6

621 51 57
                                    

Sabah saat çoktan on olmuştu ve Cüneyd yavaşça araladı gözlerini. Yatakta gelişigüzel uzanırken yanındaki boşluğu hemen fark etti. Zeynep yoktu. Uyanmış olabileceğini düşünüp yataktan kalktığında başında hissettiği keskin ağrıyla olduğu yerde kaldı. Elini başına götürüp yüzünü ekşittiğinde ufak bir şok yaşadı. Dün olanları az çok hatırladı.

İçip sarhoş olduğunu ve eve geldiğini hatırlıyordu. Zeyneple konuştuğunu da hatırlıyordu ancak ne dediğini hatırlayamıyordu. Sadece bunlar bile kendinden nefret etmesine sebep olurken ağrıyan başına rağmen kafasına vurdu.

"Aptal kafam!"

Nasıl yapmıştı bunu? Niye yapmıştı? Neden günah işlemişti? Neden üzmüştü eşini? Hiçbirine verecek cevabı yoktu Cüneydin. Yalnızca çok pişmandı. En son annesinin ölümünden sonra lisedeyken içtiğini hatırlıyordu. O zamanlar kendinde değildi. Annesinin ölümüne dayanamamıştı ve kendi hayatını hiçe sayarak canına zarar veren her şeyi yapmıştı. Fakat daha sonra annesi sayesinde pişmanlık duyup bırakmıştı kötü alışkanlıklarını. Ancak zamanla daha kötü şeyler yapmıştı...

Annesinin ölümüne sebep olan herkesi öldürüp çok daha büyük günah işlemişti. O süreç boyunca annesi hep rüyalarına girmişti. İntikamını aldığı için rahatlamış hissetse de zamanla kendinden nefret etmişti Cüneyd. Her seferinde bok çukuruna yuvarlandığı için kendinden nefret etmişti. Katil olduktan sonra vicdan azabı çeken Cüneyd yaptığı yanlışlar için Allah'tan af dilemeye cesaret edemedi. Yüzü yoktu. Affedilmeyeceğini düşündü hep. Böyle günahkâr biri nasıl affolurdu diyerek yıllarca dininden uzaklaşmış, kopmuştu.

Annesiyle birlikte namaz kılan o çocuk artık namazın ne olduğunu unutmuştu. Annesi hayattayken her günü diniyle geçerken şimdi tamamen kopmuştu.

Kendine acıyordu Cüneyd. Hatalar yapmaktan, günah işlemekten bıkmıştı artık. Uyanmak istiyordu bu kabustan. Eskilere dönmek istiyordu...

Kafasındakileri bir süreliğine kenara bırakıp banyoya gitti. Elini yüzünü yıkayıp dişlerini fırçaladı. Banyodan çıkıp salona gideceği esnada aynadaki yansıması dikkatini çekti. Şimdiye dek fark etmemişti bile. Dün bu kıyafetleri giymemişti, bundan emindi. Ve üstünü değiştiğini hatırlamıyordu. Üstelik kokmuyordu da. Hayal mayal duş aldığını hatırlıyordu ancak o haldeyken bunu tek başına yapmasına imkan yoktu. Zeynep'in dün onca şeye rağmen ona yardım ettiğini anladığında daha da sızladı yüreği. Böylesine iyi niyetli, düşünceli bir eşe sahipken onu üzmüş olmak canını yakıyordu. Kendinden daha da nefret etmesine sebep oluyordu.

Adımlarını salona doğru attığında koltukta uyuyan eşini gördü. İnce bir battaniyeye sıkıca sarılmış masum masum uyuyordu. Uzun saçları güzel yüzününün bir kısmını kapatsa da Cüneydin bakmasına engel olmuyordu. Bir süre öylece bakarken daha fazla burada uyumasına dayanamadı. Üstündeki battaniyeyi kaldırdıktan sonra bir elini sırtından diğerini bacaklarından geçirip tek hamlede kucağına çekti onu. Hareket etmeden önce yüzünü incelediğinde göz altlarının morarıp şişmiş olduğunu gördü. Bu görüntüyle kendine daha da kızmıştı. Onu bu kadar ağlatmış olması haksızlıktı. Zeynep'i hak etmediğini düşündü.

Bakışlarını ondan çekip hareket ettiği esnada kıpırdanan Zeynep içinde bulunduğu durumu idrak eder etmez konuştu.

"Ne yapıyorsun?"

Uykulu sesi sinirli çıkmıştı. Cüneydin bakışları tekrar onu bulduğunda hemen indi kucağından.

"Koltukta uyuduğunu görünce rahat etmediğini düşündüm, yatak od-"

"Sen gelene kadar gayet rahattım!"

Uykusunu tam alamamış olmasına rağmen Cüneyde duyduğu öfke yüzünden hızlıca kendine gelmişti Zeynep. Konuşmaya devam ederken Cüneyd sakince dinliyordu onu.

Gri | CünzeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin