-3-

9 7 0
                                    

-İyi okumalar dilerim. Bol bol yorum ve oy vermeyi unutmayın!-

Odaya girdiğim gibi kapıyı kilitledim. Tamam, şimdi nereden başlamalıyım? Masanın altındaki çekmeceler dikkatimi çekmişti, hiç beklemeden sırasıyla açıp baktım. Dikkatimi çekenleri not defterime not ettim. Koca odanın içerisinde o kadar çok bakılacak yer vardı ki, incele incele bitmiyordu. Kitaplık, çekmeceler... Ah, canım çıktı resmen. Üstüne birde adrenalin vücudumda fazlaca salgılanıyordu.

Fazla abartılacak notlar ya da mektuplar yoktu. Tahminimce bunlar yok edilmişti. Bana daha fazla somut kanıt lazımdı... Ne yapacaktım ki? Komutana yakınlaşmak, ah tamam bu en saçmasıydı ama son seçenek olabilirdi. Boş vakitlerde kapıyı dinlemek? Nöbetçiye yakalanma oranım fazlaydı. Belki buradaki askerlerin ağzını yoklayabilirdim, bu daha mantıklı bir şeçenekti.

Kimse şüphelenmesin diye kapının kilidini açmış, bu sefer de askerlerin listesini arıyordum. Neredeyse her yere bakmıştım fakat hiç bir yerde yoktu.

Bu kadar uzun süreli arayış beni hem acıktırmış hem de yormuştu. Ah, dinlenmek istiyorum! Canım çıkmış bir şekilde kendimi masanın önündeki deri, koyu kahverengi koltuğa attım. Göz kapaklarım bana işkence ediyordu resmen. Birazcık kestirmenin kimseye zararı olmazdı, değil mi? Gözlerimi usulca kapattım.

XxX

Şok geçirmiş bir şekilde uyuduğum yerden fırladım. Yüzüme su dökmüşlerdi amına koyayım. Ben ne olduğunu daha anlamamışken, başımdaki adamın kıkırtısnı duydum. Kafamı kaldırdığımda, bu kişinin Komutan Kim olduğu gördüm. İnanın nasıl ayağa kalktım bilmiyorum, neredeyse uçacaktım o derece. Elleri cebinde, kısık gözleriyle üzerime yavaş yavaaş adımladı. Haliyle bende geri geri adımladım, saniyeler içinde beni masayla kendi arasına aldı. Ben eğildikçe o daha çok üstüme eğiliyordu. Ah Tanrım, bu adam dehşet verici derecede çekici.

Tek elini masanın üstüne, vücumun sağ tarafına koyarak beni iyice sıkıştırdı. Gözlerini asla gözlerimden ayırmadan, sırıtarak beni izliyordu "İyi uyudun mu bari, hm?" derin sesi kulaklarımda çınladığında sertçe yutkundum "Ş-şey Ko-Komutanım, ben..." tek eli yavaşça çenemi tuttu ve yanaklarımı sertçe sıktı. Hayvan gücü vardı, acıdan dolayı kısık bir inilti çıkardığımda kulağıma eğildi "Jeon, bir daha benim odamda seni uyurken görürsem... Seni sikerim, duydun mu beni!" sonlara doğru kalınlaşan ve sertleşen sesi yüzünden irkilmiştim ve sadece kafamı sallamakla yetindim. Çenemdeki elini serbest bırakıp, bir adım geri çekildi.

Üniformamı düzeltip karşısında hazır ola geçtim "Buldun mu listeyi?" helvam muzlu olsun, bulamamıştım. "Hayır komutanım... Neredeyse her yere baktım fakat liste hiç bir yerde yok." kaşları çatıldı, kollarını göğsünün önünde çaprazladı "Göt kadar odada bir şeyi bulamadın, ne sikime yarayacaksın sen?!" bakışlarımı yere çevirdim, diyecek bir şey bulamıyordum ama ne yapabilirim cidden liste hiç bir yerde yoktu.

Komutan Kim yanımdan geçip arkamda kalan masanın çekmecelerini karıştırdı. Neredeyse 10 kez baktım o çekmeyece fakat hiç bir şey çıkmamıştı. Arkamı dönüp Komutan Kim'e baktığımda elindeki listeyi kaldırmış, çatık kaşlarıyla beni izliyordu " Bu ne Jungkook?" sertçe yutkundum, tükmüğüm boğazımda kalmışçasına öksürdüm " Li-liste komutanım..." sabır dilercesine gözlerini kapatıp derin nefes alıp, verdi.

"İçtimadan sonra bir yere ayrılmıyorsun. Duydun mu!?" sesi o kadar gür çıkmıştıki, vücudum milimine kadar titremişti. Ağzımı bile açmadan sadece başımı olumlu anlamda salladım. Memnun bir ifadeyle hızlıca yanımdam geçip her zamanki gibi, kapıyı sertçe kapatıp gitti.

- Enemy Commander -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin