𝔓𝔢𝔫𝔰é𝔢𝔰 İ𝔫𝔠𝔬𝔫𝔱𝔯ô𝔩𝔞𝔟𝔩𝔢𝔰

10 2 14
                                    

Hyunjin aldığı kokunun kaynağına doğru yöneleceği sırada gördüğü kişiyle  donakaldı. Böyle biri okulda ne zamandır vardı? İlk defa gördüğü çocuğun güzelliğine daldığı sırada çocuk aceleyle soyunma odasından çıkıp gitmişti. Hyunjin peşinden koşmak için ona yönelse de kendini durdurmuştu. Onu korkutmak istemiyordu. Arkasını dönüp soyunma odasına girerken, "Çok güzel kokuyor." diyerek derin bir nefes alıp çocuğun arkasında bıraktığı kokuyu içine çekti.

En sevdiği çiçekti Yasemin. Çiçekleri sevmezdi ama Yasemin farklıydı onun için. Nedenini o da bilmiyordu. Sadece kokuyu aldığı an midesinde kelebekler uçuşuyordu. Bu yüzden evdeki oda parfümü de Yaseminliydi.

Soyunma odasına girip üzerini değiştirmek için üzerindekini çıkardı. Dolabından deodorant alıp sıktı. Üzerine beyaz bir tişört giydi altına ise siyah bir eşofman giymişti. Elindekileri soyunma odasındaki makineye atıp yıkanması için kısa versiyonuna attı. Onlar yıkanana kadar telefonunu açıp Jaefriends adlı programı izlemeye başladı. Çok sevdiği, izlerken zevk aldığı bir programdı.

İzlediği bölümün bitmesiyle makinenin ötmesi bir olmuştu. Yıkanıp kuruyan giysilerini alıp dolabına koydu. Soyunma odasından çıkıp sınıfa gitti. Son 2 dersi kalmıştı eve gitmesine ve o dersler de boştu. Hemen sırasına oturup arkasını döndü. Sohbet eden arkadaşlarını dinlemeye başladı.

Arkadaşları aile konusunu açınca önüne döndü Hyunjin. Anlatacak güzel anısı yoktu çünkü. Kötü bir şey anlatıp kendini acındırmak da istemiyordu. Bu yüzden kafasını sıraya koyup saati izlemeye başladı.

Sonunda okuldan çıkmıştı. Eve gidip yatmayı düşüyordu. Hızlı bir yürümenin sonunda ulaştığı kapıyı açtı. İçeri girdiğinde annesi mutfaktan çıktı ve, "Neden çıktığını haber vermedin sabah?" dedi. Hyunjin annesine bakıp bıkkınlıkla cevapladı:

"Anne okula kaçta gittiğimi bildiğini sanıyordum. Neden haber vereyim ki?"

Annesi aldığı cevaba sinirlenip arkasını dönerek mutfağa girdi. Hyunjin ise anlam veremediği annesinin aklında bıraktığı düşüncelerle odasına yöneldi. Masanın üzerinde gördüğü oda spreyiyle masaya gidip spreyi aldı. Bir kaç fıs sıkıp bıraktı. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Tüm koku ciğerlerine dolduğunda aklına soyunma odasından çıkan çocuk geldi. Bir şeyler farklıydı spreyle aynı kokmuyordu. Bir detay eksik gibiydi. Ne olduğunu anlamasa da bu kokuyla huzuru hissediyordu Hyunjin.

Yatağında uzanarak tavanı izlediği süre boyunca çocuğu düşünmüştü. Gözlerini kapattığı an karanlıkta beliren gözler gözlerini tekrar açmak istemesine engel oluyordu. Uzun süre bakmak istiyordu bir çift göze. Keşke dedi o an, keşke yanımda olsa.

Evin içini daralttığını fark ettiğinde dışarı çıkmaya karar verdi. Kablolu kulaklığını aldı, anahtarını da cebine atıp elindeki telefonuyla kapıyı yavaşça açarak dışarı çıktı. Evinin yakınlarındaki parka gidip bankın birine oturdu.

Bankın üzerinde ayaklarını kendisine çekmiş öylece oturuyordu Hyunjin. Yanından gelen miyavlama sesiyle o tarafa baktı. Gördüğü siyah kediyle hemen bacaklarını düz hale getirdi. Kedi hızlıca Hyunjin'in dizlerinin üzerine çıkıp oraya kıvrıldı. Hayvanlar genellikle korkardı Hyunjin'den. Bu durum onu üzse de doğası gereği sert bir auraya sahip olduğunun farkındaydı. Bu yüzden  duygularını geri plana itiyordu. Kimseye kızamazdı çünkü. Böyle doğmuştu. Değiştiremezdi.

Hyunjin elini kedinin karnına attığında bir hareketlilik sezdi. Kafasını kedinin karnına çevirip incelemeye başladı. Kedinin hamile olduğunu fark ettiğinde gülümsedi ve kediyle konuşmaya başladı.

"Demek hamilesin. Umarım güzelce doğup büyür bebeklerin."

Kedi anlıyormuş gibi miyavladığında Hyunjin'in gülümsemesi kahkahaya dönüşmüştü. Telefonuna baktığında saatin çok geç olduğunu fark etti. Annesiyle tekrar aynı olayı yaşamamak için eve dönmeye karar verdi.

Huzur Denizi, HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin