selam baslamadan once yildizlarr
sınır: 40 ⭐️Minho, masasındaki yemek tabaklarını düzenlerken mırıldandı. "Of anne of neden onu çağırdın ki? Her şey daha da karmaşık olacak şimdi. Çenesi durmayacak sürekli Seungmin'e saçma sapan şeylerden bahsedecek."
Jisung, koltuğa uzanmış tiktok izliyordu, fakat Minho'nun endişeli ses tonunu duyunca döndü ve sırıttı. "Sen Seungmin'in ne düşündüğünü mü önemsiyorsun lan lavuk?" Minho'nun onun üzerinde olan ölümcül bakışlarını gördüğünde boğazını temizledi. Her an saldırıya uğrayabilirdi çünkü. "Merak etme kanka, belki de eski dostluğunuzu yeniden canlandırırsınız. Hem Seungmin o kadar da kötü biri değil."
Minho, Jisung'a kaşlarını çatarak baktı. "Kötü biri değil de her fırsatta birbirimize laf atıyoruz. Bu nasıl düzelecek amına koyayım?"
"Sen başlatıyorsun davar. Çeneni tutarsan bir şey olmaz."
Kapı zili çaldığında Minho'nun annesi içeri girdi, elinde büyük bir tencere vardı. "Minho, canım! Yardım eder misin?" dedi neşeli bir sesle.
Minho hızla annesinin yanına gitti ve tencereyi almasına yardım etti. "Anne, neden Seungmin'i davet ettin? Biliyorsun, pek iyi anlaşmıyoruz."
Annesi tatlı bir gülümsemeyle oğlunun saçını okşadı. "Ah, Minho. Siz çocukken ne kadar iyi arkadaştınız hatırlıyor musun? Belki bu yemekle o eski günlere dönebilirsiniz."
Minho derin bir nefes aldı ve annesinin fikrinden vazgeçmeyeceğini düşündü. Fakat, kapı bir kez daha çaldığında, tedirginliği tekrar su yüzüne çıktı.
Seungmin, kapıda duruyordu. Üzerinde spor bir ceket ve içinde belli belirsiz bir sinirle gülümsüyordu. "Merhaba Minho," dedi donuk bir sesle. Burada olmak istemiyordu. Aile ortamında bulunmak özellikle annesinin ölümünden sonra onu zorlamaya başlamıştı. Kendisini hiç rahat hissetmiyordu. Sadece Bayan Lee tarafından davet edildiği ve hayal meyal de olsa çocukken ona ne kadar iyi davrandığını hatırladığı için gelmişti buraya.
"Seungmin," diye karşılık verdi Minho, aynı donuk sesle. "İçeri gel."
Seungmin içeri girerken buraya en son -ve ilk kez- geldiğinde yaşadıkları gözünün önüne geldi. Koridorda dakikalarca Minho'nun onunla güreşme isteğinin önüne geçmeye çalışmıştı.
Üzerindeki ceketi çıkarırken "Bugün güreş yok değil mi?" dedi alaycı ses tonuyla. Minho sarhoşluk anılarından bahsedilince yerin dibine girmek istiyordu. "Kes lan it-" diye onu azarlarken annesi göründü.
"Seungmin! Ne kadar büyümüşsün. Geldiğin için çok teşekkür ederim. Nasılsın oğlum? Çok da yakışıklı olmuşsun büyüyünce. Gel, sofra hazır."
Seungmin itiraz etmeden yemek masasına geçerken yanakları hafiften kızarmış görünüyordu. Minho bunu daha sonra dalga geçmek için aklının bir köşesine kazıdı.
Herkes masaya geçtiğinde Bayan Lee sürekli konuşup eski günlerden veya Minho'nun yaptığı şeylerden bahsederken Seungmin sessizce onu dinleyip arada başını sallayarak karşılık veriyordu.
Kadın "Minho küçükken her cümlenin sonuna lütfen ekleyince cümle kibarlaşır sanıyordu. Bir keresinde istediğini yapmadığım için bana 'Anne salak mısın lütfen.' demişti." dediğinde Jisung ağzındaki yemeği püskürtmemek için büyük bir çaba gösterdi.
Seungmin ve Jisung gülerken Minho "Anne saçma sapan şeyler anlatıp durma." diye mırıldandı.
"Lee Teyze bana bunu nasıl daha önce anlatmazsın? Minho'nun nasıl birisi olduğu küçüklüğünden belliymiş aslında." dedi Jisung hala gülerken. Seungmin de sessizce ona katıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
wish you h(w)ell ☆ 2min ✓
Fanfiction[texting] [enemies to lovers] küçüklük fotoğrafındaki kişiyi bulmak isteyen seungmin twitter'a attığı bu fotoğraf sayesinde o kişinin minho olduğunu öğrenir. #1-2min