06/03/2018
"bugün ayın kaçı?" diye sordum.
"bilmiyorum ki. Takvim falan da yok. Nerden bakacağız?" diye sordu emel
"bilmiyorum ama öğrenmemiz lazımdı" dedim.
Ayağa kalkıp cesur ile birlikte yürümeye başladık. İşlek caddeye çıktığımızda kadın ilk önce bana tiksinerek baktı sonra "bugünün tarihi kaç?" diye sorduğumda "martın altısı" demişti. O gözlerini oymak vardı ama şükretsin tarihi söyledi. Anlamıyorum. Bir insan niye sokakta bir çocuk büyüyor diye tiksinti ile bakar ki. Bizim sokakta olmamız ailemiz yüzündendi. Bir çok çocuğun öyle. Anneler ve babalar doğurup sanki evde artık bir çöpmüş gibi sokağa atmasa çocuklar evinde büyüyecek. Sanki biz sokakta büyümeyi çok istedik. Biz mecbur bırakıldık. Mecbur bırakıldığımız şey için ötekileştirildik.
Demek Alpin doğum gününe iki gün kaldı. Ne yapıp edip o doğum günü pastasını alacaktım. Biraz ileride olan boş konteynırın yanına oturdum ve beklemeye başladım. Dilenmezdim. Sevmezdim. Bizim gibi çocuklar para için dilenirdi ama biz dilenmezdik. Bugün yapmak zorundaydım. Kardeşim için. Gelen geçen ya tiksinti içinde ya da acıyarak bakıyordu.
Benim ise bakışlarım karşımdaki pastanedeydi. Çikolatalı alacaktım. Severdi herhalde alp. Hiç yememiştim çikolata Alp de öyle. Önümdeki paralara baktım. Yeterdi her halde. Paraları alıp pastaneye girdim. Adam beni görmesi ile üstümü süzdü ve alayla "buyur küçük" dedi.
"abi bu para ile pasta alınır mı?" diye sordum umut ile. Gözlerimi adama dikmiş 'yeter' demesini istiyordum.
"yetmez" dedi "ama kendini bana verirsen niye olmasın"
"ne -ne demeye çalışıyorsun?" sesimin titremesine engel olmayarak.
"bu para yetmez alamazsın" dedi
"pastayı ortadan bölün öyle verin. Yarısına da mı para yetmez?" dedim.
"sen anlamak istemiyor musun lan orospu" dedi.
Elimle yaptığım yumruğu yüzüne geçirdim
"sen beni namusuma laf edecek karaktere sahip değilsin" dedim ve paramı alıp tam çıkıyordum ki arkamda hissettiğim keskin sızı ile dizlerimin üstüne düştüm.
"sen nasıl bana el kaldırırsın?" deyip yüzüme tokat attı. İstesem o elini bir yerine sokardım ama sırtımdaki acı o kadar büyüktü yerimden kıpırdayamıyordum.
Birisi adamı önümde yere devirdi. Baktığımda barçındı. Allah razı olsun vallahi.
"sen kimin kardeşini yaralıyorsun lan?" demesi ile adama yumruk atmaya başladı .Adamın gözleri kaymaya başlayınca barçın bana dönüp sırtıma baktı
"doktora gitmeliyiz ama kimliğimiz yok" dedi "biz saracağız" . Beni dikkatlice kucağına alıp çıkardı oradan.
Kardeşimin doğum gününü yine kutlayamayacağım.
03/06/2024
Sabah gözlerimi açtığımda hala ateşin odasındaydım. Kendisi ise odada yoktu. Yataktan çıkmam ile banyoda sadece belinde siyah havlu ile duran ateşin çıkması bir oldu. Ben elim ile yüzümü kapattım. Ateş ise rahat tavır ile yanıma geldi.
"ateş git üstünü giy. Bende çıkıyorum" dedim ve hiç arkama bakmadan odadan çıktım arkamda ise şaşkın bir ateş bıraktım.
Neye şaşırıyorsa. Nasıl bir tepki vermemi bekliyordu. Oha ateş o kaslar ne mi ? diyecektim. Saçmalık. Dur asıl benim ateşin kaslarını beğenmem saçmalık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUİKASTÇILAR
Teen FictionBeş tane sokakta büyüyen gençler. Herkesten bağımsız yaşayan, yaralı çocuklar. Onları evleri değil sokaklar kucak açmıştı. Göz yaşı dökmemeyi, kimseye güvenmemeyi öğrendiler. Bir gün kaçırıldılar yada onlar öyle zannetti. Çünkü neyin içine düştükler...