Felix hyungun dün bize yaptığı konuşmadan sonra kendimi çok da iyi hissettiğim söylenemezdi. Akşamdan beri düşünüyordum. Onların ne zaman gidecekleri belli değildi. Evleri ne zaman bir alıcı bulursa, o zaman gideceklerdi. Bu belirsizlik beni tedirgin ediyordu.
Onlar burdan ayrıldıkları zaman, doğal olarak Seungmin'i de bir daha göremeyecektim bu yüzden bir karar vermek durumundaydım. Ya susup sonsuza kadar tüm bu duygularımı kalbime kitleyecektim. Ya da ona kalbimdeki duygulardan bahsedecektim ve kurtulacaktım. Aslında bu saatten sonra rezil olmak ya da arkadaşlığımızın bozulması gibi endişe edeceğim saçma detaylar olmayacaktı. Reddedilirsem eğer yüzünü bir daha görmeyecektim zaten. Bu motivasyon beni iyice gaza getirdi. Anında yattığım yataktan kalkıp telefonuma uzandım.
...
Yârim
Siz
Benimle buluşabilir misin
Konuşmak istediğim şeyler var...
Abim iki gündür sürekli ağlıyordu. Daha az önce Minho hyung gelmişti evimize, onu teselli etmek için. Fiziksel mesafelerin ilişkilerine mani olamayacağını anlatmaya çalışıyordu ona. Üç yıldır ne zorlukların üstesinden gelmişlerdi. Biraz mesafe onların ilişkisine zarar veremezdi. Hayat onları ayırmak istiyorsa daha büyük hamleler yapmalıydı.
Sonunda Minho hyung onu sakinleştirmeyi başarmıştı. Ne yaptıklarını göremiyorum ama yatağımda tavan izleyerek yatarken, onları duyabiliyordum.
Felix hyunguma, ilişkilerine sanal olarak devam edebileceklerini anlatmaya çalışıyordu. Zaten makine mühendisliği okumak için şehirden ayrılması gerekeceğini ve bu taşınmanın sadece yaşanacakları öne çektiğinden bahsediyordu ona. Eninde sonunda susmuştu ağlaması.
Peki ben ne hissediyordum? Ruhsuz ve hissiz hissediyordum, ben de uzun zamandır bu kadar çok ağlamamıştım.
Neden ağladığımdan tam olarak emin de değildim. Jisung ve Hyunjin için mi ağlıyordum, abimin arkadaşları için mi ağlıyordum yoksa ne olacağı belirsiz geleceğim için mi ağlıyordum kestiremiyorum. Sanırım hepsinden biraz.
Ama bu yaşananlar birilerine karşı olan hislerimi tekrar ele almama sebep olmuştu. Düşünmek sadece daha fazla kafamı karıştırıyordu. Canımı yakıyordu. Tekrardan her şeyi görmezden gelmek, içime gömmek, yok saymak istiyordum. Canımın yanmasından nefret ediyordum. Ama bu daha kafa karıştırıcıydı çünkü arkadaşlarımın arasında 'içe atma kraliçesi' ünvanına sahipken şu an bunu yapmak imkansız gibiydi. Çünkü sonunda birinin yanında cidden, gerçekten, tamamen rahat hissediyordum. Sanki, tüm o gerçek beni görse içime itelediğim yalnız kalbimdeki gerçek resmi görse daha da ilgiyle bakacaktı yüzüme.
O kişi apaçık Jeongin'di.
Jeongin'in yanında cidden kendim hissediyordum. O beni hiç yargılamıyordu ne istersem anlatıyordum ve beni ilgiyle dinliyordu. Bazen meybuz ve çocuk salıncağını ters çevirmek gibi basit şeyleri anlamıyordu ama bu da onun nazar boncuğuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Circus, Seungin
Fanfic"Channie Hyungum💕🎀 Arkadaşlar kötü haber Galiba Jeongin orosbu oldu Saat yedi hala evde yok" Severek takip edilen sirkler, geçen zamanla eski popüleritesini kaybeder ve demode kalır. Seungmin ve Felix, hayatlarını bir sirkte geçirmiş iki kardeş...