"Dokunuruz, başka tenlere sokuluruz yine yine" diye resmen haykırarak kalabalığa eşlik ettim. Grubun en sevdiğim şarkılarındandı. Bu özel anı videoya alıp paylaşmazsam olmazdı.
"Yer yüzünde kayboluruz, kibrimizde boğuluruz"
Bizim gibi. Kibrinde, gururunda belki de nefretinde boğulan bizim gibi işte.
"Başka dudaklarla öpüşürüz yine yine"
Söz vermiştik. Birbirimizden başka kimsenin tenlerimize dokunamayacağına, elimizden tutamayacağına, gözümüze bakamayacağına dair sözler vermiştik. Çok küçüktük, evet ama söz vermiştik. Yapamadık. Hayır, yapamadın. Yokluğuna bile ihanet etmedim ben senin.
Hiçbir zaman gelmeyeceğini, tozlanmış aşkımızın maziye kaldığını kabullendim artık. Fakat yapmadım, yapamadım, denedim, olmadı. Sen benim varlığıma ihanet ederken ben sensizliği cam fanusta korudum."Gökyüzünde buluşuruz"
Ne demiştim hatırlıyor musun? "Her akşam göğe bakmayı unutma sevgilim. Ben de unutmayacağım. Yıldızlar bizim habercimiz olsun. Birbirimizden haber getirsin bize"
Sen baktın mı bilmiyorum. Ama ben umudumun son kırıntıları kalanadek baktım. Bıraktım. Umudumu yitirdiğim o gün, ben de bıraktım yıldızlara bakmayı.
"Ankarayla bozuşuruz"
Benim gibi. Ankarayla bozuşup kendini İzmirde bulan, her şeyin bu şekilde düzene oturacağını düşünen benim gibi.
"Kalbinde birileri var" isimli parça seslendirilmeye başlandığında bu şarkıyı da tüm kalbimle hissediyordum. Tüm şarkılar onun gibi kokuyordu ondan sonra.
Kalbinde birileri var. Benden sonra tercih ettiği kızı zihnime düşüren o şarkıydı bu şarkı. Senelerdir farklı farklı teoriler üretip kendimi suçlamaktan, kendimi hiç başlamamış ilişkimizin katili ilan etmekten vazgeçmiyordum.
Giden, vazgeçen kaybeder derler. Öyleyse neden ben üzülüyorum? Öyleyse neden, göğsünde hiç yaşanmamış bir aşkın yasını taşıyan ben oluyorum?
Düşüncelerimin orta yerinde beni daldığım uzak zamanlardan telefonumun bildirimi uyandırırken merakla bildirimi kontrol ettim. Paylaştığım hikayeye gelen beğeniler ve 6 senelik arkadaşım Esradan gelen 8 arama bildirimi haricinde bir şey yoktu.
Esranın bu kadar çok aramasına hiç takılmadan telefonumun ekranını kapattım. Kendisi stalker bir tipti, muhtemelen hiç sevmediğimiz kız grupları hakkında yeni dedikodular öğrenmiş, öğrenir öğrenmez de aktarmak için beni aramıştı. Evet, edindiği her yeni bilgiyi aktarmak için bu kadar çok arardı canım arkadaşım.
Telefonu cebime atmaya yeltendiğim sırada gelen bildirimle durdum.
"Aç! Acil!"
Bu kalabalığın içinde kalsam da bir şey duyamayacağımdan dolayı mekanın dışına çıktım.
"Alo, efendim Esra"
"Kızım şimdi sana öyle bir şey söyleyeceğim ki şoktan dört köşe olacaksın"
Şoktan dört köşe olmak mı? Böyle bir terim var mıydı?
"Evet, tamam, dinliyorum" dedim hızlıca anlatmasını isteyerek.
"Bana bak sen perdenin ardındakiler konserindesin, İzmir Ooze Venue'de değil mi?"
"Evet, de niye soruyorsun?"
"Çiçek... Ben bir şey yaptım. O hesap Özgüründü. Yanılmamışsın. Kaç aydır araştırıyorum kızım, sana kapalı hesabından takip ve beğeni atmış"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çelişki - Nefret, Sevgi, Aşk.
Teen FictionAşkın milyonlarca rengi.Ama en baskını - Nefret, sevgi, aşk? Ayrılıklar da sevdaya dahil midir?