"Üzülmediğine herkesi ikna etmişsin, göz yaşların hariç."
1 HAFTA ÖNCE
Telefonun ekranındaki fotoğraflara bir süre baktı ve 'gönder' tuşuna basarak karşısında oturan kıza, henüz sabah eline ulaşan fotoğrafları gönderirken "Genelde burada takılıyor." dedi.
Ekranına düşen altı fotoğrafı tek tek incelerken hiçbir ayrıntıyı kaçırmak istemiyordu. Karşısındaki kıza kısa bir an baktı ve tekrar fotoğraflarla ilgilenmeye başladı, daha fazla bilgi duymak istiyordu.
İstediği gibi de oldu, genç kız saçlarını basit bir şekilde bağladıktan sonra anlatmaya devam etti: "Öncelikle söylemeliyim ki; kibarlık ve centilmenlik hakkında ufacık bile bilgisi olmayan öküzün teki, bir kadınla nasıl konuşulur bilmiyor ve kendi arkadaşları bile sessizliği ve odunluğundan sürekli dem vuruyor. Kulübe geliyor, bir elin parmağını geçmeyecek kadar kişiyle konuşuyor ve çıkıp gidiyor. Kulübe ilk geldiği dönem ara ara turlara katılıyordu ama işleri ilerleyince ondan da uzaklaştı. İki yıldır İstanbul'un girilmedik köşesini bırakmadı, her işte parmağı var. Onun lafının üstüne laf ettiren tek bir sokak çocuğu tanımıyorum, hepsini bir şekilde kendine bağlamış. Bunu bulunduğu konum mu sağlıyor yoksa kendi mi, bilmiyorum. Ekibin içinde de söz sahibi gibi duruyor ama sanki kendi pek onlara bağlı değil. O yüzden onu kendimize çekersek işimiz her yönden daha kolay olacak."
Telefonunun ekranını kapatıp önündeki sehpaya koydu. Büyük bir kumara giriyordu, bunun sonunda ya İstanbul'un sahibi olacak ya da İstanbul'dan kökü kazınacaktı. Eğer doğru adımları atarsa kaybetmez, aksine çok güzel kazanırdı: Bunu sokaklarda kala kala öğrenmişti.
"K.A.N, hafife alınacak kişiler değil. Herkese şirini oynuyorlar ama maskeleri inince girdikleri yerde kan ağlatıyorlar. Sırf istedikleri olmadı diye iki tane masum adamı öldürdüklerini duymuştum. Bu adamların iyiye ve iyi olan her şeye alerjisi var. Gerçekten ejderha gibiler, sinirleriyle ufacık oynanınca ateş püskürtmeye başlıyorlar ve kendileri hariç herkes ateş altında kalmadan durmuyorlar."
Ceylanı aratmayan gözleri keskinleşirken duyduklarını onayladı, kendi içinde. Biliyordu tüm bunları, zaten bunları bildiği içindi tüm her şey. Bu yüzden bir ekip kurmak istemişti ve bu yüzdendi yıllarca kötülüklerden saklandığı deliğinden çıkışı. Henüz dört kişiydiler ve aralarında en güvendiği kişinin bile korktuğunu biliyordu, korkulmayacak gibi değildi.
"Henüz doğru düzgün bir birliğimiz bile yokken, kuytu ve küçücük bir evin içinde yaşıyorken hangi vasıfla K.A.N'a bulaşıyoruz; diyorsun ve haklısın da. Ama bu filmin sonunda iyiler kazanmalı, keyfi için insanlara dünyayı zindan eden bir avuç serseri değil. Herkesin hakkını yiyorlar ve bunu yaparken yaşlı, çocuk, kadın, erkek fark etmiyor. Her akşam haberlerini görüyoruz ve İstanbul başlıklı tüm haberlerin sebebinin K.A.N olduğuna eminim. Bize yapılanları unutmadım, içim intikam ateşiyle yanarken onların yangınına daha fazla kurban vermeyeceğim. Bu yüzden, nasıl bilmiyorum ama bir şekilde onlara patronun kim olduğunu göstereceğiz."
Gözünün önünden gitmeyen anıları vardı, ömrünü o anları hatırlayarak geçiriyordu ve kimsenin hakkını K.A.N'ın tabağında bırakmayacaktı.
6 GÜN ÖNCE
Sarı saçlarını kaskın içinden kurtararak motorundan indi. Anahtarını, deri ceketinin cebine attıktan sonra tepesinde büyük harflerle İSTANBUL RÜZGARLARI yazan binanın içine girdi. Birazdan o da gelecekti ama henüz karşılaşmaları için doğru zaman değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK ZAMBAK
ChickLitve bir an önce gelsen, koysan elini kalbime, "işte geldim." desen...