//Keyifli okumalar.
-
Salonda yine hareketlilik büyüktü.
Dansçılar gösteri için son birkaç günleri kaldığından provalarını hızlandırmışlardı. Üstünde üstlük bugün bir gala yapılacaktı. Hem yaklaşan gösteri hem de şirketin 14.
yılının kutlanması içindi bu gala. Bu sebeple koskoca binada baletler dışında kimse yoktu ki onlarda yakında çıkacaklardı. Saat 4'e gelmekteydi. Yüksek sesli müzik ve eş zamanlı yükselen yere vurma sesleri kendince bir ahenk yaratıyordu. Şarkının son demlerine yaklaşılmıştı. Jimin her zamanki gibi en baştaydı. Ve bugün diğer günlere kıyasla bir tık daha az nefret etmişti kendinden.Üzerinde klasik ama bir o kadar ona yakışan beyaz gömleği vardı yine. Her sıçrayışında dalgalanıyordu. Ve bilmiyordu ki Jimin, biri kendisini uzaktan izliyordu. Müziğin sona ermesiyle dans hareketleri de son bulmuştu. Ayakta dikilen beden ise uzaklaşmıştı.
Jimin doğruldu ve gömleğini çekiştirdi. Kenara oturdu eline suyunu alarak. Aklında düşünceler volta atıyordu. Bir hafta öncesindeki piyanistin soluğunu hissediyordu sanki dudaklarında. Başını iki yana sallayarak ayağa kalktı. Bu tamamen bir saçmalıktı.
Az önce odasına giren Mino'nun peşinden gitti. Aklına takılan bir soruyu soracaktı. Önce kapıyı çaldı. En başta ses gelmese de daha sonra boğuk bir 'gel' komutuyla içeriye girdi. Yalnız değildi, odada tanıdık bir yüz daha vardı. "Jung Hoseok, seni görmeyeli bayağı olmuştu. Hoşgeldin."
Hoseok Mino'nun üzerindeki durgun bakışlarını çekti ve gülümsedi. "Merhaba Jimin-shi. Nasıl gidiyor?"
"Farklı bir şey yok. Galaya geliyorsun değil mi?"
"Bay Yang'ın beni ayağına çağırmasını buna borçluyum demek." Ardından Mino'ya döndü. "Mesaj da atabilirdin, çağırmana gerek yoktu. Ben meşgul bir insanım."
"Tek konuşmamız gereken konu bu değil, yoksa mesajla halledebilirdim işimi." Bir süre daha bakışları onun üzerinde oyalandıktan sonra Jimin'e döndü. Aralarında garip bir durum var gibiydi. "Sen ne için gelmiştin?"
"Aklıma takılan bir soruyu sormak istiyordum, Bay Min'le ilgili."
Mino başıyla onayladıktan sonra Hoseok'a döndü. "Seni biraz bekletsem sorun olur mu?" Hoseok sorun olmayacağını söyledikten sonra Mino ve Jimin çıkmışlardı odadan. Provalar bittiğinden tek tük insan kalmıştı salonda. Çok uzaklaşmadan biraz ilerlediler. "Yoongi ile ilgili aklına takılan nedir?"
"Bir hafta öncesinde prova çıkışında görüşmüştük. Sol omzuyla ilgili, hala kullanmadığını fark ettim. Bu psikolojik mi?"
"Açıkçası bunu sana anlatmam ne kadar doğru bilmiyorum ama, omzu hala hasarlı. Cerrahi operasyon gerekiyor. Yani psikolojik değil aslında."
"Peki neden ameliyat olmuyor o halde?"
"Çünkü riskli, kolundaki hareketliliği tümüyle kaybedebilir. Şimdi en azından hoşuna gitmese de piyano çalabiliyor. Ama eğer ameliyat olursa ve omzunun işlevini kaybederse bu onun için ölüm olur."
Jimin anladığını ifade edercesine başını salladı. "Söylediğiniz için teşekkürler."
"Ama o bildiğini bilmesin. Can güvenliğimi tehlikeye atmak istemiyorum."
"Merak etmeyin."
"Bu arada görüşme demişken bahsettiğin neydi?"
Jimin gözlerini etrafta gezdirdi ve en sonunda söyleme kararı aldı. "Bana söylediklerinden dolayı üzgün olduğunu söylemişti." Mino söylediklerinin etki etmiş olmasına gülümsedi. "Anladım, şimdi Bay Jung'u bekletmesem iyi olur. Gala'da görüşürüz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Symphony of Time ⚝
Fanfictionkendimi yok saydığım bu cehennem ve onun bu güzelliği felaket _ "Piyano tuşlarına dokunduğun gibi dokun bana..." ° ° ° Yoonmin♡ xxOxsy & Elisabeth_Holmes