2

142 32 31
                                    

Tanışma partisi sona ermiş, gece yavaşça sessizliğe gömülmüştü. Jungkook, odasının pencerenden dışarıyı izlerken hâlâ Taehyung'un sesi kulaklarında yankılanıyordu. Ayrıca dünkü gecenin gergin anlarının hafızasında dolaşmasına da engel olamıyordu. Bir zamanlar birlikte gülüp eğlendikleri günlerin uzaklığı onu hüzünlendirmekte haksız sayılmazdı, belki de bu okulda çalıştığından beri ilk kez sinirli değil de duygulu anmıştı geçmişlerini.

Taehyung ise yalnızca yıldızların aydınlattığı karanlıkta elleri cebinde sessizce yürüyordu. Bu sessizlik ona düşüncelerine dalmak için bir fırsat veriyordu, ne zaman toparlanmak istese aynısını yapardı çünkü. Jungkook ile olan ilişkilerinin karmaşıklığı, içindeki huzursuzluğu artırıyordu belli ki.

Geçmişe yapılan yolculuklarla dolu bir gecenin ardından her ikisi de sessizce odalarına geçti, fakat iç dünyalarında bazı şeyler hâlâ dolaşıyordu. İkisi de birbirlerine karşı karışık duygular besliyor, geçmişin izlerini taşıyan ama yeni bir başlangıç yapma isteğiyle dolup taşıyordu. Hoş, üç yıl önce ilişkilerinin bitmesi konuşulduğunda Taehyung arkadaş kalmak istemişken Jungkook bu isteği çok net bir şekilde reddetmişti. Yani onun yeni başlangıç yapmak isteyeceğine pek olanak verdiği söylenemezdi.

Büyücü turnuvasının başlamasına saatler kala, öğrenciler heyecanla kostümlerini giyip hazırlıklarını tamamlıyordu. Eğlenceli bir atmosfer içinde, asalar ve pelerinlerle kuşanmış öğrenciler, savaş alanının etrafında toplanarak kendi büyü yeteneklerini geliştirmek için son egzersizlerini yapıyorlardı. Jungkook ve Taehyung ise birbirlerinden uzak durmaya çalışırken gözleri zaman zaman karşılaşıyor ve gergin bir sessizlik içinde hazırlıklarını sürdürüyorlardı. 

Gerginlik ve heyecanla başlayan turnuvanın ilk turu yüksek sesli alkışlar ve övgülerle sona erdiğinde, öğrenciler arasında büyük bir gaza gelim durumu vardı. Herkes yarışmanın en önemli anı olabilecek o ikiliyi, yani öğretmenleri Jungkook ve Taehyung'u savaş alanında karşı karşıya görmeyi umuyordu. Hatta öylesine istiyorlardı ki organize olmaları yalnızca saniyeler almıştı. Aralarında hızla yayılan tartışmalar ve tezahüratlar, sonunda organizatörleri ikna etmiş ve ikinci tur için Jungkook ile Taehyung'un karşı karşıya gelmesi bu günden beklentilerini tamamen karşılamıştı. 

İkilinin mücadelesi beş dakikalık bir hazırlık aşamasının ardından başladığında ise aralarındaki gerginlik daha da belirginleşti. Her ikisi de kendi yeteneklerini sergilemek için kararlı olmalarının yanısıra birbirlerini dikkatlice gözlemliyorlardı.

Jungkook, savaş alanına hırslı bir ifadeyle adım attı. Güçlü ve doğrudan büyülerle rakibini etkisiz hale getirmeyi amaçlıyordu. Taehyung ise daha esnek bir strateji izliyordu, hızlı hareket ederek ve rakibinin büyüleriyle oynayarak avantaj elde etmeye çalışacaktı.

İlk turda Jungkook'un yüzünde kararlılık belirginleşirken, Taehyung'un yüzünde ise bir gülümseme vardı, ancak bu gülümseme altında saklı sağlam bir hırsı da yansıtıyordu. Tabii esmer olanın rahat ve umursamaz tavırları karşısındaki genç adamı çokça sinirlendirmiyor da değildi, kendisi de farkında olacak ki ifadesini belli bir süre hiç bozmamıştı.

Bu sinir bozucu manzaraya daha fazla katlanamayan Jungkook, gözlerini rakibine dikti ve güçlü bir enerji küresi oluşturarak ona doğru fırlattı. Taehyung ise hızla yan yatıp büyüsünü kullanarak onun saldırısını etkisiz hale getirmiş ancak ardı arkası kesilmeyen enerji toplarından birinin tam omzuna çarpıp onu sersemletmesine engel olamamıştı. O sırada hızlıca toparlanmaya çalışırken aynı zamanda eski sevgilisinin içindeki bu hırsın neyden kaynaklandığını da anlamaya çabalıyordu.

firecougars loversHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin