prolog

22 1 0
                                    

"Teslim ol."

Derin bir nefes aldım. Kan revan içindeki omzumdan akan kanlar, elimdeki silahı kırmızıya boyuyordu. Bakışıma eşlik eden göz kararmasına direnmeye kararlıydım.

"Bana bak Türk kızı, teslim ol."

Kulağıma erişen Rusça sözlerle olduğum yerde sakince arkamı döndüm. Keskin gözleri beni paramparça etmek için hazır bekleyen yırtıcı bir hayvan gibiydi. Parmaklarım uyuşmaya başlamış, kavradığı silahımı zar zor tutuyordu. Aldığım derin nefesler deri ceketimin ensesine yapışan soğuk terleri engellemiyordu.

"Seni son kez ikaz ediyorum, bana teslim ol."

Yüzümde oluşan çarpık gülümsemeye engel olamadım. Gözüme karartılı perdeler inerken dengesiz adımlarım, sırtım soğuk duvara çarpana kadar geri geri gitti. Sertçe çarptığım duvar omzumdaki acının bedenimi iyice ele geçirmesine sebep oldu. Ağzımdan kaçan acı dolu inlemeye engel olamadım. Yutkunurken ensemden, alnımdan akan soğuk terler iyice kendini belli ediyordu.

"Teslim ol, öleceksin."

Bakışlarındaki sertlik gittikçe yumuşarken sesindeki acı kulağıma erişmişti. Başımı bilinçsizce salladım. Omzuma keskin sancılar girerken silah tutan elimi kaldırmaya çalıştım. Dişlerimi sıkmaktan çeneme ağrılar girerken zar zor yaslandığım duvardan kuvvet aldım. Yapmaya çalıştığım şey başarısızlıkla sonuçlandı, silahım yeri boyladı. Yaslandığım duvardan acıyla yeri çöktüm. Bedenimin acıya dayanamamasıyla gözlerimden yaşlar dökülmeye başladı.

"Bu sana son sözüm Türk kızı. Bana teslim oluyor musun?"

Zar zor açtığım gözlerimden akan yaşlar ve karartıların arasından seçtiğim yüzüne baktım. Derin nefesler alıyor, sertçe yutkunuyordu. Bana doğrulttuğu silahı tutan eli hafifçe titriyordu.

Acı kısık kısık inlememe sebep oluyordu.
Sertçe başımı salladım. Dişlerimin arasından zorlukla konuştum.

"Sana teslim olmuyorum."

Gözlerimi sıkıca kapattım, omzumdan yayılan acılar tüm bedenimi ele almıştı. Nabzımın gittikçe düştüğünü, kanımın birçoğunun bedenimi terk ettiğinin farkındaydım. Sona yaklaşırken hiç ummadığım bir ses kulağıma erişti.

"Sikeyim yapamıyorum."

Sertçe silahını bir köşeye attığını duyduğumda son bir gayretle puslu gözlerimi açtım. O Türkçe konuşmuştu.

"Sana git dedim. Bu görevi bırak dedim."

Hızlı adımlarıyla önüme gelip seri bir şekilde çöktü. Lacivert gömleğini aceleci ve stresli parmakları zorlukla çıkarıyordu.

"Ne?"

"Sus!" diye dişlerinin arasından tısladı. Biçimli parmaklarıyla beni kendine doğru çekerek duvardan uzaklaştırdı. Yavaşça üzerimden çıkarmaya çalıştığı deri ceketim yarama yapışmıştı, ağzımdan çıkan acı dolu seslere ve gözümden akan yaşlara engel olamıyordum.

"Tamam dayan aptal."

Zorlukla çıkardığı deri ceketimi bir kenara atarken çıkardığı gömleğiyle yarama baskı yapmaya başladı. Çığlığım küflü duvarlarda yankılanırken zar zor seçtiğim yüzüne baktım. Biçimli yüzü kıpkırmızı olmuş, zor nefes alıyordu. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken sesim azalmıştı. Bunu fark etmiş olacak ki kulağıma son erişenler arasında uyanık kalmam tembihleri vardı. Hayal mi yoksa gerçek mi olduğunu seçemediğim bir cümle daha vardı. Hiddetli sesinin gerçek olmama ihtimali yok gibiydi.

"Sana bana teslim olman gerektiğini söylemiştim, benim sana teslim olmam değil Aleda."




efil'den sevgilerle🎀

SIFIR +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin