7

612 58 60
                                    

Bir hafta olmamıştı henüz. Zeynep'in Cüneyd için verdiği o bir hafta dolmamıştı. Hâlâ araları soğukken Cüneyd her gün ona kendini affettirmek için bir şeyler söylüyordu ancak Zeynep emin olamıyordu. Cüneyde güvenmek istiyordu fakat şimdiye dek yapamamıştı. Onu affetmeyi gerçekten istiyordu ama. Tek ihtiyacı olan gönlünü biraz daha yumuşatacak bir hareketti. Ve sanki şimdi oluyordu...

Akşam ezanı yeni okunmuştu. Zeynep eteğini ve başörtüsünü almak için yatak odasına çıktığında gözlerine inanamadı. Cüneyd namaz kılıyordu. Kapı eşiğinde onu izlerken hayranlıkla bakakaldı. Yan profilden gördüğü eşi uzun bir süre secde yaptığında namazını çoktan bitirdiğini anlamıştı Zeynep. Cüneyd henüz Zeynep'i fark etmemişti.

Kafasını yavaşça kaldırdığında yüzünü tam göremese de sesinden anladı ağladığını. Ellerini açmış dua ederken ağlamaklı sesi titriyordu.

"Nolursun affet beni Allah'ım... Günahlarımı, hatalarımı, beni; bu zavallı kulunu bağışla. Hayatı yanlışlarla dolu olan zavallı kulunu bağışla. Sen merhamet sahibisin, merhamet et bana rabbim... Beni bana bırakma, beni bu günahkâr halimle bir başıma bırakma Allah'ım. Nolursun affet beni. Bunca zaman ibadetlerimi aksattığım için, harama el uzattığım için, eşimin gönlünü kırdığım için affet... Sen bağışlayansın... Yanlışlara sürüklenmekten koru beni. Eşimle aramı tekrar düzeltmem için fırsat ver bana..."

"Amin."

Zeynep ne zaman dolduğunu anlamadığı gözlerle eşine bakarken konuşmuştu. Sevdiğinin sesini işiten Cüneyd önce şaşkınlıkla sağına döndü. Onu görünce hızlıca duasını bitirip, ıslak gözlerini sildi.

"Zeynep..."

Yavaşça ayağa kalktığında namazlığını da toplamış, yatağın ucuna indirmişti.

"Ne zamandır buradasın?"

"Dua etmeden önce secde ettiğinden beri."

Bir şey demeyen Cüneyd onun ıslak gözlerine bakmakla yetindi. Ne diyeceğini, yapacağını bilemiyordu. Zeynep lafı aldığında dikkatle dinledi onu.

"Seni böyle görünce öyle mutlu oldum ki Cüneyd... Senin adına. Dilerim Allah dualarını kabul eder."

Cümlesini bitirdiğinde elini eşinin eline götürüp tuttu. Bu hareketiyle Cüneyd affalayarak baktı ona. Anın verdiği şaşkınlığı hemen bir kenara bırakıp heyecanla sordu.

"Affettin mi beni gerçekten?"

Zeynep başını olumlu anlamda sallarken gülümsedi ona.

"Sanırım duanın benimle alakalı olan kısmı gerçekten kabul oldu..."

Zeynep'in evet deme şekline karşılık tıpkı onun gibi gülümsedi Cüneyd. Mutluluktan havalara uçacakmış gibi hissediyordu. Bu kaç gündür zaten hayat zehir olmuştu ona. Zeynep olmadan tadı yoktu hiçbir şeyin. Ölü gibi hissetmişti. Her şeyi Zeynep'e bağlıydı sanki... O yoksa Cüneyd yoktu. Onunla konuşmamak bile her şeyi değiştiriyordu.

Cüneyd ne ara bu kadar aşık olduğunu hatırlamıyordu. Öyle hızlı geçmişti ki Zeyneple zaman... Bir hafta bir gün, bir ay bir hafta gibi gelmişti.

Elini tutan eşinin iki elini birden avuçları arasına alıp art arda öpmüştü. Daha sonra sıkıca sarılıp saçlarının kokusunu içine çekti.

"Teşekkür ederim. Beni affettiğin için teşekkür ederim sevgilim."

Yavaşça birbirinden ayrıldıklarında Zeynep lafı aldı.

"Ama bana söz vereceksin. Artık gizli saklı hiçbir şey olmayacak Cüneyd. Kendinle alakalı her şeyi bana anlatacaksın. Bu iyi de olabilir kötü de fark etmez. Sadece benimle paylaş, tamam mı? Ve artık içmek yok. En azından bunu benim için değil de kendin için yap."

Gri | CünzeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin