(Bir süredir yazamıyordum şimdi saat 00.59 ve ilham patlaması yaşayıp yazmaya başlıyorum iyi okumalar dilerim :)
Ben Nazlı.Korkarak yürüdüğüm sokakta istiyordumki onu, yani Onur'u aradığım yerde bulmak istiyordum çünkü ben ilk kez aşık oluyorum ve bunu gizliyebileceğimi hiç sanmıyorum...
Yıldızlara bak Nazlı, korkma Nazlı, sakin ol Nazlı, kendine gel Nazlı.... Kafamda susmayan belkide susamayan sesler vardı... Şu anda olmam gereken yerdeydim Onur'un muhteşem, ışıkları yanan evinin önünde ve ne için kendimi hazırladığımı bilmeksizin toparlanmaya çalışıyordum... İşte yapmam gerekeni yaptım... ONUR'UN KAPISINI ÇALDIM!
(Onur'un ağzından)
Gece saat 2'ye gelmiş sayılırdı. Aniden çalan kapı ile kısa süreli şokumu atlatıp kapıya yöneldim. Büyük ihtimalle Barış herzamanki gibi içip içip sarhoş olup, kapıma dayanıp, beni karısı sanacaktı...
Evet bunu sık sık yapardı. Beni karısı sanmasına şaşırmayı bırakında bazen soyunmam için bile ısrar ediyordu... Evet bu kişi benim arkadaşım Barış... Kapıyı açmak için elimi kapıya uzattım ve bir anda içimdeki şüphe ile kapının deliğinden bakmayı düşündüm. Eğer dışardaki Barış olsaydı büyük ihtimalle durmadan kapıya vurup, şarkı söylerdi ama bu sefer olmadı. Kapı deliğindeki kapağı yavaşça elimle açtım. Gözümü yaklaştırdığımda gerçektende kapıdaki Barış değildi... Dudaklarımdan sadece bir kelime döküldü.
"Nazlı"
(Nazlı'nın ağzından)
Yaklaşık 1 saattir kış ayında 4 derecelik soğukta ayrıca yağmurdan ıslanmış bir şekilde olduğum için üşütmüştüm sanırım. Eğer Onur şu kapıyı biraz daha açmazsa soğuktan bayılacağım şuracıkta.
Yavaş yavaş gözlerim kararmaya başladı ki sonunda kapı açıldı ve kendimi sendelemiş bir şekilde evin içinde Onur'un göğsünde buldum...
Daha sonrasına dair pek birşey hatırlamıyordum. Bayılmadım ama ayık da değildim. Gözlerimi araladığımda koskoca ONUR KAYA gözleri kapalı bir şekilde soyduğu kızı yani beni giydirmeye çalışıyordu... Cidden çıplaktım ve Onur beni giydiriyordu.... Bilincim hala tam yerinde değildi ama kısık bir sesle "iyiyim, kendim giyerim" dedim. Dediğim gibide yaptım dev kapşonluyu üzerime geçirdim altımada gri eşorfmanı geçirdim. Biraz ısınınca kendime gelmeye başladım, şimdi neden burada olduğumu açıklama zamanıydı..."evet hanımefendi beni kendinizden uzak tutmaya çalışıp yinede buraya gelmenizdeki amaç nedir?"
"Onur, oturma odasına geçsek olnazmı?" sesim o kadar nazik çıkmıştı ki ben bile bu nazikliğe anlam verememiştim. Ancak gelen cevap hiçte nazik olmadı...
"HAYIR!"
"tamam ya niye kızıyorsunki?"
"kusura bakma sert çıkıştım biraz, özür dilerim"
( N. İç ses: Evet hödük Onur sert çıkıştın)"tamam sorun değil zaten söyleyip hemen gideceğim, senden bir cevap asla istemiyorum ve ben isteyene kadar lütfen sakın cevap verme"
"peki prenses"
(N. İç ses: Prensesde neydi ya çok saçma kaldı, ben bunun nesini sevdiysem zaten)
"Onur ben sanırım ilk kez birine aşık oluyorum... Yani san-"
İçeriye girip sözümü bölen kıza doğru gözlerimi çevirdiğimde kızın üstünde resmen bir jartiyer vardı...
"NE YAZIK SANA... Onur'un bakmayacağı tek kız bile olabilirsin..."
Bir Onur'a bir kıza bakıyordum ve Onur'dan bir ses çıkmasını bekliyordumki o ses çokta gecikmeden geldi.
"NEHİR HADDİN OLMAYAN ŞEYLERE KARIŞMA VE ÇABUK ÇIK BURDAN"
Aklımda sadece bir cümle kaldı.
("NE YAZIK SANA")
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzun Yolcu
Chick-LitHikayemiz bir yolculuk üzerine başlayan üç yabancının aşkıdır... Evet üç ne yazıkki araya giren bir Aylin var. Yinede Onur ve Nazlı zor ve uzun olsa bile kavuşacaklar, işte başlıyoruz iyi okumalar dilerim :)