"Evet, ekiplerimiz hazır olduğuna göre ilk turun görevini açıklıyorum: Bu turda üç tane kırmızı bayrak bulmanız lazım sevgili ekipler ve üç kırmızı bayrak için süreniz yirmi dakika. Unutmayın, yirmi dakika sonra burada olmazsanız ve süreyi geçirirseniz elenirsiniz. Dikkatli olun. Başarılar."
İşte, ilk tur başlıyordu.
Hyunjin ve Minho takımlarının peşinden gitmeden önce birbirlerine bakıp göz kırptılar.
Ve bu göz kırpma işi, Chan'ın gözünden kaçmamıştı.
~
Oyunun ilk yirmi dakikası başladığında ve bütün ekipler takım arkadaşları ile hızlıca site içine doğru yürümeye başladı. Artık tamamen futbol sahasından uzaklaşıp patikalara sapmaya başladıklarında Minho sırıtarak Seungmin'in arkasından geldi ve kolunu onun omzuna attı.
"Nasılsın Seungmin? Dün hemen ayrıldın yanımızdan."
Seungmin ise göz devirdi.
"Bulaşma bana."
"Bulaşmıyorun Seungie. Sadece arkadaşımla konuşmaya çalışıyorum."
"Arkadaş falan değiliz. Üstelik şu kolunu omzumdan çekmezsen bu kadar kibar olmayacağım."
"Biraz agresifsin sanırım?"
"Biraz salaksın sanırım?"
"Bak Seungie -bu arada sana böyle seslenmek çok zevkli- şimdi ekibini takip et ve bayrakları ara, tamam mı? Eğer beni bir şey yaparken görürsen sesini çıkartmayacaksın, beni göremezsen de sesini çıkartmayacaksın. Anlaştık mı?"
"Yine ne halt yiyeceksiniz o Hyunjin'le beraber?"
"Çocuğun günahını niye aldın? Belki ben tek başıma bir haltlar yiyeceğim?"
"Peki, tek başına mı bir şey yapacaksın?"
"Hayır." deyip küçük bir kahkaha attı Minho.
"Git, ne yapıyorsan yap. İnan umurumda bile değil."
Minho aniden ciddileşti.
"Umurunda olsa bile susup oturmak zorundasın zaten." dedi ve Seungmin'in omzunda duran kolunu çekerken ilk önce omzunu sıktı. Sonrasında ise yanından ayrıldı.
Seungmin şimdiden sıkılmıştı. Gerçekten şu an içinden oyunu bırakıp gitmek geliyordu. O yüzden umursamazca elleri cebinde yavaş adımlarla sitenin arka çıkış kapısına doğru yürümeye başlamıştı. Herkes şu an sitenin iç taraflarında dolanıyordu ve kimseyle karşılaşmak istemiyordu. Bu yüzden arka taraflara yürümeyi seçmişti.
Hadi ama, şaka mıydı bu?
Sitenin arka tarafındaki ışık direklerinden birine bir bayrak asılmıştı. Seungmin dışarı nefesini verdi ve kafasını geriye attı. Bunu devam etmesi için bir işaret olarak saydı ve savruk adımlarla direğe yaklaştı. Bayrağı aldı ve tekrar adımlamaya başladı. O sırada kendi ekibinden birine rastladı. Bu kızı sitede görüyordu ama adını bilmiyordu.
"Ah, Seungmin... Bayrak bulmuşsun. Diğerleri de bir tane buldu. Geriye bir tane kaldı." dedi ve bayrağı almak için elini öne uzattı.
"Ah, evet. Al bakalım." dedi Seungmin de ve bayrağı kıza verdi. Sonrasında kız da gülümsedi ve uzaklaştı.
Bu sırada onu Hyunjin görmüştü.
"Oo Seungmin! Birileriyle iletişim halinde olduğunu görmek duygulandırdı beni. Evet, işte böyle konuşuyorsun insanlarla. İlk denemeye göre başarılı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz İçin 15 Kural | SKZ'
FanfictionHepimiz birbirimize söz vermiştik. O yaz birbirimize sadık kalacak ve ayrılmayacaktık. Biz yakın dostlardık. Hala da öyleyiz. Sadece "arkadaşlık" dışında farklı kavramlar öğrenmeye merak salmıştık ama ne olabilir ki? Bunda da beraberdik. Yani bir so...