Bölüm 4:Birlikte Birgün

15 4 0
                                    

Defne Mavisu

Sistem telefonu kapamamla çalışmaya başladı. Teo'ya da durumu anlatmıştım ama yapacak bir şey yoktu.

''Yer kalmadı diye yanıma oturdu deriz'' dedi.

''Daha iki tane boş yer vardı. Olmaz''

''Bak o zaman. Senin önüne geçerim. İlk ben inerim,biraz sonra da diğer koltuklarla beraber sen inersin. Pek farkedilmez.''

''Sen de gelsen? Nolur?'' dedim biraz korkuyla.

''Neden kızım ya? Çıkışa geldik zaten. Ben seni korurum. Yani önlerim,önüne geçerim.''

''Tamam. Soyadın ne?''

''Çelik. Ne oldu ki?''

''Seninle tekrar karşılaşmak istiyorum. Hala her istediğimi yapmadın.'' dedim alaylı bir tavırla.

''Anladık ya,hadi çıkışa geldik.'' dedi.

Tünelin sonunda adamın önümdeki kemeri çözmesiyle koltuktan inmem bir oldu. Daha sonra konuştuğumuz gibi Teoman önüme geçti ve benden önce merdivenlerden indi. Ben de diğer koltuk gelince ondan gelmişim gibi aşağı indim. Bu kadar çabalamamıza rağmen annem görünürde yoktu. Merdivenlerden inip etrafıma baktım. Tanıdık olarak kimse yoktu. Teoman da çabuk kaybolmuştu. Etrafıma biraz daha bakındım. Biraz sonra az ilerideki pamuk şekerciyi gördüm. Pamuk şekerler ne kadar zararlı olursa olsun hep severdim. Küçüklükten beri yediğim bir şeydi. Yanına gidip bir tane pamuk şeker aldım. O anda karnımın acıktığını hissettim. Yanında duran simitçiden de bir simit aldım. Bir banka elimdekilerle beraber oturdum. Oturmamla yanıma Teoman'ın gelmesi bir oldu.

''Lan bana da ver azcık!'' dedi elimdeki simidi bölmeye çalışırken. Ondan çekmemle simidin yarısını almıştı.

''Öküzcük!Ben aldım onu Teo!''

''Bu senin yabancı isim merakın ne? Teo nedir abi ya?''

''Birincisi Teo yabancı isim değil! İkincisi pamuk şeker neden elimde yok?, ne? sen aldın değil mi? Nasıl aldın,Pamuk sekerimi çabuk ver!'' dedim. O da yanında sakladığı pamuk şekeri çıkartıp benim uzanamayacağım yerlere uzatıyordu.Pamuk şekerimi almaya çalışırken bu sırada elimdeki yarım simidi de almıştı.

''Yaa ver,aç mı kalayım!'' dedim masum bakışlarımı atarken.

''Al hadi acıdım sana'' dedi ve avucundaki birkaç susamı elime bıraktı. Olayı anladığımda gözlerimi sinirle kısıp ona bağırmaya başladım.

''Aç ayı seni,ver lan. Sen kime acıyon? Ver lan simidimi! öküz,yaaa!''

''Şşşş,biraz sessiz ol!İnsanlar bize yaban hayvanmışız gibi bakıyorlar!''

''Buradan öyle gözüküyorsun zaten!''

''Sen de beni ehlileştiriyorsun o zaman! Hayvanlarla konuşabiliyor musun?'' dedi ve ayağa kalktı. Boyu benden biraz uzundu. Gözlerimi kahverengi gözlerine dikmiş ona sinirle bakarken elime simidi tutuşturdu.

''Kahvaltı yapmamıştım. Üzgünüm,biraz eğlenmek istemiştim'' dedi ve geri çekildi. Gözlerimle pişmanlıkla onu takip ederken o da yerine oturmuştu. Karnımın acıktığını unutmuştum. Pişmanlıkla simidi ona uzatıp konuşmaya başladım.

''Üzgünüm ya,al istersen. Yarısını ben yedim,al yarısını da sen ye'' dedim. Elini yavaşça simide doğrulttu. Suratını göremiyordum. Simidi eline aldığında kafasını hızlı bir şekilde kaldırdı ve kahkaha atmaya başladı. Yerinden kalkıp yanımdan biraz uzaklaştı.

''Kandırdım! Böyle alınır adamın elinden işte!'' dedi. Arkasını dönmemişti ve bana bakıyordu. Bir anda önüne döndüğünde önünde üç tane köpeğin olduğu görüldü. Arkasını dönüp bana doğru koşmaya başladı. O telaşla simit de elinden düşmüştü. Bana doğru koşunca köpekler de bana doğru koşmaya başladı. Ben de bir yandan koşarken Teoman yanıma geldi. Arada sırada beni geçse de hala koşturuyorduk. Sonunda köpekler bizim peşimizi bırakmışlardı. Ama yanımda Teo yoktu. Biraz şaşkınlıkla etrafıma baktığımda Teo gerçekten yoktu. Yere oturup ağlamaya başladım.

''Teo,köpekler yedi Teo'yu!'' biraz hönkürerek ağlasam da çevremdekilerin kolayca dikkatini çekmiştim. Bir ara hatta bir teyze yanıma gelip bana bir peçete verdi. Bu durumum komik de olsa gülememiş,yine ağlıyordum. Peçeteye burnumu sildikten sonra yere attım. Atmaz olaydım. Bir kadın yanıma gelip 'vay sen doğaya çöp atıyon,kirletiyon' demesin mi? Ağlasam mı gülsem mi bilemedim. Kadın kolumdan tutup peçeteyi almaya zorladı beni. Kadın da ne kadar kuvvetliyse canım acıdığı için peçeteyi alıp çöpe attım. Biraz sonra ondan kurtulmuş Teoman'ı arıyordum. Olduğum yerde yavaşça dönüp ortamı süzdüm. Bir anda karşımdaki ağaçta Teoman'ı gördüm. Şaşkınlıkla karışık sinirli bir tepkiyle yine bağırmaya başladım. Ağacın dalına öyle bir tutunmuştu ki gören de bunu sökeceğiz zannederdi.

''Lan,ben sabahtan beri-''

''Benim için ağlıyordun'' dedi sözümü keserek. Utansam da biraz,bağırmaya devam ettim.

''Senin için ağlamadım. Seni köpekler yedi sandım. Keşke yeseydi!'' dedim.

''Ya ya, hönkürerek ağladın hatta peçeteyle de-''

''Kapa çeneni,pisliğin tekisin! Açtım ben aç!'' dedim ve arkamı dönüp gitmeye başladım. Telefonuma baktığımda annemden cevapsız aramalar vardı. Fakat Teo'nun arkamdan geldiğini duyabiliyordum.

''Sadece şakaydı,hadi ama''

''Valla öyle bir şaka yaptın ki gülmeyi unutt-'' bunu derken arkamı dönmüştüm ve onun da bana yakın olması çarpışmamıza neden olmuştu. Kollarımdan tuttuğu için geri düşmemiştim. Bir süre öylece bakakaldık. Ta ki bir fotoğrafçının gelip bizi böyle çekene kadar. Şaşkınlık içerisinde adamın yanına giderken adam da ''sevgilinizle çok güzel çıktınız hanımefendi.'' dedi. Sevgili lafını önemsemeden adamın yanına koştum. Durumu izah etmeye çalışsam da adam yanımızdan ayrılmıştı.Kesin bir yerde yayınlanacak veya fotoğrafı çıkacaktı.Annem görür diye de ödüm kopuyordu. Geriye döndüğümde Teoman yoktu. Nereye gitmişti ki?

Bu sırada annem aradı ve ben de onu cevapladım. Annemin olduğu yere doğru giderken Teoman'ı bırakmak zorunda kalmıştım.

Teoman Çelik...Yüzümde gülümseme oluşmasına sebep oluyordu. Çok komik olduğu içindi değil mi?

_Mavi Hayaller_Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin