Yeni Dünya: Vampir Ülkesi -5

27 4 0
                                    

Felix, spreyi elinde tuttarken derin bir nefes aldı. Nefesini verdiği anda ormana adımını attı. Oradaydı artık, çocukluğundan beri hayalini kurduğu şeye başlamıştı. Buradan canlı çıkarsa muhtemelen bir mucizeydi, ya da kolu bacağı kopuk halde hayatına devam edecekti. Aklından bu düşünceler geçerken ormanda ilerlemişti. Kırmızı-neon, şehri ormandan ayıran çizgiye son bir kez baktı ve ormanda ilerlemeye devam etti. Etrafında ışıltılı bir böcek gördü. Kırmızı parıltılı kanatlari ve yeşil neon gözleri vardı. Lix bu böceği hatırladı. Glasiera hakkında birşeyler öğrenmeye çalışırken bu böceğin sadece burada yaşadığını hatırlıyordu. Daha başka şeyler olsa da bir türlü aklına gelmedi. Lix elini kaldırdı  ve böcek eline kondu, böcek birkaç kıkırdama çıkardı ve resmen gülümsedi! Bu çok arkadaş canlısı bir gülümsemeydi, Felix'in içi bir sıcaklıkla doldu. Minik böcek Lix'in yanağına yanağıyla sürtündü ve bir ses çıkardı. Böcek Felix'in ceketinin içine girdi ve birkaç saniye sonra o böcekten binlercesi Felix'e doğru uçmaya başladı. Şimdi hatırlamıştı! Bu ev arayan bir böcekti. Annesi milyonlarcasını doğururdu ve bu da baba böcek olmalıydı! Hepsi bir anda Felix'in yüzünü ve bedenini kapladı. Zavallı oğlanın yüzündeki sıcakkanlı gülümseme bir anda kayboldu... Ellerini savurdu ve bedeninin her yani acımaya başladı. Böcekler oranın kendilerinin olduğunu anlatmak için Felix'in üzerine kokularını  bırakıyor, zehirlerini salgılıyorlardı. Felix en yapmaması gereken şeyi yaptı: ormanın içinde koca bir çığlık patlattı. Zaten yayılan kokusunun üstüne vampirlerin iştahını çok daha arttıracak bir malzemeydi çığlığı. Ancak yaptığı hatayı yeni anlayan Felix, hiçbir şey olmaması için Tanrı'sına dua etmeye başladı. Buraya gelmek aptalca bir fikirdi ama kaybolmuştu, artık geri dönecek bir yer yoktu! Bu orman ve aptal merakı onun hazim sonunu getirmişti. Buna katlanmalıydı. Bu kendi seçimiydi...

Ancak bir de bakarsan, ona yardım eli uzatan bir adam, belki de o kadar kötü bir durumda değildir ha? Ya da  bu adam onun kanını sonuna kadar emmek isteyen ve rol yapan bir vampirdi? Ancak başka çaresi mi vardı? Ya ona güvenecekti ve bir çare bulacaktı -büyük ihtimalle kanı emilecekti- ya da üstünde binlerce böceğin olduğunu bilerek karıncalanma ve ıslaklık hissiyle bu iğrenç boceklerin onun üstünden gitmesini bekleyerek -ki bu muhtemelen 50 yıl falandır- açlıktan acı çekerek ölecekti? Bir şansı ve aynı zamanda kanının çekilerek ölmesini buna çoktan tercih ederdi! Gözlerini açabilme amacıyla yanındaki ağaca tutunarak ayağa kalktı, sertçe ağaca yaslandı ve o şiddetle ölen böceklerin çatırtısını ve ıslaklığını hissetti, bu igrençti! Yavaşça, korkuyla gözlerini açtı. Karşısında ona yardım teklif eden o adam duruyordu. Bir ağaca yaslanmış,  önündeki şatonun kapısının desenlerinin üzerinde ellerini gezdiriyordu. Normal bir anda bakarsan gayet çekici biri gibi gozukebilirdi ama şu an bunu düşünecek durumda olduğu pek söylenemezdi.  Adama baktı,

Felix'in ağzından

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Felix'in ağzından

Benden yaşça büyük olduğu belliydi. O da anlamıştı ne olduğunu ben de. Benim ondan korktuğumu da anlamıştı. Kimse konuşmaya cesaret edemezken o söze girdi. Onun için korkucak birşey yoktu gerçi. Onun için konuşmak kolaydı...
"Selam küçük, böcekler seni de rahat bırakmıyor gibi?"

Konuşmadım. Benim hakkımda birşeyler bilmese iyiydi. Peri olduğumu kokumdan anlasa da benimki de umut işte, belki anlamamıştır diye uğraş da uğraş...

"Hey, peri olduğunu çoktan anladım. Çekinmene gerek yok yani? Peki söyle bakalım, seni şu salak şeylerden kurtarayım mı?"

"E-eğer yapabiliyorsan"

Arkasından bir şişe aldı ve üstüme döktü. Canım yansa da böcekler birer birer uçuştu. Bazıları öldü ama bu benim pek de umurumda değildi.

"Ben, ben teşekkür ederim. Gerçekten! Bu-bunun için size minnettarım"

O anki mutlulukla nerede ya da kime karşı konuştuğumu unutmuştum. İnanılır gibi değil ama bir vampire sarılmıştım. Ne yaptığımı anlayınca kendimi çektim. Bir süre boşluğa bakıp kaldım. Ne yaptım ben böyle? Kendimden iğrenmiştim, tanımadığım bir adama sarılmıştım ve- ve ben... Bu gerçekten iğrenç, kanım çekilebilir, ben ölebilirdim!

"Ben-ben özür dilerim"

"Sorun değil diyemeyeceğim ama bir daha deneme. Vampirler teması çok sevmezler. Özellikle de bir peri onlara sarılırsa...  Ne bileyim, peri için iyi olmaz gibi görünüyor.

"Ben, ben tekrardan özür dilerim. Gerçekten!"

"Tamam, sus be oğlum. Benim evime gitmek ister misin? Burası senin için güvenli değil." Elini uzatarak sordu. Tabii ki hayır! Kim kabul ederdi ki bunu?

"Yok, sağol."

"Ahh, gerçekten mi? İşi zor yoldan halletmek..."

Adam resmen beni kendine çekti ve boğazıma yapıştı.

"Ne olduğunu biliyorum, ailen nasil izin verdi sana? Yanında bir sürü güvenlik olsa bile götürmezlerdi herhalde. Gerçi kanın... Onlar için de iyi değil."

"Nasıl yani? Ne olduğunu biliyorum derken? Periyim işte. Normal bir peri!"

O boğazımı sıkarken zar zor konuşmuştuk. Bedenini benimkine dayayıp ellerimizi dans eder gibi yukarı kaldırıp boğazıma yaklaşmıştı. Diğer eliyle de boğazımı sıkıyordu. Bu gerçekten zor bir pozisyondu. Kacabilmek için hiçbir şansım yoktu. Sonum  gelmişti...

"Ah, doğa anadan isteğimiz buydu herhalde... Sen bizim sayemizde doğdun... Yani, bu hayatı bizim sayemizde  bu şekilde  yaşıyorsun. Hakkında bilmediğin binlerce şey var... Ebeveynlerin, onlar kim?"

"Ebeveynin yok benim!" Sesim gerektiğinden yüksek çıkmıştı. Ancak korkuyordum ve çaresizdim. Cümleme devam ettim "Yetimhanede büyüdüm ben!"

"Ahh, ne acemice! Neyse, beni ilgilendirmez. Sırf kötülerle iyiler eşitlensin diye en lezzetli yemegimden olamam ben."

"Ne diyorsun sen?

"Zamanla anlarsın evlat, ancak şimdi, sonun geldi! Galiba zamanla anlayacak kadar zamanın olmayacak..."

"N-ne?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 19 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Species~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin