#Seungmin
Hayat çok garip değil mi? İnsanlar karşısında gördüğü bir insanın varlığına inanırlar. Çünkü, onu görürler. Peki ya, görmedikleri canlılar? Neden, çoğu kişi sırf, görmediği bir şeye, "Ah, öyle bir şey yok." diyorlar? Ne o zaman, Tanrıya'da mı inanmayalım..?
Ben Kim Sky Seungmin. Paranormal dedektifiyimdir. Gördüğüm ve his ettiğim o varlıklardan eziyet çeken insanlara, yardım etmeye çalışırım. Bu işime başlama sebebim, babamın da sırf onlar yüzünden delirerek, ölmesi. Evet, sebep bu.
İnsan sevdiğini kaybederken, üzülür. Ama sırf bu olay yüzünden, üzülmez, aksine korkar. Şehirde ki, her kez adına korkar...
Bu yüzden, artık bu sebeple, birisinin ölmesini istemiyorum. Tamam, bazıları, hatta çoğu insan, bu şeye inanmaz. Saçmalık diye düşünür. Tıpkı eski karım Sarah gibi.. Benim bu mesleğim yüzünden, bir yaşlı kızımız Yui'ni hiç düşünmeden, bırakmıştı. Acımasızca. Öyle değil mi?
Şu an kızıma kendim bakıyor, geleceği için elimden geleni yapıyordum. Ama bir sorun vardı. Çok yoğundum bu aralar. Bu yüzden, kızımla fazla zaman geçiremiyor, hep annemlere bırakıyordum. Bu ne benim, ne de Yui'nin hoşuna gidiyordu.
Umarım, bir gün kızımla normal zaman geçire bilirim.
× × ×
03. 02. 1973
#Yazar
Kış mevsimiydi. Kar yağıyordu. Hiç olmadığı kadar, çok yağıyordu. Eski model arabasından inerek, montunu sinirle çıkaran Kim Sky Seungmin, arabasının kapısını sert bir şekilde kapattı.
Üzerine giydiği, son derecede şık takım elbisesinin yakasını düzeltmiş, ofisine girmişti. Ofis demeyelim, küçük bir oda diyelim. Bu oda da, Seungmin ve yardımcıları eşyaları ve türlü türlü $eytan'a karşı gelen, figürler saklıyordular.
Patronlarının arabasını odanın önünde gören, Jeongin ve Changbin, oturuşlarını dikleştirmiş, patronlarına bakmaya başlamıştılar. Seungmin kravatını bıkkınlıkla -yırtarcasına- çıkarmış, 3'lü koltuğun üzerine fırlatmıştı.
"Ne haberler var, patron?" Jeongin koltuğa yayılarak, sormuştu. Seungmin cevap vermiyor, bir şeyler yapıyordu. Elinde kaset vardı. Şeritleri kenara dağılmış, yeniden tamiri mümkün olmayacağı anlaşılıyordu.
Sinirle uzun, kemikli parmaklarını, şeritlerin içinden geçirerek, tamir etmeye çalışıyordu. Ama yapamamıştı uzunboylu genç. "Argh! Lanet şey.." Kaseti direk çöpe fırlatarak, kendisine kahve yapmağa başladı.
Arkasında oturanlar, hiç patronlarını bu kadar sinirli görmemiştiler. Changbin Jeongin'e bakarak, tek kaşını kaldırmış, Jeongin'de Changbin'in bakışlarına karşı, omuz silkmişti. Yeniden önlerine dönerek, kahvesini yudumlayan, patronlarına baktılar.
"O meraklı gözlerinizi, his ediyorum. Anlatacağım ne olduğunu."
Diyerek, bir yudum daha aldı kahvesinden. Acı kahvesi boğazını sıcaklıkla yakıp geçse de, umursamadan içiyordu. Changbin endişeli bir şekilde, Seungmin'e bakmış, sonra kafasını eğerek, zorla ağzını aralanmıştı.
"Efendim."
"Buyur?"
Seungmin merakla Changbin'in sözünü bekliyordu. Changbin oflaya, tıslaya, sözünü -çekingence- söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•°Devil of the D£ath soul°•/SeungChan
Fanfiction"O bir melekti. $eytanların meleği. Ona musallat olmak için can atarken, onu ben kurtardım. O da beni boşluktan çıkardı. Minnetdarım sana Christopher.." !!BU FİC SADECE BİR KURGUDAN İBARETTİR!! !!UYARI!! Korku/paranormal içerik Şiddet/ağır işkence ...