0.1

201 42 37
                                    

Herkese selam. İlk olarak yazım yanlışlarım olduysa baştan affola. Oy ve yorum yaparsanız sevinirim

Uyarı: Bu hikaye yetişkin içerikler barındırmaktadır.

Saat gece üç sularındaydı. Karanlık odayı aydınlatan tek şey yüzüme yansıyan bilgisayarın parlak ekranıydı. Tekrar tekrar başa sardığım videoyu hipnoz olmuş şekilde izliyordum. Karşımda hakemin, elini tutup havaya kaldırdığı esmer teni parlayan siyah saçları terden alnına yapışmış, düzensiz nefes alış verişleriyle, yerde yatan rakibine kıyasla neredeyse hiç hasar almamış boks camiasının korkulu rüyası Kim Taehyung, Namıdeğer V vardı.

Hakkındaki söylentiler dudak uçuklatacak cinstendi. Acımasızlığı ile nam salmıştı. Karşısına çıkan rakibini gözünü kırpmadan indiriyordu.

Hırstan göz bebekleri koyulaşmış, gözlerinin beyazı kızarmıştı.Ekrandaki ölüm makinesine son kez bakıp akşamdan beri kaç kere izlediğimi sayamadığım maç kesitini kapattım. Yüzümdeki histerik gülüş yavaşça silindi. Gözüm seğirmeye başlamıştı.

Ayağa kalkıp duvarda asılı olan takvime yöneldim. Gözüm kırmızı yuvarlak içindeki güne kaydı. Büyük final. Kim Taehyungu bu piyasadan zevkle, tamamen sileceğim o gün.

***

Sabah ilk iş salona gitmiş sağlık kontrolümü yaptırıyordum. Başımda dikilen Hoseok kafa ütülemeye devam ederse yüzüne yumruğumu yemesi an meselesiydi. "Bir sus amına koyayım. Anladık kendimi yormayacağım." Gözünü devirdi "Hep aynı şeyi diyorsun Jungkook. Ama asla sözünde durmuyorsun. Bu gidişle sakatlanacaksın." Klasik Hoseok ve yersiz endişesi.

Kollarımdaki kabloları çıkarttım. "Abartma hyung. Kaç yıllık boksörüm. Nerede duracağımı iyi biliyorum." Alayla sırıttı. "Konu V olduğu zaman sınır tanımıyorsun ama." Adını duymak bile sinirimin oynamasına yetti. Fazla hırs yaptığım doğruydu. Sürekli kendimi Kim Taehyungun yüzünü gözünü dağıtmış olarak hayal ediyordum.

Hoseok hyunga cevap vermeden kalkıp odadan çıktım. Arkamdan oflamasını duydum. Salonun ortasındaki sahada antrenörüm Namu beni bekliyordu. Bariyeri kaldırıp ringe girdim. Isınmayı, sabah sporumda evde yapmıştım ama yine de bir iki kez hafifçe kollarımı esnettim. Ellerime bandajları sardım ve eldivenleri geçirdim. Kısaca kafa selamı verdim ve yerime geçtim. Maç başladığına dair düdük sesiyle hafifçe yerimde zıplayarak ilk karşı atağın gelmesini bekledim. Yüzüme gelen yumrukla hızlıca başımı sağa eğdim. "Hızlısın."dedim. Güldü. Doğrulduğum gibi ikinci bir saldırı hamlesine izin vermeden karşı hücuma geçtim. "Ama ben daha hızlıyım." Yumruğumu çenesine indirdim.

Hareketlerim seri ve takip edilmesi zordu. Namuya göre yumruklarım fazla kuvvetli olmasa da asıl olay hızımdı. Gerçi hoş bana göre kuvvetimde yerimdeydi. Namjoonu köşeye sıkıştırıp üstüne abanınca maçı bitirmek için işaret verdi. Doğrulup elimi uzattım ve onu yerden kaldırdım. "Sabah sinirinin hepsini benden çıkardın amına koyayım. Bayıltacaktın adamı." ikimizde nefes nefese kalmıştık.

Ringin köşesindeki oturakta duran şişeyi kafama diktim. "Şş iyisin iyi. Bir şey olmaz sana" diyerek Namjoonun omzuna vurdum. Duşa girmeden önce boks çuvalıyla antrenmana devam etmem gerekiyordu. Üç gün sonraki maça hazır olmalıydım.

***

Yüzüme yediğim yumrukla geriye sendeledim. Ağzımda hissetiğim kan tadıyla yere tükürdüm. Taraftarların sesinden kafam uğuldamaya başlamıştı.

Karşımda lakabı Kuduz olan herif vardı. Saçları sıfır, esmer iri bir adamdı. Kafasında geçen sezon maçımızdan hediye ettiğim yarık izi vardı. Şerefsiz piç lakabının hakkını vermişti. İyice kudurmuş hırs yapmıştı. Kontrolsüzce yumruklarını savurmaya başlamıştı. "Yazık olacak bembeyaz tenine. Oysa başka şeyler geçiyordu aklımdan tüh." İğrenç gülüşüyle dediği şeyden sonra resmen kan beynime sıçramıştı. "Kes sesini yarrak kafa" Yüzüne yapıştırdığım yumruğum ile bu sefer o geriye sendeledi. Bunu fırsat bilip kafasını kaldırmadan hızlıca yumruklarımı çenesine indirmeye başladım.

Yere düştü. Karnının üstüne oturup yüzüne yumruklarımı indirmeye devam ettim. Ringin etrafından tezahüratlar duyuluyordu. Herkes adımı sayıklıyordu.

Belli bir zaman sonra altımdaki adamın gözlerinin kaydığını fark ettim. İnsanların bağırışlarını duymuyordum artık. Biri omzumdan beni kaldırmaya çalışana kadar fark etmemiştim maçın bittiğini. Hakem düdük çalıyordu. Kalkmadan önce yerde yatan adamın üstüne eğildim "Yazık oldu o sikik tenine. Tam da bunu yapmak vardı aklımda." yaptığım ima ile eserime son kez bakıp ayağa kalktım. Hakem elimi tuttu ve havaya kaldırdı.

Etraftaki insanlar deliler gibi çığlık atıp bağırıyorlardı. Adım yazılı pankartlara göz gezdirdim. O an kalabalıkta gözüm birine takıldı. Siyah saçları ile uyumlu bu simsiyah gözleri nerede olsa tanırdım. Kim Taehyung. Gözlerindeki parıltıyı buradan görebiliyordum. Sırıtarak bana bakıyordu. Burada ne işi vardı. Manyak herif ne düşünüyorsa pek keyif alıyormuş gibi duruyordu. Bir anda sırtımdaki baskı ile sarsıldım. Kafamı çevirip baktığımda Hoseoku gördüm. Çığlık atıyordu. "Yavaş amına koyayım göçerttin." Sırtıma çıkmıştı resmen.

"Şuan o kadar mutluyum ki sinirimi bozamazsın." keyifle söyleniyordu. Güldüm. Geri kafamı az önce baktığım yere çevirdiğimde olduğu yer boştu. Gitmişti. Ya da ben hırsımdan artık halüsinasyon görmeye başlamıştım.

Ringten indikten sonra hızlıca sağlık kontrolümü yapmak için odaya aldılar. Sedyeye uzandım. Hasta bakıcı kablolar ile uğraşırken Hoseok intertteki haberlere bakıyordu, Namu ise maç analizi yapıyordu. "Bu maçı kazanmanla bir üst tura çıktın Jungkook. Rakibin daha belli değil. Maçları devam ediyor ama muhtemelen Jinwo alacak gibi duruyor maçı." Namjoonun dediklerini anladığımı belirtmek için yavaşça başımı salladım. Bir üst tura çıkmak, Beklenen finale daha da yaklaşmak demekti. İçimi kaplayan heyecan hissi ile yorgunlukla gözlerimi kapattım.

Yorum ve oylar için şimdiden teşekkürler. Yeni bölümdr görüşmek üzere 👋

 Yeni bölümdr görüşmek üzere 👋

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
TemptationHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin