Normal Olma Oyunu

3 1 1
                                    


Gerçekten uyandığımı yüzüme çarpan suyla idrak etmeye başlıyorum. Bir avuç suyu daha yüzüme çarptıktan sonra suyu kapattım. Kafamı tam toplayamasamda hazırlanmaya başlıyorum.

Formamı giyerken de, saçlarımı tararkende de, abimin ve kız kardeşimin geç kalmamız hakkında söylenmelerini dinlerken de, arabada babamın verdiği nasihatleri görmezden gelirken de, aklımda sadece okula vardığımda ne yapmam gerektiği dolanıyor.

Gülümseyeceğim, yanaklarım ağrıyana kadar gülümseyeceğim. Kulaklığımı insan içinde takmayacağım, sosyal olacağım ve en önemlisi asla ama asla derste uyumayacağım. Uyuma, gülümse, insanlarla konuş, uyuma, uyuma, sakın uyuma yoksa tüm düzen bozulur. Uyuma yoksa bir okul dönemi daha insanlara görünmemek için uğraşırsın, uyuma, uyuma yeter ki uyuma...

Arabanın kapısını açıp abim ve kardeşimden önce inerken bunları tekrar etmeye devam ediyorum. İnerken babamın iyi şans dilemesine kafamızı onaylarcasına sallıyoruz. Babam gider gitmez de sanki daha önceden anlaşmış gibi hiç konuşmadan abim ve kardeşimle farklı yerlere doğru yol almaya başlıyoruz...

Kapının önünde dizilmiş klüp standlarına bakmaya başladım. 'sosyal' olmaya karar verip hiçbir klübe katılmamak olmazdı. Gözüm direkt 'pon pon kızlar' standına kitlendi. Bu zamanda hala böyle klüplerin olması beni şaşırtmıştı. Sosyalliğin temeli olan bu klişeye katılmak, en azından başvurmak lazım diye düşünürken çoktan standın önünde giriş formunu doldurmaya başlamıştım. Standın başındaki kıza olabildiğince gülümsedikten sonra okula doğru yürümeye başladım. Abim klasik basketbol klüp standının önünde, Jane'se müzik klüp standının önünde mutlu mutlu giriş belgesi dolduruyordu.

Okul kapısınn önüne gelir gelmez kafamı kapıda asılı olan haritaya çevirdim. Haritadan anlaşıldığı kadarıyla sınıfım 3. kat koridorun sonundaki sınıftı. Bu kadar merdiven çıkma düşüncesi aklıma geldikçe içim daralıyordu.

Merdivenlerden çıkarken okuldakileri izliyordum. Kendimi gün boyu güleceğime ikna etmiş olsamda buradakilerin birbirlerini ne kadar zamandır tanıdıkları, dönem başında gelsemde yabancılık hissedeceğimin kanıtıydı ve bu da gülümsememin solmasına neden oluyordu. Uzun zaman sonra ilk defa dönem ortası yerine başında okula başlamıştım ama gene de çok geçti. Ne kadar beklersem o kadar az adapte olurdum, bunun farkındaydım. Sınıfın kapısına geldiğimdeyse kafamı dağıtmak amaçlı iki yana salladım ve içeri girdim.

İçerde oturan bu kadar az kişi olması gerginliğimi birazda olsa almıştı. Dikkatimi ilk çeken tabi ki kapının dibi en önde oturan gözlüklü çocuk oldu. Daha ilk günden önündeki kitap yığını kişiliğini az da olsa anlatıyordu 'inek' denilen bir tip olabilirdi ama dış görünüşü o kadar güzeldi ki inek demek içimden gelmiyordu. Arka sıralara doğru ilerlemeye başladım. Sosyallikte bir yere kadardı sonuçta, en arkayı boş bulmuşken oturmamak olmazdı. Normalde olsa en arka cam kenarına koşardım ama o yeri kaplayan bir çift vardı, bende şansımı duvar kenarından yana kullandım. Sıraya otururken gözlerimi onlardan alamıyordum.

Sevgili mi, arkadaş mı yoksa kardeş mi olduklarını söylemek o kadar zordu ki. Bu kadar birbirlerine benzemelerinin tek açıklaması buydu sonuçta. Görüş açımı yanıma oturan kıvırcık saçlı, esmer bir kız böldü.

"Kardeş gibiler dimi? Gerçekten çok benziyorlar ama sevgililer. Hoş Evan, Gloria'dan önce hiçte böyle değildi. Gloria cidden ona yaradı. Ay bu arada ben Samantha! Çok boş boğazım dimi afedersin!" kızın bu kadar hızlı ve arkadaşçıl konuşması tüm gerginliğimi alsada adapte olmam biraz zaman aldı. Şok olmuş suratımı toparlayıp gülümsemeye çalıştım. " Ah bende Evelyn memnun oldum. Şey tanıyor musun onları?" kız sorduğum soruyla sırıtmaya başladı.

Kabuslardaki Biçimsiz KuleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin