Jeongin hissettiği susuzlukla açmıştı gözlerini. Yavaşça yataktan kalkıp kapıya doğru yürürken gözlerinin kararmasıyla adımlarını olduğu yere sabitleyip tutunacak bir yer aramaya çalıştı. Tutunmaya yer bulamamasıyla yere düşmesi kaçınılmaz oldu. Çıkardığı seslere uyanan annesi kalkıp odasından çıktı. Jeongin de kendisine gelmesiyle mutfağa gitti. Tam su bardağını alıp dolduracakken tekrar gözlerinin kararmasıyla geriye doğru sendeledi. Ellerinde hafif bir uyuşma hissetmesiyle bardağın düşüp parçalara ayrılması bir oldu. Bardakla birlikte Jeongin de yere düşmüştü.
Mutfağa giren annesi tam bardağın kırıldığı zamana denk geldiği için sinirle, "Hiçbir şeyi beceremiyorsun. Suyunu da mı biz vereceğiz sana? Bir şeyi de doğru düzgün yap. Evde eşya bırakmadın." diyerek onu azarlamaya başlamıştı.
Yerde kendine gelmeye çalışan Jeongin'i hiç umursamamıştı annesi. Jeongin kendine geldiği gibi ayağa kalkıp dönen başını dikkate almadan gözlerinden akan yaşlarla odasına yöneldi. Annesi ise arkasından ağlamasıyla ilgili konuşmaya devam etmişti. Ağlamak yanlış bir şey miydi ki böyle konuşuyordu annesi? Neden böyle olmak zorundaydı. Annelerin çocuklarına iyi hissettirmesi gerekmez miydi? Neden onu böyle paramaparça ediyordu annesi anlamıyordu.
Odasına gidip geceleri dinlemek için yaptığı playlisti açıp dinlemeye başladı. Çalan şarkılar onun hislerini ifade ediyordu. Onu anlayan birilerinin olduğunun farkındaydı. Ama keşke yanıbaşında da olsaydı onu anlayan, sormadan da derdini bilen bir kişi. Yalnız hissediyordu. Omuzlarında bir yük varmış da onu sürekli yere çekiyormuş gibiydi. Yorgundu hiç dinlenmemiş bir şekilde uyanıyordu her sabah. Her şey üzerine geliyordu. Bir çözüm arıyordu ama nafileydi. Aradığı her şey sanki koskoca bir engelin ardındaymış gibi gizliydi. Göremiyordu, duyamıyordu.
Şarkılardı tek dostu, sadece onlar vardı dertlerine ortak. Tüm düşünceleri kalbini ağrıtmaya başladığında telefonuna gelen bildirimle sıyrıldı aklındakilerden. Telefonunu açıp kimden geldiğine baktı.
1 yeni bildirim
Hemen bildirim üzerine bastı ve mesajı yanıtladı. Mesaj açılırken kafasını yorganın altına sokup telefonun parlaklığını kıstı.
+82..../Jeongin
+82....
Merhaba Jeongin. Ben Moonbin dün konuşmuştuk.+82... numaralı kişi Moonbin Hyung🤍 olarak kaydedildi
Jeongin
Merhaba Binie hyung.
Bir sorun mu var.Moonbin Hyung🤍
Bir sorun yok sadece içimde kötü bir his vardı ve sana yazmak istedim.
Numaranı Chan'dan istedim.
Sorun olmaz umarım.Jeongin
Sorun değil hyung, iyi olmuş.
Seninle konuşmak rahatlatıyor beni.Moonbin Hyung🤍
İyi gelmem beni mutlu etti.
Şimdi anlat bakalım ne oldu?Jeongin
Hyung sen melek falan mısın?
Nasıl hissettin ki bir sorun olduğunu?Moonbin Hyung🤍
Bilmem ki.
Sadece bir his vardı içimde ve o hisler beni sana yönlendirdi.
Anlat bakalım minik alfam.
Dinliyorum seni.Jeongin
Hyung sadece sabah uyandım ve başım ağrıdığı için okula gitmemeye karar verdim. Sonra bir süre uyudum ve uyandığımda su içmek için kalkmıştım. Gözlerim kararınca yere düştüm. O sese de annem uyanmış. Ben mutfağa gidip su içecekken tekrar gözüm kararınca ellerim uyuştu ve bardağı düşürdüm o da kırıldı. Annem gelip hiçbir şeyi beceremediğimi söyledi. Hyung ben o sırada yerdeydim ve kendime gelmeye çalışıyordum ama annem sadece kırılan bardağı önemsedi. Bana iyi olup olmadığımı bile sormadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Huzur Denizi, Hyunin
FanfictionHuzurumu huzuruna sundum, sevgilim. Önceden sessizlik sanardım huzuru... Sen geldin tek bir kelimen yetti huzuru gerçekten anlamama. Meğer sessizlik değil sesinmiş huzur. Kelimelerin sessizliğim olsun. Konuş ki anlasın şu sessiz deniz. Konuş k...