Tanıtım-1-

38 10 0
                                    

-Selamlar! İlk ficim olacak bu, umarım beğenirsiniz. Konuyu seçerken çok düşündüm ben bayağı beğendim sizinde beğeneceğinizi düşünüyorum, neyse uzatmadan konumuza geçelim✊🏻.-

Kaç gündür dağda olduğumuz hakkında hiç bir fikrim yoktu. Bitmeyen Kuzey Koreli ordusuyla uğraşmak yetmiyormuş gibi, kar sayesinde göz gözü görmüyordu. Neredeyse bayılacaktım. Ne zaman bitecek bu lanet savaş?

Kendime bu soruyu sorduğum anda koştura koştura Han yanıma geldi "Jungkook, komutan seni çağırıyor."neden beni çağırdığı hakkında hiç bir fikrim yoktu, gitmesi için elimi salladım derin bir iç çekip hızlıca ayağa kalktım ve komutanın çadırının yolunu tuttum.

Çadırın kalın perde kapısını ittirerek içeri girdim ve selam duruşuna geçip 'rahat' komutu geldiğinde ellerimi arkama koydum"Beni istemişsiniz Komutan Jay."kafasını belli belirsiz sallayıp boğazını temizlemek için hafifçe öksürdü ve bana döndü "Asker Jeon, seni önemli bir göreve göndereceğim. Askerler arasında en temkinli ve cesur kişi sensin."hassiktir ne göreviydi yine, bu manyak adam neler planlıyordu.

Bir şey demedim Komutan Jay'de bunu fark edip görevi anlatmaya başladı:

"Kuzey Kore'ye gönderileceksin. Normal bir asker yerine ajan olarak gideceksin. Bu savaşın lehimize sonuçlanması için ne yapıp edip planlarını bize aktarman lazım."

Evet Jungkook yine başlıyoruz...

-

Aradan yaklaşık 1-2 hafta geçmişti. Kuzey Koreye gitmek için limanda vapur bekliyordum. Tahminimce normal bir vapur değildi askeri bir vapurdu, Kuzey Koreye heleki Güney Koreli iseniz girmeniz imkansız, bundan dolayı böyle bir olasılığı kafamdaa kurmuştum.

Gözlerimi parlak ve berrak denize diktim, baktıkça içine batıyor gibi hissettim nedense bu his bana huzur verdi, son huzurlu anlarım olacağını nereden bilebilirdim ki...

bir kaç dakika sonra vapur limana yanaştığında binmek için herkes gibi sırayla yavaş yavaş bindim, biletimdeki yazan koltuk numarasını bulduğum gibi bavulumu üstteki rafa tıkıştırdım. Üç kişinin oturabileceği yan yana koltuklar vardı, şükürler olsun ki cam kenarıydı başka ne isteyebilirdim ki tanrıdan. Yanımda tahminimce gazeteci bir kadın ve hekim bir adam oturuyordu, sessiz olfukları için mutluydum şimdiden uğraşmak istemiyorum kimseyle.

kafamı camın kenarına yaslamış, vapurun ardında bıraktığı köpüren denizi izliyordum. Öyle bir dalmışım ki geldiğimizi bile fark etmemiştim yanımdaki kadın beni dürtüklemiş ve haliyle korktuğum için irkilmiştim sonrasında kendisine teşekkür ederek bavulumu alıp vapurdan indim. Dışarı çıktığımda etrafıma bakındım ve derin bir nefes çekip rahatlamak istedim, ee galiba işe yaradı.

Komutan, beni burada birinin beklediğini söylemişti, beni bekletecek miydi cidden... Kemiklerini liğme liğme ederdim elimde olsa. kollarımı göğsümün önünde birleştirip etrafa baktım, galiba biri bana doğru koşuyordu evet evet bana doğru koşuyordu. Çok geçmeden yanıma geldi ve dizlerinden destek alarak hızlı nefesler alıp verdi, kaşlarım çatıldı kafamı hafifçe eğerek yüzübü görmeye çalıştım "İyi misin?" dedim. Söylediğim şeyle kafasını kaldırıp gözlüğünü düzeltti "İyiyim, Asker Jeon Jungkook sizsiniz değil mi?" elini uzattı ve konuşmama izin vermeden devam etti"Merak etmeyin görevinizde ben size yardımcı olacağım, adım Jung Tae-joo." karşılık olarak elini sıktım ve küçük bir gülümsemeyle cevap verdim "Memnun oldum Tae-joo."

Tae-joo bana görevin detaylarından ve yapmam gerekenlerden bahsetmişti. Bir isim vardı neydi...Kim Taehyung mu? Sanırım oydu, onun gözüne girmem ve yakınlaşmam gerekiyormuş ve sanırım adam gaymiş, bu işimi daha çok kolaylaştırır.

- Enemy Commander -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin