Arın arabadan inmiş ve arabanın kaportasına yaslanmış sigarasını içiyordu üzerinde siyah bir gömlek, siyah bir pantolon ve şık bir ceket vardı. Sigarasından son nefisini çekip ayağıyla söndürdü ardından bana dödü ve öyle kala kaldı, hareket etmedi şok içinde bana bakıyordu.
-Arın bey iyi misiniz? Diye seslendim ama duymuyor gibiydi.
-Arın bey? Diye bir kez daha sorunca, kendine gelmek istermiş gibi başını salladı
-Sizi görene kadar iyidim ama şimdi... Yutkundum ve devam etti. - Ama şimdi aklımı kaybettim.Anlamayan gözlerle ona bakıyordum o da sonunda kendine gelmiş olsa gerek ortamı toparlamaya çalıştı.
-Şey yani çok güzel olmuşsun gözlerimi alamayacağım kadar, hemde. Bu adam tehlikeli olabilirdi ama onda anlayamadığım birşeyler vardı.
-Teşekkür ederim. Artık gidelim mi?
-Tabi. Dedi ve binmem için arabanın kapısını açtı ardından yola koyulduk. Arabada kolyemle oynuyormuş gibi yaparken arkadaki küçük sensöre dokundum önce küçük kırmızı bir ışık yandı ve hemen söndü.
Yolarda konuşmayı değil düşünmeyi severdim ama şimdi görüyorum ki bunu seven tek kişi ben değilim.- Arın bey...
Derken sözümü kesti.-Lütfen sadece Arın de.
-Daha öncede söylediğim gibi mesafe saygı demektir bu yüzden insanlara mesafeliyim.
-Sen bana mesafe koyma söz ben sana hep saygı gösterir ve diğerlerinin de göstermesini sağlarım.
Bu dediğine nedense güldüm.-Demek gülebiliyorsun.
-Evet tuhaf mı geldi? Dedim gülüşüm tebessüme dönerken.
-Aslında evet seni gülerken görmek kolay değil.
-İyide daha yeni tanıştık tabi göremezsiniz. Dedim itiraf beklerken.
-Aysima yeni tanıştığı sexy bir adamla yemeğe çıkan ben değilim. Dedi ve o an yüzümün kızardığını hissettim.
-Evet. Peşimi bırakman için. Dedim çocuksu bir tavırla.
-Çocuk gibisin. belli ki senle iyi anlaşacağız neden biliyor musun?
-neden?
-çünkü bende çocuk gibiyimdir. Dedi ve güldü.
-Ahh ona ne şüpe ancak bir çocuk senin kadar inatçı olabilir.
-ben mi inatçıyım. Derken göz göze geldik.
-Tamam belki biraz olabilir.
-Biraz mı peşimi bırakman için seninle yemeğe çıkıyorum.
-Tamam tamam kabul inatçıyım.
-İşte davayı ben kazandım.
-Ne davası? Diye sordu şaşkınlıkla.
-Yani Avukat olan sensin ama seni yola getirip, fikmi kabul ettiren benim.
- Ama bu haksızlık. Dedi küçük bir çocuk gibi.
-Hayır değil konuştuk fikrimi kabul ettin. Neresi haksızlık anlamadım.
-Haksızlık çünkü o sırada gözlerinle beni büyüledin.
-Ahh şaka mı yapıyorsun.
-Keşke şaka yapsaydım ama güzelliğin her defasında aklımı elimden almana neden oluyor. Dedi. Büyük bir kahkaha attım.
-Yola bakıyordun.
-Tamam güzelim kabul sen kazandın. Dedi ve bende arabanın durduğunu fark ettim. Arabadan indi kapımı açtı. Başta tereddüt ettim ama sonra nedense güvendim ve indim.
İçeriye girdiğimizde bir garson bizi karşıladı.
-Arın bey, Aysima hanım hoşgeldiniz. Buyurun masanız bu tarafta. Garsonu başımızla selamladıktan sonra masamıza doğru ilerledik. Arın önce benim sandalyemi çekti sonra kendi sandalyesine oturdu.
-Burayı beğendin mi?
-Evet. Buraya daha önce hiç gelmemiştim.
-Evet, daha yeni açıldı belki o yüzdendir.-olabilir.
-sipariş verelim mi?
-olur?
Ufak sohbetimizin ardından birşeyler sipariş ettik ve yemeğimizi yedik. Arın biraz düşünceliydi
Ve konuşmaya pek niyeti yoktu.-Arın. Dedim adını duyunca gözleri parladı.
-Aysimam. Dedi devam etmemi ister gibi.
-Bana dürüst olmanı istiyorum. Sıkıntılı bir nefes verdi.
-Hangi konuda.
-Bi düşünsene kaç kişi ilk kez gördüğü ve toplasan 2 dakika konuşmadığı bir insanla yemeğe çıkar.
-sen. Bu dediğiyle kızardım.
-Evet ama peşimi bırakman için ya da ne istediğini bilmem için.-Pekala bu günün geleceğini biliyordum ama bu kadar çabuk beklemiyordum. Soran gözlerle ona baktım ve devam etti ;
-Aysima 6 ay önce bir iş seyhatine çıktım . Orada bir kız gördüm havalanında. Öyle güzeldi ki ama yüzünde büyük bir keder vardı anlayamadığım bir şey vardı onda. Acelem olduğu için onunla konuşamadım ama hep içimde kaldı bir daha göremiyecem diye öyle korktum ki anlatamam, sonra seyhatim bitti buraya geri geldim ve o kız benimle aynı siteye taşınmıştı. öylesine büyük bir şeydi sanki. Dedi ve durdu.
-Sanki ne?
-Sanki ikimiz bir iple birbirimize bağlanmışız gibi. Evet biraz tuhaf belki biliyorum ama ben seni araştırmaya başladım ve araştırdıkça içimdeki duygu daha çok büyüdü...
-Yani benim iznim olmadan hayatıma girdin.
- Evet, ama yemin ederim delirmek üzereydim ne yapacağımı dâhi bilemez olmuştum. Aklım ellerimin arasında kayıp gitti sanki. Ve sen benimle bir daha buluş bir daha konuş diye her şeyi yaparım. Sen sevmesen de olur benim sevgim ikimize de yeter.
-Her şeyi mi?
-Hemde her şeyi.
-O zaman söz ver bana bir daha benden bir şey gizlemeyeceksin yoksa yüzüne bir daha bakmam.
-Söz ama bana biraz zaman ver bu konuda sana her şeyi hemen anlatamam.-Ne kadar zaman mesela.
-Bilmiyorum sadece biraz zaman ver yeter.
-Peki öyle olsun.
Yemek bitmişti restoran yavaş yavaş boşalıyordu.
-Artık kalkalım mı? Dedi.
-Olur. dedim ve hesabı ödeyip çıktık.
Yol boyunca ikimizin de ağzını bıçak açmadı ne o konuştu ne ben. derin düşünceler ikimizi de esir etmişti. Sonunda geldik ikimiz de arabadan indik evlerimiz karşı karşıyadı. Durdu derin bir şekilde baktı gözlerime.-Seni bir daha görebilecek miyim?
-Zaman istedin. Zamanın bitene kadar istediğin yere geleceğim, istediğini yapacağım ama zamanın biterse benden bir şey bekleme.
-Aysima... Derken evin içinden bir eşyanın düşme sesi geldi. O an içime bir korku oturdu ya Alaz hâlâ evdeyse diye. Arın'la göz göze geldik gözlerimdeki korkuyu görünce hemen beni arkasına aldı ve belinden silahını çıkardı......
Bu bölüm bu kadardı sanırım hikayemi beğenen birileri var o yüzden daha ciddi yazacam ama yine eğlencesine yazıyorum. Bu kız kimi seçer bilmiyorum o yüzden siz karar verin. Yorumlarınızı ve fikirlerinizi bekliyorum oy vermeyi de unutmayın lötfen bayss
AA durun günün moralini de vereyim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Görev
Teen FictionBir elim onun ellerinin arasındaydı. Diğer elim sırtındaki bıçağı tutuyordu. Ya görevimi yapıp onu bıçaklayacak ya da kalbimi dinliyip elini tutacaktım. -Seçim senin. Diyen Alaz kafamı allak bullak ediyordu. Peki ya ben ne seçecektim...