmaya başladım. Aniden karşımda o bağıran kızı ve birini daha gördüm. O kişi kesinlikle o delirmiş oğlanın ta kendisiydi. Kız birden umut dolu gözlerle bana baktı ve "Lütfen tardım et! Beni onunla gelmem için zorluyor. Lütfen, ne istersen yaparım ama beni kurtar! Bu şekilde ölmek istemiyorum!" Dediğini duydum.

"Bir dakika, sen... seni hatırlıyorum! On bir yıl önce... sen o kızsın değil mi? Değil mi?" Dedi yine o korkutucu suratı yaparak..."

"Kızı bırak!" Dedim bende  söylediklerini görmezden gelerek.

"Adın ne? O zaman soramamıştım, üzgünüm."

"Tekrar söylüyorum, kızı bırak."

"Ah, tabi. Baksana, neden kız yerine sen gelmiyorsun? Belki o zaman kızı bırakırım ha?"

"Kabul ederdim ama önce beni yakalaman gerekecek. Bu yüzden malesef ki hayır."

Kızı bi' köşeye fırlattı ve kayboldu, ya da ben öyle sandım. Birden arkamda belirdi ve kulağıma eğildi.

Kısık bir sesle "bana verdiğin şey hâlâ bende. Sakladım onu. Geri almak istemez misin?" Dedi bileğindeki on bir yıl önce kaybettiğim taşı göstererek.

"Ben onu sana vermedim, düşürdüm! O hâlâ benim, bu yüzden geri ver artık onu."

"Ah be güzelim, o günkü gibi sesin titriyor. Hem, şu üstündeki o gün giydiğim cübbeye çok benziyor, sende bana karşı boş değilsin değil mi?"

Kolunu omzuma attı. Kolunu ittim ve hızlıca yürüdüm. Ancak beni kolumdan tuttu ve gitmemi engelledi. Yavaşça karşıma geçti ve ellerimi avuçlarının içine aldı. Bana çaresiz bir köpek yavrusu gibi bakıyordu. Ellerimi çekmeye çalıştıkça daha da sıkı tutuyordu ve gitmemi imkansızlaştırıyordu. Bilmedigi bir şey var, benim sözlüğümde imkansız ddiye bir kelime yok. Sıçradım ve parande atarmışcasına dönerek onun arkasına geçtim. Ayaklarım havada kalmıştı ama amacıma ulaşmıştım. Yere basabilmek için ellerimi çekiştirdim. Böylece ona iki seçenek sunmuş oldum. Ya boğularak ölecek, ya da beni serbest bırakacaktı. Tabiki de serbest bıraktı ve bıraktığı gibi koşmaya başladım. Önümde kim olduğunun farkına varmadım. Önümde Vampir Kral'ın en büyük oğlu duruyordu. Kafama sert bir cisimle vurdu ve gözlerim yavaş yavaş kadardı. En son birinin beni kucağına aldığını hissetmiştim, sonrasını hatırlamıyorum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 11 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Mavinin Sıcak Bir TonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin