bu sarkı birsen tezer'den. yıldız tilbe sanırsınız diye cok korktugum icin söylüyorum.,
cumartesi
12.49baran, arabaya bindiğinden beri susmak bilmiyordu. heyecanla emniyet kemerinin izin verdiğince arkaya dönmeye çalışıp ege'ye bir şeyler anlatıyordu.
ege onu dinlemek istese de gece doğru düzgün uyumadığından odaklanamıyordu pek.
baran'ın babası, dikiz aynasından ege'ye bakınca gözlerini zor açık tuttuğunu görmüştü. "baran biraz izin versen de arkadaşın uyusa mı?" diye sorduğunda baran duraksadı.
"tamam da... yarın dönecek zaten biraz uykusuz kalsa bir şey olmaz." deyip tekrar bir şeyler anlatmaya başlayacakken babası sertçe ona bakınca susmak zorunda kalmıştı.
içi kıpır kıpırdı baran'ın. ege'yi yıllardır görmemişti sanki. arkasında oturan çocuğun sevgilisi olduğunu hatırladıkça karnı kasılıyordu.
ege, o böyle davrandıkça utanıyordu aslında. aydın amcanın bir şey bilmediğini biliyordu ve anlamasından korkuyordu. hatta baran havaalanında birden ege'nin yanağını öpünce şaşkınlıktan kıpkırmızı olmuştu.
çok yorgun hissediyordu ege. aniden izmir'e gelmek kötü bir fikirdi. arada birkaç gün olsa sıkıntı olmayacağını biliyordu fakat arkadaşlarıyla içip eğlendiği gecenin sabahında yolculuk yapınca bayılacak gibi hissetti.
baran ise onun aksine çok mutlu ve enerjikti. ege'ye yansıtmamaya çalışsa da kötü hissedip kendisini odaya kapattığı zamanlar artmıştı. bu yüzden babası onun için endişelenip bir ay sonraya olan randevusunu erkene çekmişti. doktor, bunun depresyon olduğunu düşünmemiş, dönemsel olabileceğini söylemişti.
aslında baran kendini açıklayamıyor olmanın cezasını çekiyordu. sadece biraz uyumak istemesi ya da sürekli yalnız kalmak istemesi kadar normal bir şey yoktu. hiç kolay kayıplar yaşamamıştı çünkü. eğer babasına bunları utanmadan söyleyebilseydi, babası zaten anlardı onu. ama o hiçbir zaman kendini kolayca açabilen bir çocuk olmamıştı.
"ege..." diye seslendi baran. ege gözlerini araladı. "uyan geldik."
şaşkınlıkla başını kaldırıp epey yakınında duran sevgilisine baktı ege. "geldik mi?"
baran başını sallarken dayanamayıp yanına oturdu ege'nin. ege doğrulmaya çalışırken beline dolanan kollarla duraksadı.
"ya dur, baban bize bakıyor." diye mırıldandığında baran yüzünü, saçları uzamış çocuğun boynuna gömmüştü bile.
"baksın bir şey olmaz." dediğinde sesi boğuk çıktı. nefesiye huylanan ege kıkırdarken kollarını onun sırtına sarmaya çalıştı. baran iyice kucağına abanınca nefessiz kalmıştı.
elini kısa saçlara çıkardı ege. "saçmalama baran, çekil hadi." derken tam aksine daha da sıkı sarılıyordu baran'a.
baran dışarıdan görünmeyeceğine emin bir şekilde ege'nin boynunu öptü. "oha." dedi sonra kısık bir sesle.
"ne oldu?" diye sordu ege merakla.
"bir an boşluğuma geldi, öpmeyecektim." deyip uzaklaştı ege'den. ege gülerken kapıya uzandı dışarı çıkmak için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dayanılmaz güzelliğin
Dla nastolatkówyatağın boş kaldığında beni ara. boyxboy texting