baslamadan once yıldızlar 🌟final
Minho ve Seungmin, Seungmin'in babasıyla tanıştıktan sonra dönüş yolunda arabada keyifli bir müzik dinliyordu. Her şey beklediğinden iyi geçmişti Minho'nun. Başta çok gergindi ama kendisini sevdirmeyi ve ilişkilerine onay almayı başarmıştı. Seungmin ondan bahsederken babasına neler söylemişti bilmiyordu fakat görünüşe bakışılırsa iyi şeyler söylediği kesindi.
Babasıyla hiç susmadan sürekli sohbet etmişlerdi. İkisinin de aklına habire bir şey geliyordu. Babası oğlunun küçüklük anılarını, yaptığı komik şeyleri anlatırken Minho sorular soruyor ya da benzer anılarını anlatıyordu. Birden aklına gelen şeyle arabadaki rahatsız edici sessizliği bozmak için konuştu.
Seungmin yolculuk başladığından beri sessizdi. İfadesiz bir suratla camdan dışarıyı izliyordu.
"İyi misin Seungmo? Çok sessizsin." dedi Minho, gözlerini yoldan ayırmadan. Boştaki elini uzatıp sevgilisinin yanaklarını sıkmak istediyse de Seungmin huysuz bir hareketle geri çekildi. "Yapma."
"Ne oldu sana arabaya bindiğinden beri suratın beş karış amına koyayım. Bu naz ne?"
Minho'nun şakayla karışık sözleri Seungmin'i sinirlendirmişti. "Bir şey olmadı uykum var."
Sevgilisine şüpheli bir bakış attı. "Bir sorun varsa bana söyleyebileceğini biliyorsun Seungmin. Sebepsiz bir şekilde trip atmana gerek yok."
"Trip falan atmıyorum Minho. Sus da gidelim işte uykum var diyorum."
"Şaka yapıyordum aşkım sen de ne mızmız çıktın. Bu arada babanla tanışabildiğime çok sevindim. Altına işeme anını bana anlattığı için ona sonsuza kadar minnettar olacağım." diyip sırıttı Minho. Seungmin hala gülmüyordu. "Lan ne oldu sana? Benden babanı mı kıskandın yoksa? Bir dahakine senin konuşmana da izin veririm merak etme. Keşke annenle de tanışma fırsatım-"
Minho'nun cümlesini tamamlamasına fırsat kalmadan Seungmin'in yüzü bir anda ciddileşti. Kaşlarını çatarak Minho'ya döndü. "Neden annem hakkında konuşuyorsun? O konuda konuşmak istemiyorum."
İşte sorunu buydu. Annesinin yokluğunu o evde daha çok hissediyordu Seungmin. Sürekli bu gerçekle yüzleşmemek için babasını çok az ziyaret ediyordu. Şimdi o eve tekrar gittiklerinde yeniden özlemişti annesini. Üzerinden nispeten uzun bir süre geçtiği için insanların acısını unutması gerektiğini söyleyeceklerini düşünüyordu. Minho'ya bahsetmek istemiyordu bundan. Annesi hakkında konuşmasını da istemiyordu.
Minho şaşırdı ve hemen özür diledi. "Seungmin, üzgünüm. Sadece..." Cümlesini tamamlayamadı. Ne diyeceğini bilmiyordu. "Amacım seni üzmek değildi." dedi sonunda.
Seungmin'in yüzü sinirle kasıldı. "Ondan bahsetmeni istemiyorum. Annemi kaybettiğim günden beri hakkında konuşmak sadece acı veriyor. Bunu anlaman bu kadar zor mu? Neden anlamıyorsun?"
Minho, Seungmin'in tepkisi karşısında kendini suçlu hissetti. "Gerçekten üzgünüm sevgilim. Seni üzmek istemedim, sadece onu anmak istedim. Eğer seni kırdıysam, özür dilerim."
Ancak Seungmin sinirini yatıştıramadı. "Bunu anlamıyorsun, Minho. Bu konuyu kapat. Artık konuşmak istemiyorum." dedi, gözlerini yoldan ayırarak pencereden dışarı baktı.
Minho, Seungmin'in bu sert tepkisinden dolayı bir süre sessiz kaldı ve yolculuk boyunca konuşmadılar. Ama Minho sevgilisinin bu tavrının uzayacağınsan habersizdi.
Kendi sokaklarına vardıklarında önce onu bırakmak için apartmanın önünde park etti ve arabadan inip Seungmin'in eşyalarını bagajdan çıkardı. Bu sırada sevgilisi de karşısında dikiliyordu. Ona masum gözlerle bakıp "İyice dinlen o halde, yarın görüşürüz." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
wish you h(w)ell ☆ 2min ✓
Fanfiction[texting] [enemies to lovers] küçüklük fotoğrafındaki kişiyi bulmak isteyen seungmin twitter'a attığı bu fotoğraf sayesinde o kişinin minho olduğunu öğrenir. #1-2min