Sevgili olmamızın üstünden bir hafta anca geçmişti ama işte gidiyordu sevgilim. Daha ona sevgilim demeye bile alışamamışken ayrılıyorduk.
Özellikle son iki aydır sürekli birlikte takıldığımızdan ayrılışının ilk zamanları nasıl zorlayacaktı beni bilmiyordum. İşin kötü yanı en yakın arkadaşlarımdan biri olan Felix hyungum da ayrılıyordu.
Aynı anda hem sevgilim hem arkadaşım gidiyordu uzaklara. Her ne kadar bu bizim arkadaşlığımızın bir sonu olmasada artık yapamayacağımız pek çok şey vardı.
Kafamıza estiğinde beraber buluşamayacaktık, birbirimizde yatıya kalamaycaktık, aynı okulda olmadığımız için hoca dedikodusu yapamayacaktık...
Bağlarımız zayıflayacaktı ve bu kaçınılmaz bir gerçekti. Minho hyunga hiç girmiyorum bile onlar benden daha kötü durumdaydılar.
Son günlerimiz iyi geçsin iyi hatırlasın diye bu konular pek gündeme gelen konuşmalar değildi ancak Minho huyung fazlasıyla yıkılmıştı.
Onlar aralarındaki meseleleri konuşulmuş çözülmüş ve halledilmişti. Şimdi ise hepimiz onların evinin bahçesindeydik. Vedalaşmak için toplanmıştık. Evlerinden çıkan son eşyalar kamyona yüklenirken gözü yaşlı erkek arkadaşımı izledim. Aslında hepimiz ağlamaklıydık.
Felix ve Minho hyung daha sonrada aramıza katıldılar. İkisinin de hem gözleri hem dudakları kızarıp şişmişti. Normal şartlarda olsa dalgasını geçerdim ama yerimi biliyordum.
Herkes ortamın ağırlığıyla sessiz sessiz duruyordu. Hyunjin ve Jisung köşede Seungminle sarılıp ağlaşıyordu. Biz ise çıt çıkarmadan onları izliyorduk kendi köşemizden.
Aslında Seungmin ile son bir konuşma yapmam gerekiyordu. Öyle olması gerekliydi sanki. Kalbim öyle diyordu. Resmen içeride cıngar çıkartıyordu.
Abime döndüm, o da bana bakıyordu. Seungmin'e olan ilgimi fark ettiğinden beri bana öyle destek olmuştu ki... Şimdi de destek oluyordu.
Konuşmadan bakışarak anlaşıyorduk. Hafifçe başımı salladım. Gidiyorum der gibi. O da ıslak gözlerini kırptı bana. Tamam der gibi. Böylece Seungmin'in yanına gittim. O da arkadaşlarıyla sarılmayı bitirmişti.
"Biraz arka bahçeye gidelim mi?" Bana anında döndü. Başı eğikti. Elimi tutup beni arkaya sürüklemeye başladı. Apartmanın arkası çok küçük olduğundan kimse yoktu yalnız kalmıştık.
"Gidiyorsun..." Söyleyecek çok şeyim vardı ama dudaklarımdan dökülen sadece bu oldu. "Gidiyorum." Diye onayladı. Birbirimizin gözünün içine bakmaktan başka bir şey yapamıyorduk. Tekarar ağlamamak için ona sıkıca sarıldım. "Seni seviyorum." Sanki yardımcı olacakmış gibi bunu söylemeye devam ettim. "Ben de seni seviyorum." Kocaman gülümsedi ve ağlamaktan akan burnunu çekti.
"Yerim senin burnunu." Ortam biraz yumusayınca yüzünü görmek için geri çekildim. Kıpkırmızı gözleri ve burnuna rağmen yüzünde şevkat dolu bir gülümseme vardı. "İğrençsin." Diye kıkırdadı. "Öyle mi?" "Öyle." Bunu demesinin üzerine ileri gidip ısırdım burnunu. "Ya!" Bana isyan etti ama geri çekilmedi.
"Seni seviyorum, gitmen bunu değiştirmeyecek." Diye geri çekildim. Bana gülümsedi sadece. Eğilip gülümseyen dudaklarını öptüm. Az bir vaktimiz vardı.
Biz kendi aramızda yakın zamanda yapacağımız son öpücüğümüzü paylaşırken ön bahçede abilerimin kahkahaları yükseliyordu. En azından onlar da bu kötü havayı kırmayı başarmıştı.
Önümdeki çocuğa odaklandım.
Öpücük bittiğinde boynuna doğru öpücüklerime devam ettim. "Tekarar buluşabiliriz." Ben onun boynunu öperken o benimle konuşmaya devam ediyordu.
Aramızda çok farklı bir gerilim vardı. Az önce üzgündük ve kucaklaşıyorduk, şimdi heycanlı ve iyi hissediyordum. Ona bu kadar yakın olmak içimi kıpır kıpır ediyor, vücudumun karıncalanmasına neden oluyordu.
"Nasıl buluşacağız?" Diye sordum ona başımı kaldırıp. Şu an biraz aşağıdan bakıyordum. Yanakları da kızarmıştı ve çok sevimli görünüyordu. Az önceki öpücükten hala nefes nefeseydi.
"Üniversitede." açıkladı basitçe. Haklıydı. İkimizin de üniversite hayali vardı. Aynı şehiri tutturmak zor olmasa gerekti. "O zaman ayrı olduğumuz bir yılı ders çalışarak geçireceğiz." başını salladı. "Öyle yapacağız."
Boynunda biraz daha oyalandıktan sonra artık vedalaşma vakti gelmişti.
"Bir yıl sonra görüşürüz, Jeongin"
Aramızda iki adım mesafe vardı ama çok uzak geliyordu bana. Aramıza kilometreler girince kim bilir nasıl özleyecektim onu."Üniversitede görüşürüz, Seungmin"
Ben de aynı şekilde sıcacık gülümsedim ona. "Bana yazmayı unutma, tamam mı?" Elindeki telefonunu sallayarak başını eğdi. Tekrar öpmemek için zor duruyordum."Asla! Seni her gün arayacağım. Bıkacaksın benden." Ben de kendi telefonumu çıkarttım ve ona gösterdim. "Senden asla bıkmam." Benim dediğime itiraz ederek kıkırdadı.
Şimdi biraz yüzü düşse de hala daha gülerek, "Şimdi elveda mı demeliyim?" dedi. "Bu bir elveda değil, benden daha kurtulamadın." Hala daha morallerimizi yüksek tutmaya çalışıyordum. Çünkü üzülmenin bir faydası yoktu.
"O zaman görüşürüz?" Cümlesini düzelterek tekrara sordu. Bu sefer başımı salladım. "Görüşürüz, Yârim." Ne zamandır ona böyle demek istiyordum. "Yârim mi?" Şaşırmış ve yeni hitap şeklime gülmüştü. Ben de güldüm. Sesli ifade edince kulağa çok garip geliyordu. "Telefonumda öyle kayıtlısın." Argümanlarım güçlüydü.
"Sen bende 'Sağ Kolum' diye kayıtlısın." Bu dediği beni, ondan ilk defa ödev istediğim güne götürdü. Belli ki o zaman öyle kaydetmişti ve o zamandan beridir öyle kayıtlıydım. Sevimliliğine güldüm. "Bu bensiz yapamayacağın anlamına mı geliyor?" İmalı bir bakış attım ama o bu halime daha çok güldü. "Galiba."
Yine aramızda gerip bir sessizlik olmuştu. Felix hyung, kardeşine seslenene kadar. "Seungmin acele et!"
"Ah... Şimdi gidiyoruz." Geri dönmek için gideceği sırada bileğinden yakalayıp kendime çevirdim onu ve son kez bir daha öptüm.
Gülümsüyordu hala. Bu daha iyidi. Ağlayarak ayrılsaydık bizim için daha çekilmez olurdu.
Beraber arabaya doğru ilerledik ve onu bekleyen ailesinin arakabasına bindi. Herkes birbiriyle vedalaşmakla meşguldü. Ben ise onun gözlerinden başka bir yere bakamıyordum. "Hoşça kal." dedi bana. Ben de, "Güle güle git." diye vedaladım.
Böylece annesi arabayı çalıştırdı ve gittiler. Abilerimle araba gözden kaybolana kadar orada öylece bekledik.
Koca bir boşlukta gibi hissediyordum ama tekrar buluşacağımız düşüncesi hala kalbimi ısıtıyordu. Onun için bir yıl beklemiştim zaten. Şimdi geri geleceğini bilerek bir yıl daha beklemek zor olmasa gerekti.
Sonuçta, bu bizim ayrılığımız değildi. Başlangıcımızdı...
____
Tadında misÖzel bölümü beklemeyi unutmayın :3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Circus, Seungin
Fiksi Penggemar"Channie Hyungum💕🎀 Arkadaşlar kötü haber Galiba Jeongin orosbu oldu Saat yedi hala evde yok" Severek takip edilen sirkler, geçen zamanla eski popüleritesini kaybeder ve demode kalır. Seungmin ve Felix, hayatlarını bir sirkte geçirmiş iki kardeş...