Öğle arası Hyunjin lavaboya gidiyordu. Elini yıkayacaktı çünkü yemek yemişti.
Kapıdan girecekken Minho'nun sinirli ve alaylı sesini bir de ona yalvaran bir çocuğun sesini duydu. İçeri girmeden kapının arkasından baktı, onun fark etmeyeceğini sandığı şekilde.
"Sen kimsinde bana karşı geliyorsun? Bilmiyor musun nasıl yalvartacağımı?"
"Ö-özür dilerim... Lütfen dur..." diyordu zorlukla. Sesi titriyordu.
"Kes!" dedi ve karnına vurdu diziyle.
Acıyla kıvranıyordu olduğu yerde o çocuk.
Yakasından tutup kaldırdı. Yumruk, tekme, tokat ne varsa artık...
Hyunjin daha fazla dayanamayıp "Dur! DUR ARTIK!" dedi ve içeri girdi. O çocuğu, Minho'nun elinden kurtarıp arkasına aldı.
"Ne yapıyorsun sen Minho?! Onun canıda can değil mi? Yeter artık şuna bir son ver. Kimse senin oyuncağın değil."
"Hyunjin." dedi uyarıcı bir sesle ve devam etti: "Ne kalbini kırmak, ne de canını yakmak istemiyorum. Bu yüzden çekil ve bir daha işime karışma." deyip tam arkasında ki çocuğu kendine çekecekken, Hyunjin, Minho'nun elini tuttu.
"Yapma. Sırf bu yüzden acı çekemez, çekmemeli. Aynısının sana yapıldığını düşünsene bir. Ne kadar kötü değil mi? Bu yüzden ya benimle, ya da canını yaktığın kişilerle empati kur Minho. Aklını başına al. Ben daha insanları ne kadar senin elinden kurtaracağım? Daha ne kadar sana hep aynı konuşmaları yapacağım? Bende yoruldum artık Minho, hem de fazlasıyla."
"Kurtarma o zaman Hyunjin. Kimse seni buna zorunlu kılmıyor. Alakan olmayan işlere burnunu sokma, kendini bir şey sanma. Sen arkadaşımdan başka bir şey değilsin. Haddini bil."
Gözleri doldu Hyunjin'in. Zaten hemen üzülen bir insandı. Ailesi bile ona adam akıllı değer vermeyip, sevmezken, Minho'nun değer verip, sevmesi komik olurdu.
Acıyla gülümsedi, kafasını aşağı yukarı salladı ve ona bakarak konuşmaya çalıştı.
"Haklısın. Ben kimim ki sana karışıyorum. Doğru..." dedi ve gitti.
"KAHRETSİN!" dedi ve bir kabinin kapısına ayağıyla vurdu.
"Kaybol gözümün önünden. Kimseye de hiçbir şey söylemeyeceksin. Söylersen gerçekten ama gerçekten canına okurum. Anladın mı?"
"..."
"ANLADIN MI DEDİM SANA!"
"A-anladım..." dedi kısık bir sesle.
"Harika. Şimdi gözüme gözükme."
Dedi ve gitti Hyunjin'in peşinden.
Hyunjin ise depoya gitmişti. Oturup ağlıyordu.
"Kendimi ne sanıyorum ki ben? İğrenç biriyim. Haklı da zaten. Neden ailem bile bana adam akıllı değer vermeyip, sevmezken o sevip, değer versin ki? Haklı, fazlasıyla haklı..."
Kapının açılmasıyla tahmin ettiği kişiyi gördü. Minho'ydu. Hemen kalkıp gidecekken, Minho, onu tuttu.
"Bırak." dedi ona bakmadan Hyunjin.
"Yüzüme bak." dedi Minho hâlâ sert ve net sesiyle.
"Bırak dedim."
"Yüzüme bak dedim."
"Bakılacak bir yüzün var mı ki?"
"Hyunjin." dedi uyarıcı bir ses tonuyla Minho.
"Sana karışmaya hakkım yok, çıkma karşıma Minho." dedi Hyunjin.
Minho onun kolunu bıraktı.
"Cidden mi?" dedi Hyunjin. Arkasına dönerken konuştu. "Bu kadar mıydı yani-" dudağında ki dudaklar ile susmak zorunda kaldı. Gözleri fal taşı gibi açıldı. Minho, iki eliyle Hyunjin'in belini tutuyordu. Arada okşuyor, sıkıyordu. Hyunjin ise hâlâ ama hâlâ şoktaydı. Minho ise... Evet. Öpüyordu onu hemde tutkuyla. Sadece dudaklarını dudaklarından ayırdı ve bakıştılar.
"Sen... Nasıl?... Neden?" Hyunjin konuşmayı unutmuştu sanki.
"İçimde kalmamalıydı."
"Ne?!"
Minho yine Hyunjin'in dudaklarına kapandı. Yine ve yine arada onun belini sıkıyor, okşuyor, hafif yukarı kaldırıp geri indiriyordu.
Hyunjin onu ittirmeye çalışıyordu. Minho ise onun bu inadına dayanamayıp, Hyunjin'in sırtını duvara yasladı. Onun iki elini de kafasının üstünde birleştirdi ve tek eliyle tuttu. Diğer eli ise belindeydi ve daha demin ki hareketlerini devam ettiriyordu.
Minho, Hyunjin'in alt dudağını ısırdı sertçe. Minho'nun ağzına bir inleme bıraktı Hyunjin. Onu öperken bu inlemesinden sonra sırıttı Minho ve devam etti öpmeye, yine aynı şekilde sırıtırken.
Hyunjin hâlâ karşılık vermiyordu. Fakat istemeden de olsa arada Minho'nun onun alt dudağını ısırmasıyla, Minho'nun ağzının içine inlemeler bırakıyordu.
Ve tüm bu hot an, şu 3 dakikanın içerisinde yaşandı. Yani Minho'nun onu öpmeye başlaması ve sonrası...
"Hyunjin ağabey!"
Aecha'nın sesi?
...
Biliyorum hiçbiriniz böyle bir şey beklemiyordu😁
Tahminlerinizi alayım.
Neden böyle bir şey yapmış olabilir?
Alay etmek için mi yoksa gerçekten sevdiği için mi yaptı?
Fic ile ilgili düşüncelerinizi yazın.
Vote ve yorum lütfen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damn I Love You | HH
Fiksi Penggemar! DÜZENLENİYOR ! "Dünyayı iste, dünyayı veririm sana. Herşeyi yaparım senin için, HERŞEYİ."