Uyandığımda kafamı gıdıklayan şeyden kurtulup etrafıma baktım. 30'a yakın adam bön bön bana bakıyordu. Dibimdeyse 1,8 boylarında sol kolu metal olan bir adam buz mavisi gözlerini pörtletmiş bana bakıyordu.
"Tamam. Size bir sorum var."
"Nedir hanımefendi?"
"Ben kimim?
Tüm odada rahatlama sesleri duyuldu. Ne oluyor lan? Ben neredeyim?
"Sen White Widow'sun. Hydra'nın yeni en güçlü askerlerinden birisin. Ve buda-"
Biraz evvelki metal kolu adamı gösterdi.
"-senin partnerin. Winter Soldier. Tüm görevlere beraber çıkıcaksınız. Hayatınız beraber geçicek. Ama tüm bunlardan önce, sizle bir işimiz var. Vücudunuz biraz evvelki elektriğin etkisiyle hal uyuşuk durumda. Bu yüzden Winter Soldier sana yardım edicek. Hanımefendiye iyi davran, asker."
Winter Soldier denilen adam metal kolunu belime doladı. Soğuk metali hissettiğimde huylandım. Sol koluyla belimi tutarken diğer eliyle elimi tuttu. Şuan bu ortam aşırı romantik olabilirdi. AMA SEN KİMSİN? Adam beni bıraksın diye tepinirken odadan çıkıp başka bir odaya girdik. Tepinmeme devam ederken adamın metal olmayan kolunu ısırdım.
Diğer adamlar odada kalırken biz yan odaya geçtik. Üç tane oda bir odanın etrafında yuvarlak oluşturuyordu. Ortadaki odadan yoğun bir ışık geliyordu. Ve üç odada ortadaki odayı görmek için camlar vardı. Adamdan kurtulma çabalarım başarıyla sonuçlandı ve beni sandalye gibi bir şeye bıraktı. Kendisi bana seni öldürücem bakışlarını atarken ona dil çıkardım. "Giyin" dedi ve arkasını döndü.
Kendisine bön bön bakarken yan taraftaki dolapları gördüm. Dolapların üstünde Rusça "Üstünüzdeki her şeyi çıkarın ve bunları giyin" yazıyordu. Bir dakika. Ben nereden Rusça biliyorum? Boş verip tamamıyla soyundum. Hastane önlüğü tarzı şeyi alıp giydim. "Tamamdır" dediğimde adam kolumdan tutup beni ortadaki odaya açılan kapının önüne getirdi.
"İçeri gir ve dediklerini yap."
Sonra kapıyı açıp beni içeri itti. Ona söve söve önüme döndüm. Odada altı farklı renkte ışık saçan taş vardı. Sırasıyla mor, mavi, kırmızı, turuncu, yeşil ve sarı renkteydiler. Bunları taş demek garip çünkü onlara taşa hiç benzemiyorlar. Işık saçıyor ve üstünde oldukları platforma değmiyor, uçuyorlardı. Hoparlörden ses geldi.
"White Widow taşlara yaklaş."
"Bunun güvenli olduğu olduğundan emin miyiz?"
"Denileni yap"
"Tamam"
Dediklerini yapıp platformlara yaklaştım. Durduğumda bir yuvarlağın içindeydim ve etrafımda taşlar vardı. Elimi taşlardan birine uzatınca etraftaki ışık yoğunlaştı. Sonra bir patlama oldu. Sonrasında rekora doğru giderken yine bilicim kapandı.
Ne oldu lan şimdi?
***