RB 1

17 6 6
                                    

Bir hafta sonra karne günüydü. Artık 12. sınıfa geçmiştim. Sıkı fıkı adındaki grubumuz ile yaz planımız hazırdı bile. Grubumuzun adı buydu. Beş yıldan beri arkadaşlarımla aynı mahallede yaşıyorduk. Tabi aynı okul ve aynı sınıf.

Adım Beste. Ela gözlü, kumral, bana göre ideal kilolu anneme göre çok zayıf biriyim. Burak ve Barış'a göre safinazdım.Babam asker olduğu için belirli yıllarda şehir değiştiriyoruz. Aslında bu eğlenceli olsa da bazen ve genelde çok üzücü oluyor. Annem ise ev hanımı.
Dubleks ve bahçeli olan bir evimiz var. Bir tanıdık sayesinde bulduk evi. Tayin zamanı olduğu için ev bulmak zor oluyormuş. Beş yıldır aynı evde oturuyoruz. Güzel bir yerdeyiz. Aydın merkez. Doğudan sonra burası çok çok iyiydi benim için. Güzel arkadaşlıklar da edindim.

Babam" Beste liseyi bitirsin tayin işine o zaman bakarız" dediğinden beri çok rahattım. Arkadaşlarımdan ayrılmak çok zor gelecekti. Önceleri çok takılmazdım buna. Ama lise de olmak farklıydı.

Barış ve Burak. Benden iki yaş büyük olmalarına rağmen abi demediğim ailemizin ilk üyeleri.İkiz olmalarına rağmen biraz benzelerse de ikisi de farklıydı. Burak çok neşeli ve eğlencelidir. Barış ise daha ağır daha sakindir. Aslında onlarla eğlenceli günlerimiz, anlarımız da oluyordu. Tabi onlar üniversiteyi kazanınca ev biraz boş gibi geliyor bana. Barış ağır abimiz psikolog okuyor. Ona göre şu devirde en iyi bölünmüş. Burak ise beden eğitimi öğretmenliğinde. Bunun için çok uğraştı. Çalıştı ve kazandı. Biraz da sporcu. Bizimkiler erken tatil oldukları için evdeydiler. Onlar evdeyse daha doğrusu Burak evdeyse her gün bir olay şamatasız günümüz geçmeyecek demekti. Daha ilk günden hayırsızlığa başlamıştı bile. Tabi hep o olay çıkaracak değil ya..

Rutin bir öğle yemeği için masaya oturduk. Bir an herkesin tabağındaki köftelere baktım.

" Banane ya onun tabağındaki köfteler daha çok". diyerek Burak'ın tabağına saldırmaya başladım.

"Bu kız köfte konusunda neden hep böyle. Anne hem ne gerek vardı bu kıza. Barışla ben yeterdik size." diyen Burak tabağını kaptığı gibi kaçmaya başladı.

"Benim sizin gibi yedeğimi düşünmemişler. Bakmışlar siz pek olmamışsınız ben olmuşum."diyerek hem laf yetiştiriyor hem köfte kapmaya çalışıyordum.

Barış hiç oralı olmuyor yemeğini yiyordu. Babamın" Kaç yaşına geldiniz hala aynı şeyler için kavga ediyorsunuz. İkinizde hemen masaya oturun ". Deyince bizde yerlerimize oturduk.
Annem her ne kadar köfteleri eşit olduğunu söyleyip dursa da bana göre o tabaktaki daha çoktu.
Yemeğimiz babamın nasihatları ve Burak'ın kötü esprisi ile bitti sonunda. Annem" Kızım yardım et masayı toplayalım" diye cümlesini bitirirken ben çoktan odama girip kapıyı kapattım bile.

Odam canım odam benim. Sade bir odam vardı. Kapıdan girince solda yatağım, karşısında çalışma masam, kapının yanında ise elbise dolabım vardı. Eşyalarım rengi beyazdı. Bir odaya daha çok yakışır beyaz diye düşünürüm hep. Burak ve Barış doğal olarak aynı odayı paylaşıyordu. Onların yatakları karşılıklıydı. Ortada çalışma masaları vardı. Dolapları da kapının yanındaydı. Ben benzetmesemde herkes ikisini çok karıştırıyor genelde. İkisinin anlaştığı çok az şeyler vardı. Ama en iyi anlaştkları konu bana bilgisayarlarını asla vermemekti. Tabi ben ne yaptım tüm şirinliğim ile babama söyledim ve yeni bir bilgisayarım oldu.

Üzerimi değiştirdikten sonra bilgisayarımı açtım. Telefonum gözüme çarptı sessizde kalmış. Sıkı fıkı grubundan mesajlar gelmiş birazdan cevap yazarım diyerek masaya geri koydum.

Biraz bilgisayarda takılma fikri ile bilgisayarı açtım. Bir pubg oynamak güzel olabilirdi.
Duvardaki saat 14.10 du. Birkaç kere oyundan çıktım. Bir çocuk devamlı beni hedef alıp vuruyordu. Kulaklığımı taktım ve yeni oyuna girdim görevleri yavaş yavaş ilerletiyordum. Kendimi oyuna kaptırmışım ki Ece'nin aramasını farketmedim. Telefon bir şekilde açılmış. Ben ise oyundakilerle konuşuyordum.

Beste: - Benim etrafımı sardılar çabuk gelin bu tarafa.

Ece:
-Beste neredesin? Ne oldu? Korkutma beni.

Beste:
-Sağ taraftan geliyorlar. Sıkıştım burda.

Ece:
-Beste ses ver. Konum at çocukları alıp geleyim.
.....
Beste ne oldu?
........
Birşey söyle.

Beste:
- Vuruldum.... Vuruldum...

Kulaklığımı çıkarıp attım masanın üzerine çıktım odamdan. Ben oyunda konuşurken Ece ile de konuştuğumu bilemedim. Yine vurdular beni. Nasıl başarıyorlar yaaa diye söylenerek bizimkilerin odasına geçtim.

Burak:
" Kız gene mi vuruldun. Abim beceremiyorsan oynama ya"

" Burak çok biliyon demi sen. Uğraşamam senle aşağı iniyorum ben".

Ben Ece'nin aradığını bile fark etmemiştim. Ece o sıra da grubumuza mesajları atmış bile.

Ece: Çocuklar Beste'nin başı sanırım dertte.

Murat: Saçmalama neden başı dertte olsun. Zaten bir saate görüşecez.

Ada : Ayyy ne yapcaz polisi mi arasak?

Murat: İyi akıl ettin Ada. Sen polisi, jandarmayı, itfaiyecileri aramaya başla, hastaneyi de ara.

Onur: Polis ve hastane tamam da itfaiye ne için?

Ada: Murat başka işin yok mu senin. Sana iş bakalım bence.

Ece: Arkadaşlar Beste'nin başı dertte olabilir diyorum siz lak lak ediyorsunuz be.

Onur: Tamam sakin olalım şimdi ne yapcaz?

Murat: Polise gidelim bence. Onlar yerini bulur.

Ece: Kimse bir yere gitmesin. Aklınızdan çıkarın şu polisi filan. Beş dakikaya Beste'nin evinin önünde olsun herkes. Çaktırmadan soralım nere gittiğini.

Ada: Haklısın Ece tabi soralım biz olmadan nerelere gitmiş tek başına.

Onur: Ada sen kendini sessize al. Uğraştırma bizi. (ve herkesten alkış emojisi gelir)

Ece: Uzatmayın beş dakikaya toplanıyoruz.

Ben ise bu yazışmalardan habersiz kahvemizi yapıyordum. Annemle baş başa kahve içmenin keyfi bir başkaydı.

" Anne sen terasa çık ben geliyorum birazdan".
" Tamam kızım çıkıyorum."

Annemle mis gibi kokan kahvemizi içmeye başladık. Dışarıdaki hava çok güzeldi.
Birkaç dakika sonra Burak geldi yanımıza.

"Ne sırıtıyorsun be? Eğlence çıktı sana da ha."
" Gel sen gel asıl eğlence aşağıda." dedi.
"Anne şu oğlunu gönderir misin? Kahve keyfimizi içine etmeye bayılıyor".

Annem sadece gülümsedi. Kadın da haklı alıştı bizim bu hallerimize.

Burak: " Hadi gel peşimden
Aşağıda sizi izlerken çok eğleneceğim".

"Ne diyorsun sen ya?" diye koltuktan kalkerken aşağıdan bir takım seslerin geldiğini duydum. Hızlıca indim aşağıya. Bizim ekip sinirli bir şekilde karşımda duruyordu. Burak da onların tarafına geçmiş sırıtmaya devam ediyordu.

Ece: Beste biz seninle telefonda konuşurken ne dedin?

Beste: Biz senle mi konuştuk Ece?

Ece : Yok canım düşünce gücüyle haberleştik. Yok yok bu kız iyi değil.

Beste: Ne oldu ya? Bana da anlatsanız da anlasam keşke.

Murat : Siz Ece ile konuşmuşsunuz. Sen etrafımı sardılar. Yardım edin filan demişsin. Biz de koşup geldik ne olduğunu anlamak için.

Beste: Ne? Ne zaman yaa ben pubg oynuyordum. Biz ne ara konuştuk?

Bizimkiler anlaşmış gibi ' pubg mi' dediler bir ağızdan. Ben olayı sakince anlatmaya başlamıştım ki Burak'ın benim kahvemi içerek bizi izlemesi sinirlendirdi beni.
"O benim kahvemdi." deyince Ece " Biz seni merak edip gelelim. Sen bizi yatıştırmak yerine kahvem de. Gel kız buraya" diyerek beni kovalamaya başladı.
Ben hem annemin yanına kaçmak için hızlı hızlı merdiven çıkıyor hemde arkamı dönüp özürler dilemeye çalışıyordum.

Murat " Cezan büyük ona göre." dedi arkamızdan çıkarken.
Ben annemin yanına bir an önce varma derdindeyken aklımda o soru vardı:
Biz Ece ile ne zaman konuştuk?

 Rüzgar'ın Beste'si Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin