12

100 21 10
                                    

bahçenin kapısının sürüklenme sesine kafasını çeviren yeonjun suratındaki memnuniyetsiz ifadeyle yanına gelen çocuğa bakıp gülümsedi.

"gülmesene gıcık oluyorum sana." karşısındaki sandalyeye oturup kollarını önünde birleştirirken bakışlarını yeonjun dışında başka her şeyden tutmaya özen gösteriyordu. gerçekten sinirliydi ona.

yeonjun ellerini masanın üstünden yavaşça beomgyu'ya yaklaştırıp parmaklarıyla güzel çocuğun ellerine dokunmaya başlamıştı. dikkatini çekmeye çalışıyordu ayrıca gönlünü de alması gerekiyordu. çok hata yapmış, yapmaya da devam ediyordu.

"bakmayacak mısın yüzüme? yüzyüze konuşalım diyen sendin oysaki."

"pardon pişmiş kelleyle mi görüşüyorum şu an?" elini hemen geri çekip saçlarını geriye doğru tarayıp ofladı. sıkıldığı için değildi, ne yapması gerektiğini bilmeyişine sinirleniyordu.

"sen böyle of pof edeceksen ben kalkıp gidiyorum yeonjun sanki zorla getirdim seni ya! hatırlatırım kapımda yatıyordun on dakika öncesine kadar." kalkar gibi olduğu an yeonjun onu tutup yerine oturttu ve hızla sandalyesini kaydırıp beomgyu'ya yaklaştı.

"hemen kızıyorsun sen de... oflama sebebim bizi içine düşürdüğüm durum." beomgyu omuz silkip kafasını diğer tarafa çevirdi. biraz daha trip atmak istiyordu. şımarmak istiyordu.

"sen beni sevmiyorsun, yalancısın." omzunu tekrar silkip dudaklarını bükerken masada duran elleriyle oynuyordu bir yandan. yeonjun mutfağın kapısını kontrol edip gelip giden kimsenin olmadığına emin olduktan sonra geri dönüp kolunu beomgyu'nun omzuna attı, başını boynuna gömdü. "iki gün önce sana ilanı aşk yaparken sence yalan mı söylüyodum? ıh-ıh yalan olmadığını biliyorsun."

"etrafı kontrol edip bana sarılman canımı sıkıyor."

"güzelim henüz kimse sana sarılıp seni yememe hazır değildir diye düşünüyorum."

beomgyu derin bir nefes alıp kendini yeonjun'dan uzaklaştırdı. kendisiyle temas edip dikkatini dağıtmasına izin vermemesi gerekiyordu. "yeonjun,"

beomgyu konuya gireceği vakit onlara seslenen abisi ikisinin de dikkatini dağıtıp telaşla o tarafa bakmasına sebep oldu. "kaçaklar buldum sizi! zaten yılın neredeyse yüz altmış beş günü yan yanasınız buraya geldiğinizde bari ayrılın."

wonwoo dalga geçerek yanlarına gelip bir sandalye çekerken ikilinin dip dibe oluşu dikkatinden kaçmamıştı. "bu sıcakta neden yapışık ikiz gibi geziyorsunuz?"

"senin işte olman gerekmiyor muydu canım?" beomgyu huzursuzca sorarken sandalyesini de yeonjun'dan uzaklaştırıyordu. "izin aldım, göle yüzmeye gideriz diye düşündüm. olmaz mı?"

yeonjun direkt onu onaylayıp ayaklandığında beomgyu'yu da kolundan tutup kaldırmaya çalışmıştı. "hadi huysuz şirin kalk hazırlan gidelim, daha fazla bu sıcağa dayanamayacağım."

wonwoo ve yeonjun konuşarak uzaklaşırken beomgyu onun bu laubali tavırlarına sinirlenip yerinde tepinmeye devam etti bir süre daha. "aptala bak! gönlümü almak için uğraşacağına aptal gibi davranıyor aptal!"

-

"istemiyorum abi ben girmek siz gidin." beomgyu geldiklerinden beri göle girmemek konusunda ısrarcı olsa da abisi ondan daha inatçıydı. onlar tartışmaya devam ederken yeonjun yanlarına yaklaşıp arkadaşını oradan gönderip beomgyu'yu ikna edeceğini söylemişti.

"güzelim neden bu kadar huysuzsun sen bugün? bak çocuk izin almış bizimle vakit geçirmek için bari onun hatrına biraz gülümse." yeonjun yanına oturup kolunu omzuna atarken beomgyu sinirden kıpkırmızı olmuştu çoktan.

kolunu omzundan itip öfkeli bakışlarıyla yanındaki umursamaz bedene döndü "bana bak, kimse bir şey anlamasın diye seninle konuşuyorum ama bu demek değil ki bu ilişki yaşamak istemiyorum konusunu unuttum falan! öyle bir şey yok yeonjun ve sen bana bir açıklama borçlusun eğer bugün bitene kadar, biz düzgünce konuşmadan aptal aptal bana karşı laubali bir tavrını görürsem seni elimden kimse alamaz tamam mı?" beomgyu parmağını gözüne sokmak ister gibi sallarken yeonjun kaşlarını çatıp cevap olarak sadece kafasını sallarken beomgyu yerinden kalkıp göle doğru gitti.

-

gece on bire doğru gelirken üçlü hala eve gitmemiş gölden sonra meydana inip daha çok gençlerin gittiği bir mekana gidip eğlenmeye karar vermişti. wonwoo onlardan biraz daha bağımsız takılmaya başlayınca yeonjun gergince beomgyu'ya yaklaşıp dikkatini çekmeye çalıştı.

hafif çakırken konuşmanın daha iyi olacağını düşünüp konuşmaya başlamadan önce elindeki viskiyi bir yudumda bitirip derin bir nefes aldı "konuşalım mı?"

"konuş." beomgyu da sabahtan beri beklediği ve görmek istediği ciddiyet sonunda karşısındayken dikkatini ona verdi.

"seni seviyorum beomgyu."

"bundan fazlasına ihtiyacım var." yeonjun kafasını ağır bir şekilde sallayıp etrafına bakarken wonwoo'nun onlara doğru geldiğini gördüğü an beklemeden hamlesini yaptı. beomgyu'nun yanaklarını hızlı ve beklenmedik bir şekilde kavrayıp kendisine çekerken dudaklarını birleştirip günlerdir ikisinin de özlemle beklediği kavuşma gerçekleşmişti sonunda.

wonwoo gördüğü şey karşısında olduğu yerde durup hayal olup olmadığını anlamaya çalışıyordu sadece. görmeyi en son bile beklemediği şey ona tokat gibi çarparken kanın beynine sıçradığını hissetti. "ne sikim dönüyor burada? yeonjun? beomgyu?"

beomgyu telaşla yeonjun'dan ayrılıp ayaklandığında nasıl bir açıklamanın onları kurtaracağını düşündü hızla ama beyni şoktan ne düşüneceğini sapıtmıştı. "abi bak, göründüğü gibi değ-"

"hayır gayet göründüğü gibi. beomgyu ve ben uzun zamandır birlikteyiz. birbirimizi seviyoruz hatta," yeonjun ellerini birbirine kenetlerken en yakın arkadaşının gözlerinin içine bakıp kendinden emin bir şekilde cümlesini bitirdi "ona aşığım ve onunla olmamı engelleyecek her şeyin karşısında durmaya da hazırım. bu sen bile olsan."

-

20/06/2024
selamm🧚🏻‍♀️
medyadaki şarkı yeonjun ve beomgyu'ya gelsin benden...

only love can hurt like thisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin