(Hikayenin en sıkıcı bölümü olabilir sanırım.)
Edgar, her zamanki gibi uyumadan uyandı. Gitti ve soğuk suyla bir duş aldı, ardından aynanın karşısına geçti. Farklı bir kombin yapmak istiyordu.. Biraz bakındıktan sonra güzel bir kombin seçti;
Ve olmazsa olmazı olan atkısını taktı. Zamanında teyzesi Lola hediye etmişti, en değerlilerinden biriydi. Ancak o öldü, onun yüzünden... Buda ondan kalan tek şey.
Çantasını aldı, kimseye görünmeden çıktı. Sabah erken saatleriydi, yeni işine gitmeliydi. Yoksa para kazanamaz, açlıktan geberirdi herhalde. Aslında bunu isterdi, ama şimdi olmazdı. Ablasını tek bırakamazdı, hem kendine söz vermişti. O piç ailesine işe yaramaz olmadığını gösterecekti.
Telefonundan saatine baktı, daha yarım saat vardı. Yakınlarda bulunan bir sahile doğru ilerledi. Deniz kenarına geldi, su biraz daha yaklaşırsa ayaklarına değecekti. Çöktü ve bağdaş kurup oturdu. Çantasından bir kitap ve eskiz defteri çıkardı ardından kitabdan belirli tanıtım bölümleri okuyup onlara uyan portreler çizmeye başladı.
X: Hey sen!
Bu Edgar'ın tanıdığı bir ses değildi, arkasına baktı. Arkasında pembe saçlı, kafasında bir kaset olan, motorcuya benzeyen ve elinde mikrofon olan bir kız duruyordu. Bu dün Fang ile sınıfına gelen kızdı. İsmini bilmiyordu..
Edgar: Sen kimsin?
Janet: Janet ben, Fang'ın nişanlısıyım. Sen, Edgar olmalısın. Neden bilmiyorum ama Fang bu aralar çok düşünceli ve bana duyduğu eski sevgiyi kaybetmiş gibi. Dün sana yaklaşıyordu. Sana birşey dediğini duydum, sanki aşk dolu birşeylerdi. Aranızda birşey mi var?
Edgar: ...
Janet: Söyleyebilirsin, Fang beni kırmak istemediği için bana söylemiyor büyük ihtimal.
Edgar*düşünerek*: Oh hayır, zaten tanışmıyoruz bile. Kavgada tanıştık sayılır.
Janet: Oh, O SEN MİSİN? Olum Fang'ı benzetmişsin resmen. Bir kıza göre baya iyisin.
Edgar: Off.. Erkeğim ben.Janet şaşkınca Edgar'a baktı, sonra kendi yüzüne bir şaplak yapıştırdı. Ve "Benim hatam, üzgünüm seni kıza benzettim ama o kadar benzemiyorsun." diyip gitti.
EDGAR'IN AĞZINDAN,,
Açıkçası o an onların rüya olmadığından emin oldum, bana gelip bana benim onu büyülediğimi söylediğini söyleyebilirdim, ama istemedim. Neden bilmiyorum. Ama umrumda değil, sonuç olarak... Ahh s... et! Önüme dönüp resimlerime devam ettim. Kız gittikten yaklaşık 20 dakika sonra Fang'ın sesini duydum. Telaşlı telaşlı yanıma geldi....
Fang: EDGAR!
Edgar: Gene ne var?
Fang: Janet'a ne söyledin? Benle konuşmamasının sebebi ne, lütfen söylemedim de!
Edgar*Fang'ın yüzüne baktı*: Hani seni büyülüyordum noldu? Nişanlın aklına mi geldi?
Fang*iç çekerek* Bak, emo çocuk. Onla nişanlı olabilirim, ama onu sevmiyorum. Ve bu tamamen senin suçun! Şimdi bana ne dediğini söyle!
Edgar: Benim suçum? Ben mi dedim SEV BENİ DİYE?! Hem söylemezsem nolurmuş! Siktir git!
Fang: Ahh! sana kızamıyorum. Lütfen, kısa bir cevap verir misin?
Edgar: Off. Hayır bişi demedim.
Fang: BUYDU IŞTE?! Oh, teşekkür ederim.Fang, yanıma oturdu. Ona dik dik baktım.
Fang: Burda ne işin var, bu saatte?
Edgar: Sanane!
Fang: Peki öyle olsun! gideceğim.Yanımdan kalktı ve ilerledi. Bende saate baktım, Lanet olsun gitmem gerekiyordu 2 dakika vardı ve iş yerine uçarak gitsem bile 10 dakika geç kalırdım. Ayağa kalktım ve tüm gücümle koştum, en azından olabildiğince erken gitmeliydim. O sırada Fang önümü kesti.
Fang: Nereye geç kaldın?
Edgar: Çekil, 1 saniyem yok!Kolumu tuttu ve yanındaki arabaya fırlattı beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Benim Olsun, Lütfen..♡ | Fangar - Fadgar
RomanceMahalle kavgasında tanışan iki düşman, en azından Edgar'a göre.