Eleanor, o gün kütüphaneden çıktığında, her şey farklı görünüyordu. Londra'nın sokakları, eskiden sadece kirli ve gürültülü bir yerken, şimdi ona sonsuz olasılıklarla dolu bir dünya gibi geliyordu. Her köşe başında, her dükkân vitrininde, buhar çılgınlığının izlerini görüyordu.
Günler sonra, Eleanor'un en yakın arkadaşı ve sırdaşı olan Leydi Middleton, onu Kraliyet Bilim Akademisi'nde düzenlenecek bir konferansa davet etti. Konferansın konusu, buharlı makinelerin geleceğiydi ve konuşmacılar arasında dönemin en ünlü mucitleri ve bilim insanları vardı.
Eleanor, konferansta, buharlı makinelerin nasıl çalıştığına dair teknik detayları dinlerken, bir yandan da rüyasında gördüğü uçan makineyi düşünüyordu. Acaba o makineyi gerçekten yapmak mümkün müydü? Yoksa sadece bir hayal miydi?
Konferansın sonunda, Eleanor, konuşmacılardan biri olan Bay Willoughby ile tanıştı. Willoughby, genç ve yakışıklı bir mucitti ve buharlı makineler konusunda büyük bir tutkuya sahipti. Eleanor, ona rüyasında gördüğü makineyi anlattı. Willoughby, Eleanor'un anlattıklarını büyük bir ilgiyle dinledi ve ona yardım etmek istediğini söyledi.
Birlikte çalışmaya başladılar. Willoughby, Eleanor'un çizimlerini inceledi, notlarını analiz etti ve eksik parçaları tamamladı. Haftalar süren yoğun bir çalışmanın ardından, uçan makine hazırdı.
Eleanor ve Willoughby, makinelerini test etmek için Londra'nın dışındaki bir alana gittiler. Eleanor, heyecanla makinenin koltuğuna oturdu ve buhar vanasını açtı. Makine titremeye başladı, ardından yavaşça havalandı. Eleanor, nefesini tutarak pencereden dışarı baktı. Londra'nın silueti küçülmeye başladı. Eleanor, gerçekten uçuyordu!
Ancak, zaferlerinin tadını çıkarmaya fırsat bulamadan, aniden tanıdık bir gölge belirdi. Gökyüzünde, devasa, metalik kuş yeniden ortaya çıktı. Eleanor'un makinesiyle kıyaslandığında, bu kuş hala bir dev gibiydi. Kuş, Eleanor'a doğru hızla yaklaştı ve onu kocaman pençeleriyle yakalamaya çalıştı.
Eleanor, bu sefer hazırlıklıydı. Makinesinin kontrolünü sıkılaştırdı ve kuşun saldırılarından kaçmaya başladı. İki makine, gökyüzünde nefes kesen bir kovalamacaya giriştiler. Eleanor, kuşun her hamlesini önceden tahmin ediyor, her saldırısından ustaca kurtuluyordu.
Sonunda, Eleanor, kuşun zayıf noktasını buldu. Kuşun motorunu hedef alarak, güçlü bir buhar jetiyle saldırdı. Kuş, kontrolden çıkarak yere doğru düşmeye başladı. Eleanor, zaferle dolu bir çığlık atarak, makinesini güvenli bir şekilde yere indirdi.
Willoughby, Eleanor'a koşarak geldi ve onu tebrik etti. İkisi, birbirlerine bakıp gülümsediler. Bu, sadece bir başlangıçtı. Birlikte, daha nice maceralar yaşayacak, daha nice keşifler yapacaklardı. Buhar çılgınlığı, insanlığı yeni bir çağa taşıyacaktı ve Eleanor ile Willoughby, bu çağın öncüleri olacaklardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUHAR VE KIYAMET
Misteri / ThrillerEleanor zeki bir mucitti, büyük işler başaran Eleanor küçük bir hatası yüzünden oluşan kaosu ve hiç beklenmedik sonu anlatan bir kısa hikaye.