final cunku artik ask gormek istemiyorum bu arada basak kadinlarindan uzak durmayı unutmayın iyi geceler
》no one noticed
》cariño
***
parmaklarımın arasında duran sigaraya son kez bakıp dudaklarımın arasına aldım ve derin bir nefes çektim.
şimdi rahat rahat içebiliyordum bunu. etrafımda dört dönen, bırakmam için her türlü cilveyi yapan kızım yoktu ortalıklarda.
doğru ya.
bir daha olmayacaktı.
ve ben de nerede yanlış yaptığımı asla bilemeyecektim.
tüm bu düşüncelerin ardından yeterince içtiğimi düşündüğüm izmariti, dumanı dışarı verirken yere bıraktım.
evet. kendime sigara için verdiğim zaman bitmişti. ancak olmuyordu, kalkıp gidemiyordum bu kaldırımdan.
sanki bedenim ruhumdan sıyrılmış da o kapının önünde kalmış gibiydi.
sanki, göğsümün ardında tekrar birleşmeyi yıllarca bekleyen tüm parçalarım tekrar milyonlarca toz tanesine dönüşmüştü.
oysa tatlı bir heyecanla geldim bu kapıya.
aylardır özlemini çektiğim bedenle kavuşmak için geldim.
peki, neden böyle oldu? diye bile soramıyorum şimdi kendime.
o kadar garip ki aldanmak, aldatılmak.
ve bunu hiç düşünmezken bir anda yüzleşmek.
evet, kulağa biraz güven sorunları oluşturabilecekmiş gibi geliyor, değil mi?
belki.
ama doğru söylemek gerekirse üzülemiyorum. çünkü....bilmiyorum.
chaeyoung'a bağlanıp bağlanmadığımı, ya da doğru kişi olup olmadığını.
gerçi bunu iki ay önce sorsanız cevabım "tabii ki, onunla evleneceğim." olurdu.
ama şimdi yalnızca yaptığı şeyi üzerine yakıştıramıyorum.
belki, kapıyı tanımadığım kedi gözlü bir kız açmasaydı ve chaeyoung açıp sadece "içerde sikişmekle meşgulüm." deseydi daha fazla şey hissedebilirdim.
ama o, bunu da gerekli bulmadı ve o kızla yüzleşmemi istedi.
bu, onun " artık buralarda istemiyorsun lalisa." deme şekliydi sanırım.
peki... chaeyoung neden bunu yaptı?
beni sevmemiş miydi? hayır. sevmişti. sevmeseydi haftalarca sırf geç geldim diye evimi dağıtmazdı.
sevmeseydi bahçede benimle yıldızları izlemezdi.
sevmeseydi, bana kahvaltı hazırlamazdı.
ve sevmeseydi, beni öpmezdi.
yani, umarım öyledir. çünkü hayatımın son bir yılında bunlara tutunarak yaşadım.
ve şu an başından beri aldatılıyor olma düşüncesi kalbime yerinden vahşice sökülüyormuş gibi bir acı veriyor.
pislik chaeyoung.
başkalarının altında içi nasıl rahat ediyor bilmiyorum.
sanırım hayatımın geri kalanında onu görmemek için taşınacağım.
ayrıca jisoo'ya bunu bana yaptığı için fazlasıyla öfkeliyim.
biliyordu. ve söylemedi.
bu yüzden onu affetmeyeceğim.
"her neyse."
sanki etrafımda birileri varmış gibi bir tonda söylediğim şeyden sonra oturduğum yerden kalktım.
ve son kez olmasını umarak arkama döndüm.
chaeyoung'un bana hep tatlı gelen evinin yapısını inceledim.
bana her zaman canlı ve sevimli gelen renkler şimdi biraz daha soluk duruyordu ama yine de özleyeceğimi biliyordum.
chaeyoung'a rağmen.
evet, chaeyoung'a ve asla mükemmel sayılamayacak ilişkimize rağmen.
ikimiz de aşık olsaydık ve tatlı bir ilişkimiz olsaydı düşüncelerinin hala içimi kemirmesine rağmen.
bu düşünceler aklımdan geçip giderken kapısına kadar ne ara geldiğimi bilmediğim arabayı açtım ve koltuğuma oturdum.
ve öylece durdum.
nere gidiyordum ki tanrı aşkına. hiçbir şey olmamış gibi jisoo'nun yanında çalışmaya mı gidecektim? tabii ki hayır.
gerçi, fazla düşünmek hiç bana göre olmamıştı.
bu yüzden chaeyoung'un evine oldukça yakın olan ana yola sürdüm.
yapacağım tek şey ileri sürmek olacaktı.
bana, "hey, lisa!" diye seslenecek kimse kalmayana kadar ileri sürmek.
-son-
×××
eve geri donmek evi terk etmekten daha zor oluyomus
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hasta cuándo [chaelisa]
Fanfictionikimiz de aşık olsaydık ve tatlı bir ilişkimiz olsaydı düşüncelerinin hala içimi kemirmesine rağmen. {g×g}