3

111 30 38
                                    

Eski sevgililerin bir yıl aradan sonra beraber gece geçirmeleri ikisi tarafından da fazlaca gerginlikle karşılanmıştı. Her ne kadar Jungkook yatakta, Taehyung koltukta uyumuş da olsa beraber oldukları gerçeği uykularını kaçırmaya yetiyordu haliyle. Aralarında yaşanmakta olan şey her ne ise doğru mu hissettiriyor yoksa yanlış mı buna ikisi de kafa yoramayacak kadar yorgundu, o sebeple akışına bırakmaya karar vermişlerdi. En azından geçici bir süreliğine.

Tatilin üçüncü günü, öğrencilerin deniz kenarında toplanmasıyla başladı. Güneşin altında herkesin keyifli vakit geçirdiği bir ortam vardı, hepsi yüzme ve su sporlarıyla dolu bir günün keyfini çıkarıyordu. Jungkook ise biraz uzakta, denizin kenarında oturmuş etrafı izliyordu. Birtakım olaylar sebebiyle diğerleri gibi suya girmekte biraz tereddüt etmişti.

Bir süre sonra, Taehyung tam suya gidiyorken onu fark etti ve yanına yaklaştı. "Neden denize girmiyorsun?"

"Pek modumda değilim sanırım."

"Hâlâ su kesintisinde olduğunu söyleme bana?"

"Ha? Hayır, onunla alakası yok. Yüzme havamda değilim yalnızca."

"İstersen şu karşıya kadar beraber yüzebiliriz." dedi Taehyung işaret parmağıyla denizin ortasında bulunan küçük adayı göstererek. Fakat bu tavırları Jungkook'un içinde biriken duyguları sinirle dışa vurmasına sebep olmuştu.

"Tanrı aşkına Taehyung, dostça yanaşıyorum ayaklarını bırak artık. Arkadaş olmak istesem geçen yıl bana bunu teklif ettiğinde kabul ederdim değil mi? Bu rahatsız hissettiriyor."

Patlamayı öngöremeyen Taehyung anlık olarak şaşırsa da sonradan toparlanıp samimi bir ses tonuyla konuştu. "Affedersin, kötü hissettirmek istemedim."

Evet, bu olanlar Jungkook'un gerçekten sinirlenmesine sebep oluyor ve geçmişi tetikliyordu ama bir yandan da kendini onun için kötü hissetmekten alıkoyamıyordu. Yaptığı şeyleri kötü bir niyetle yapmadığının farkındaydı, en nihayetinde eski sevgilisiydi değil mi? Tanıyordu onu. 

"Bak. Samimi olduğunu biliyorum ama normal birer meslektaşmışız gibi davranabilmem için zamana ihtiyacım var." dedi içten bir ses tonuyla. "Daha ayrılalı bir yıl yeni oldu ve birden seninle aynı okula düşmek yeterince zor değilmiş gibi bir de arkadaş olma düşüncesi uyum sağlamam için çok fazla."

"Anlıyorum... Seni buna zorluyormuşum gibi algılamanı istemem. Üzgünüm Jeon."

Jeon...

Öncesinde ancak onu kışkırtmak için bu şekilde seslenirdi. Şimdi ise kuru bir üzgünüm cümlesinde.

"Keyfine bak lütfen. Ben biraz bungalova dönüp dinleneceğim."

"Pekâlâ, bir şeye ihtiyacın olursa çağırabilirsin."

Jungkook, Taehyung'la olan gergin konuşmanın ardından bungalova geri döndü. Herkes denizde eğlenirken, o sadece yalnız kalmak istemiş ve yatağına uzanarak uykuya dalmıştı. Günün yorgunluğu ve duygusal karmaşası, onun dalmasını hiç de geciktirmemişti.

Ne kadar süre boyunca uyuduğunu bilmemekle beraber nihayet uyandığında odanın karanlık olduğunu fark etti. Gözlerini ovuşturdu ve çevresine baktı. Taehyung odanın bir köşesinde oturmuş, sessizce kitap okuyordu.

"Taehyung?" diye mırıldandı, üzerinde hâlâ uyku mahmurluğu vardı.

Taehyung, kitabı kapatıp ona doğru yaklaştı. "Uyandın mı?" dedi yumuşak bir sesle. "Yorgun görünüyordun, rahatsız etmek istemedim."

Jungkook, Taehyung'un bu nazik yaklaşımını yeniden garipserken, içindeki duygusal karışıklık yüzeye çıktı. "Neden buradasın?" diye sordu, biraz sertçe.

firecougars loversHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin