(2)

126 85 115
                                    

Ay herkese merhabaaa. Dedim ki uzun zamandır yazmıyorum ve bir arkadaşım yeni bölüm istemişti. Dedim ki yazıp atayımm.

Bölümü okuyup oy vermeyi ve satır içi yorum yapmayı unutmayınızz.

~

İyi okumalarrr.


~(2)~

O an sadece dona kalmıştım. Neden oradaydı? Ya da ne yapabilirdim? Ya birşey yapmaya kalktığımda kendini aşağı atarsa? Ya da ya düşündüğüm şeyi yapmıyorsa?

"Hey! Ne yapıyorsun orada?" Diye ona doğru seslendiğim anda kafasını kaldırıp bana doğru çevirdi. Ve o an onun sınıfta ki çocuk olduğunu fark ettim. Gözleri gözlerime odaklanmıştı. Yine kıpkırmızıydı gözleri. Ama bu sefer her gözünü kırpışında akan gözyaşı da vardı. Onun gözlerine dikkatlice bakarken kafasını yavaşça sağa ve sola salladı. Ve dudaklarını oynattı. O an dudaklarına bakmadığım için ne dediğini anlamamıştım ama birkez daha oynatınca "git" dediğini anlamıştım.

"Sakın aklından geçeni yapma!" Dediğimde ona doğru bir kaç adım atmıştım. Gözlerini gözlerimden çekmeden kalım ve neredeyse bir adımlık boyda olan durduğu duvarın üzerinde öne doğru küçücük bir adım attı. Ve o an yeniden "git" dedi. Kafamı hızla iki yana salladım.

"Hayır, gitmicem. Bak konuşabiliriz. Evet belki seni anlamam ama ne derdin varsa yardımcı olabilirim." Kurduğum cümle ile gözlerime öyle bir bakmıştı ki sanki o an buna çok ihtiyacı olduğunu fakat gücü olmadığını anlatmaya çalışıyordu. Bir adım daha öne doğru gittiği anda ona doğru birkaç adım daha atıp hızla bağırdım.

"Dur, dur! Tamam, şunu anladım ki anlatmak istiyorsun ama anlatamıyorsun. Ama neden? Bak belki cevap verirsen sana yardım ederim." Sadece baktı. Dudakları aralandı fakat tekrardan kapandı. Ona doğru bir adım daha attım. Birkaç yaş daha düştü gözlerinden. Ve o an dudakları aralandı.

"Yapamam..." Bir adım daha attım. Belki onu oyalayıp yaklaşabilirdim.

"Ama neden?" Kurduğum cümle ile alay edercesine güldü. Kaşlarım çatıldı.

"Neden benimle konuşuyorsun? İnsanlar eğer seni benim yanımda görürlerse sana ne yaparlar biliyor musun?" Gözlerimi birkaç saniye kapattığım anda onun hâlâ o duvarın üstünde olduğu düşüncesi aklıma gelmesi ile anında tekrardan açtım.

"Eğer insanların ne dediklerini umursuyo olsaydım şuan burada, senin yanında ve seninle konuşuyor olmazdım. Bak eğer oradan inip benimle konuşursan sorunları beraber çözeriz." Bir adım daha attım. Aramızda ki mesafe artık çok azdı. Bir kez daha güldü fakat bu gülüşün içinde acı vardı.

"Ne yapıcaksın? Bütün okula kafamı tutucaksın veya herkesi kendine düşman mı ediceksin? Hangisi? Benimle konuşuktan sonra ne değişebilir ki insanlar değişmedikten sonra." Bir adım daha attım.

"Yanında dururum. Sana destek olurum. Daha ismini bile bilmediğim bir insana bu kadar önem vermem belki garip gelebilir ama konu can ile ilgili. Buna susup bir kenarda oturamam ben. Ben öyle birisi değilim. Okula daha 1 yıl önce geldim ve gerçekten bunların olduğunu bilseydim karşı çıkmaya çalışırdım. Bak intihar etmek sandığın gibi tüm sorunları çözmez. Dönüşü olmayan bir yola adım atma. Yapma yoksa pişman olursun ve bu hayatta ki en kötü şeyde nedir biliyor musun? Pişman olmak." Kurduğum bu cümlelerin işe yaraması için şuan herşeyi yapabilirdim.

Yavaşça tüm bedenini bana doğru çevirdi. Umutla baktım gözlerine. Yine bir adım attı fakat bu sefer bu adım bana doğru atılmıştı. Attığı adım ile gülümsedim ve sağ elimi tutması için ona doğru uzattım. Hiçbirşey yapmadı. Ne o eli tuttu ne de birkez daha bana doğru adım attı. Bunu fark etmem ile hızlı bir hamle ile öne atılıp kolunu tuttum ve kendime doğru çektim. O dengesi sarsıldığı için duvardan inmek zorunda kalırken bense biraz yana kaymıştım ki o durabilsin. Ben ona dikkatlice bakarken o ise yere bakıyordu. Bakışlarını yerden hiç kaldırmıyordu.

Telefonumun çalması ile bakışını yerden yavaşça kaldırıp sol elimde tuttuğum telefona çevirdi. Bense telefonu kaldırıp kim olduğuna baktım. Hoseok'tu. Gözlerimi onun gözlerinden ayırmadan telefonu açıp kulağıma götürdüm.

"Olum gelicen dedin gelmedin. Nerede kaldın hava zaten esiyo donduk." O an tekrardan gözünden bir yaş yanağına yol çizerek yere damladı.

"Siz gidin beni beklemeyin benim biraz daha işim var. Kore dil hocası ona yardım etmemi istedi." Cevap beklemeden telefonu kapatım pantalonumun cebine attım ve ona doğru adımladım.

"Benimle konuşur musun? Bana neler olduğunu neler yaşandığını anlatır mısın?" Bana baktı, baktı ve bakışlarını kolunu tutan elime kaydı. Elimi hızla geri çekmemi filan bekliyorsa yanılıyodu.

"Bu olanları kimseye anlatma. Kimse bilmesin." Eli ile benim elimi itekleyip koşarcasına terasın kapısına yönelirken şaşkınlıkla arkasından bakakalmıştım. Neyse ki söylemicem filan diye nazlanmamıştı.

Birisini kurtarma umudu ile tekrardan mutlu bir şekilde gülümsedim ve ellerimi cebime atıp terasın kapısına yöneldim. En azından dediğim gibi nazlanmamıştı.

-Bölüm Sonu-

Ay sizce nasıl olmuş?? Ben şahsen beğenerek yazdım umarım sizde beğenerek okumuşsunuzdur<3

~

Saat olmuş akşamın 11'i ve ben çok iyi bir yazar olduğum için bu bölümü bu saatte atıyorum:)

~

Oy vermeyi unutmayınızz.

~

İyi gecelerr herkesee♡♡

Do Not Leave Me | taekook |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin