17 Temmuz Salı günü
Giray ile Duygu tatil işini ailelerine sınav sonuçlarının açıklandığı günün akşamında onaylatmışlardı. Giray' ın da Duygu' nun da ailesi bu işe olumlu bakıyordu çünkü aileleri daha başka şeyler isteyecekler diye endişe ediyorlardı. Okul varken birkaç kez şehir dışı diye tutturdukları için sadece öte ilçede bulunan bu villa tatili hemencecik olumlu sonuç vermişti.
Evvelki akşam Duygu erkenden evine geçmiş villada kendisine lazım olabilecek her şeyi evde hazirlamaya koyulmuştu. Dışarıdan alması gereken şeyleri de Giraylara giderken yol üstünden almayı düşünüyordu. Evin her yerini birbirine katmıştı ve koca bir bavul hazırlamıştı Duygu. Havuzda giyeceği kıyafetler, akşam orman esintisine karşı şömine karşısında giymek için hafif kalın kazak ve sweat ler, orman yürüyüşüne çıktığı vakit uyum sağlamak adına sağlam elbiseler... Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmüş ve babasının koca valizini tıka basa doldurmuştu. Sıra kendisine gelmişti artık. Kişisel bakımını yapıp elbiselerini giyince hazir olacaktı.
Giray ise biraz geç kalkmıştı bugün her günün aksine. Çünkü gece pek uyuyamamıştı. Tatil için mutlu ve heyecanlıydı. Ama bu heyecanı hoş bir heyecan değildi Giray için . İçinde hâlâ garip hisler dolaşmaya devam ediyordu. Başlarında kimse de olmayacaktı. Issız bir ormanda yalnız başlarına olacak olmaları Giray' ı korkutuyordu. Aslında cesur bir kızdı. Fakat böyle illegal işlerden pek haz etmezdi. Duygu' nun aksine bavulunu sabahına uyandığında hazırlamayı tercih etmişti. Kalkmıştı. Ve artık bavulunu hazırlamaya başlıyordu. En sonda da kendisi hazır olup Duygu' yu bekleyecekti. Beraberce kendilerini alacak otobüsün olduğu cadde başına gideceklerdi.
Otobüs saati akşamın 5 ine idi. Çünkü villanın olduğu ormanlık alana sadece bu otobüsün güzergahı ile varılıyordu. Ve otobüsün seyrek bir çalışma vakti vardı. Mecburen akşamın beşinde cadde başında otobüsü bekleyeceklerdi.
...
Duygu çoktan Giraylara varmıştı. Ve beraberce üzerlerine son dokunuşları Giray' ın odasında yapıp çıktılar.
Giray in elinde orta boyda gri bir valiz vardı. Hava biraz biraz estiği için kırmızı bir sweat giymişti. Altına da yine havadan ötürü beyaz salaş bir pantolonu uygun görmüştü. Saçlarını ise üstten bir ev topuzu yapıp rahat rahat yürüyordu.
Duygu ise kısa kollu sportif bir sweat , altında da yazın terletici günlerini aratmayacak bir şort giymişti. Evet Duygu için kıyafet her şeydi. Kış mevsiminde de olsa istediği ne ise onu giyerdi. Hava onun için bir engel değildi.
Kollarında çeşitli bileklikler, parmaklarında da eklem yüzükleri vardı. Saçını açmış, iki kenardan birer tutam almış arkadan kelebek toka ile tutturmuştu.Yolda her şeyden biraz konuşa konuşa en sonunda otobüsün kendilerini alacakları cadde başına gelmişlerdi. Bekliyorlardı..
...
Giray: Ya kızım harbiden birimiz ölsek bir şey olsa öbürümüz o ıssız ormanda ne yapacak kime haber verecek acaba !?
Duygu: Giray sen hâlâ orada mısın ya . Bak, bize hiçbir şey olmayacak. Güzel güzel gideceğiz eğleneceğiz ve geri geleceğiz buraya. Ve hatırlarsan konuştuğumuz adam bize bekçi numarası da vermişti. O da ben de var .Hem sen merak etme ben bir şey olmasına karşı yanıma gerekli her şeyi aldım.
Giray: Peki öyle diyorsan ... Zaten buradan sonra dönüş yok ne desem boş.
Giray korkularını Duygu ya bir nebze aşılamak istercesine konuşurken Duygu' nun gözleri Giray in arkasındaki bir noktada sabitlenekaldı.
Duygu: Giray çok garip olacak ama tam olarak yüz metre arkanda üç tane insan bavulları ile bize doğru gelmekte ...
Giray: E yani olabilir. Sadece biz binmiyoruz ya sonuçta bu otobüse.
Duygu aklına gelen şeyden korkar gibi olduktan sonra o kadar da değil diye düşünüp aklındaki tüm negatif düşünceleri anında yok etti.
Duygu: İyi de bunlardan biri bizim sınıftaki , sizin de karşı dairenizde oturan Kerim. Ve yanında da galiba sizin sınıfta olan iki kişi var.
Giray Duygu' nun Kerim demesinin ardından hemen arkasına döndüğünde büyük bir şok yaşadı. Aynı korku dolu düşünce Giray in da aklına geldi ama Giray bu düşünceleri def edemeden Duygu' ya hâlâ geri dönme ihtimalini anlatmaya çalışıyordu.
Duygu da şunlar hele bı gelsinler de öğreniriz dercesine konuşmalar yapıp Giray' ı rahatlatmaya çalışıyordu.Kerim'in gözünden:
Aralarında en şaşıran Onurmuş gibi konuşmaya atıldı.
Onur: Lan oğlum bunlar niye bu saatte buradalar ? Ne alaka yani ?
Meriç de geri kalmadan söze girdi.
Meriç: Harbi ya . Bunlar ne arıyor burada ? Okula dair hiçbir şey görmeyek gidek buralardan diyoz. Karşımıza çıkanlara bak. Kırk yıl düşünsem gelmezdi aklıma bunlarla karşılaşacağımız.
Kerim daha da dayanamadı. O da söze girdi.
Kerim: Ben de en az sizin kadar merak ediyorum gidelim de öğrenelim, sakin olun. Zaten bir otobüs tek bir yere götürmez ya hani. O yüzden sakin !
Aralarında konuşa konuşa vardılar cadde başındaki durağa.
Artık beşi de yan yanaydı ama birbirlerini duyacak kadar yan yana geldiklerinde hiçbirinin ağzından tek bir laf dahi çıkmamıştı. Herkesin aklında o deli soru vardı. Fakat henüz kimse cesaret edip de konuşamıyordu.Duygu Giray'a kaş göz yapıp 'hadi konuş artık şunlarla' der gibi bakıyordu. Giray ise sanki telepatisine karşılık verircesine gözlerini açmış Duygu'ya ' niye ben konuşuyorum sen konuş ' dercesine bakıyordu.
Meriç ve Onur da aynı şekilde Kerim'e bakıyordu. Çünkü Kerim onları sakinleştirmiş ve konuşacağını söylemişti yoldayken. Fakat Kerim de ortamın gerginliginden nasibini alaraktan susmayı tercih etmişti.
Beklediler, beklediler. 5 dakika böyle geçtikten sonra tam Duygu konuşmaya karar vermişti ki uzaktan otobüsün geldiğini fark etmesiyle bundan vazgeçti.Önce Giray ve Duygu olmak üzere otobüse teker teker biniyorlardı. Bavullarını ise muavinler otobüsün bagajına yerleştiriyordu. Herkes hazırdı yolculuğa.
Onur, Kerim ve Meriç üçlüsü otobüsün en arkasına beşli koltuğa yayıla yayıla oturuyorlardı. Otobüsün orta kısımları dolu olduğundan Giray ile Duygu da en önün bir arkasına oturmuşlardı.
3 buçuk saat sonra
Artık saat sekiz buçuk olmuştu. Hava kararmış orman yolunda oldukları için de etraftan kurt uluma sesleri ve baykuş sesleri geliyordu.
Otobüs yol kenarında durmuştu çünkü artık Duygu ile Giray'in tatili başlıyordu. Otobüsteki diğer insanların çoğu uyumuştu ve otobüsün içi karanlıktı. Sadece üstte yeşil led lambalar vardı. Ama insanların birbirlerinin yüzünü seçebilmesi pek mümkün görünmüyordu. Duygu ile Giray el ele tutuşmuş, ortamın korkutucu karanlığından dolayı birbirlerine tutuna tutuna merdivenlerden inip otobüsün sol kısmına geçmişlerdi. Muavinler ise bagajdaki bavullarını çıkarmaktaydı.
Bavullar artık tam olarak Giray ile Duygu' nun önündeydi. Muavinler ise selametle der gibi ellerini başlarına hızlıca götürüp geri çektikten sonra otobüse geri binmişlerdi. Otobüs biraz bekledikten sonra hareket etti.Otobüsün hareket etmesiyle otobüsün sağ tarafında bulunan üçlü kombo ile ikili mango yüz yüzeydiler artık. Evet hepsinin korktuğu başına gelmişti. Aynı vakitte aynı yerde aynı hâlde hepsi birbirinin yüzüne bakakalmıştı. Tam olarak koca bir yolda, kapkaranlık bir ormanın kenar köşesinde herkes suspus olmuştu.
Yorumlarınız hikayemin akışına etki edebilir lütfen yorum bırakın 🤗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benden Saklanan Misafir
Mystery / ThrillerÜniversiteye başlamadan önce son kez lise tatillerini yapacak olan gençlerin başlarına gelen garip olaylar ve hiçbir şeyden habersizce gidecekleri yerde onları bekleyen bir gerilim ağı..