3

697 64 75
                                    

Cüneydle Zeynep, Meryemlerden çıktığında saat on bire geliyordu. Muhabbetler, şakalar derken vaktin nasıl geçtiğini anlamışlardı bile. Cüneydin ortamda sürekli Zeynep'e gizliden takılması, gülüşmeleri... Eşine ne kadar kızsa da tüm bunlar hoşuna gitmişti.

Aralarındaki ilişkinin artık gerçekten bir yerlere varması Zeynep'i sevindiriyordu. Onunla evlenirken sadece hakkında birkaç şey biliyordu ve ona karşı bir şeyler hissetmiyordu. Şimdiyse, kalbinde ona karşı bambaşka şeyler hissediyordu. Hiçbir zaman kötü biri olduğunu düşünmemişti ancak ona güvenememişti de. Şimdi ona güvenmeye başlamıştı. Evlendiği için pişmanlık duymuyor, iyi ki evlendim diyordu.

Cüneydin de Zeynepten pek bir farkı yoktu. En başından beri zaten etkilenmişti ondan. Güzelliği, gülüşü, konuşmaları, samimiyeti, aralarında henüz bir çekim dahi yokken kendisine gösterdiği ilgiyi, alakayı... Her şeyiyle etkilemişti Cüneydi Zeynep. Onsuz bir hayatı artık düşünemez olmuştu.

Şimdiyse elini sıkıca tuttuğu eşine gece gece bir jest yapmayı düşünüyordu Cüneyd. Arabayı bir yere park edip çarşı merkezinde el ele yürürken aklındaki fikri henüz söylememişti ve söylemeyi de düşünmüyordu şimdilik.

Rüzgarda şalı uçuşan Zeynep, yüzünde hafif bir tebessümle nereye gittiklerini sorgulamadan anın tadını çıkarıyordu. İlk defa tutuyordu Cüneydin elini. Ve soğuk havaya rağmen içinin ısındığını hissettiriyordu Cüneydin tutuşu.

Birkaç dakika boyunca sessizce el ele yürüdükten sonra bir kuyumcunun önünde durdu Cüneyd.

"Ne oldu, niye durduk?" diye sordu Zeynep.

Dükkanın açık olduğundan emin olduktan sonra Zeynep'e döndü Cüneyd.

"Evlendiğimiz zaman her şey aceleye gelmişti, yüzüklerimizi dahi biz seçememiştik. Ama istiyorum ki parmağında sevdiğin ve gerçekten beni hatırlatan bir yüzüğün olsun."

Bir kez daha Cüneydin ne kadar düşünceli, ince ruhlu biri olduğuna emin oldu Zeynep.

"Düşüncen için teşekkür ederim Cüneyd ama gerek yok ki. Pahalıdır zaten, masraf olsun istemiyorum."

"Senin için bütün servetimi harcarım Zeynep. Sadece beni kırma, olur mu?"

Gülümsedi Zeynep. Gözlerinin içi güldü. Gerçekten aşık olmuştu bu adama.

"Peki, sen nasıl istersen."

Cüneyd memnuniyete gülümsedi ve ikili kuyumcuya girdi.

"Hoş geldiniz efendim, biz de tam kapatmak üzereydik."

"Uzun sürmez işimiz. Sen beğen Zeynep."

Cüneydin dediğiyle yüzüklerin olduğu tarafa yönelen Zeynep dikkatle baktı yüzüklere. Çok fazla seçenek vardı ve hepsi de güzeldi. O yüzükleri incelerken Cüneyd de uzaktan onu izliyordu.

Çok uzun sürmeden bir yüzükte karar kılmıştı Zeynep. Kuyumcu ve Cüneyd oraya gidip baktı yüzüklere.

"Şu mu?"

"Evet."

Kuyumcu yüzüğü çıkardığında Cüneyd de kısaca inceledi yüzüğü. Sade, zarif bir tektaş seçmişti Zeynep. Pahalı bir şey almamıştı özellikle. Bu davranışı her ne kadar Cüneydin hoşuna gitse de ucuz bir şeyler alsın da istemiyordu.

Yanına yaklaşıp kulağına eğildi.

"Masraf olmasın diye ucuza mı kaçtın Zeynep? Daha iyilerini alabilirsin, fiyatını düşünme."

"Yok, hayır. Gerçekten beğendim bunu, zarif ve şık."

"İyi bakalım, öyle diyorsan..."

Adam Zeynep'in parmağına göre ayarladıktan sonra kutusuna koyup Cüneyde verdi. Ödemeyi de hallettikten sonra dışarı çıktı ikili. Özellikle kendisi takmak istiyordu yüzüğü.

Gri | CünzeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin