YENİ BİR YER

0 0 0
                                    

Portaldan çıkınca hepimiz şok olmuştuk. Burası hayatımızda gördüğümüz en güzel yerdi. Evler,dükkanlar,kuyular o kadar tatlıydı ki. Özellikle şehrin her yerinden rahatlıkla görülebilecek kadar büyük olan o saray.Fantastik kitaplarda ve filmlerde gördüğümüz o yer burasıydı. Marow bize eliyle gelin işareti yaptı.Yaklaşık 15 dakika konuşmadan yürüdük ve sonunda bir kulübeye ulaştık. Marow kapıyı açtı ve içeri girdik.

Marow:Burası benim kulübem.
Alice:Çok tatlıııı.
Axel:Evet,kitaplarda okuduğum kulübelere benziyor.
Kyler:Evet güzel. Ama şimdi bize düzgün bir açıklama yapman gerekiyor.
Marow:Haklısın. Gelin oturalım, rahat rahat konuşalım.
Oturma odasına benzeyen bir odaya geldik. Koltuk yoktu ama yerde ayaksız sandalyeye benzeyen tabureler vardı. Dördümüz yanyana oturduk ve Marow da karşımıza geçti ve konuşmaya başladı.
Marow:Aslında olayın özünü size anlattım. O kitabı bulamazsak bu şehir kötü ruhlar tarafından ele geçirilecek ve herkes öldürülecek. Bu yüzden bu kitabı bulmamız çok önemli.
Luna:Peki,bu kitap nerede?
Marow:Sorunlardan biri de bu. Bilmiyorum. Bulmamız gerekiyor. Ama bunun çok zor olacağını sanmıyorum.Ufak bir araştırmayla buluruz diye düşünüyorum.
Kyler:Diğer sorunlar neler?Sorunlardan biri bu dediniz.
Marow:Dikkatlisin,sevdim bunu. Bize çok yardımcı olacak. Bir diğer sorun şu bu kitabı arayan tek kişiler biz değiliz.Yaşadığımız dönemin en güçlü cadılarından biri olan Ahri de
kitabı arıyor. İşimizi zorlaştıran da bu.

Cümlesini bitirdikten hemen sonra içeriye bir kız girdi. Pek uzun sayılmadı pembe,omuzlarında biten kısa saçları vardı. Simsiyah gözleri insanı korkutuyordu ama yüzünün tamamı insanın içini ısıtıyordu. Ufak burnu,kırmızı dudakları ve kırmızı yanakları vardı.Beyaz bir elbise giyiyordu. Bizi gördüğüne şaşırmamış gibiydi.Geleceğimizdeb haberi vardı muhtemelen.Marlow'un yüzünde onu görünce samimi bir gülümseme oluştu ve ayağa kalkıp yanına gitti.
Marlow:Hoşgeledin!Çocuklar bu Zoe.Benim yardımcım.
Alice ayağa kalkınca ben de kalktım ve o hızla bense yavaşça kızın yanına gittik.
Alice:Merhaba Zoe,ben Alice. Bu da arkadaşım Luna.
Luna:Merhaba,Luna ben,çoktan söyledi gerçi.
Zoe de Alice gibi çok sevecendi içten bir şekilde bizi karşıladı.Ama Kyler ve Axel hala yerlerinden kalkmamışlardı. Onları suçlayamazdım.Aslında bizim de böyle olmamız gerekirdi fakat ben tuhaf bir huzur duyuyordum.Kyler'ın aksine burda olmaktan gayet memnundum. Daha geleli 1 saat bile olmamıştı ama çoktan buraya alışabileceğime emin olmuştum. Kyler ve Axel'a buraya gelin ve kızla tanışın demek için bir bakış attım.Axel çok masum ve utanmış duruyordu. Kyler ise oturmuş Marow ve Zoe'yi izliyordu. Yeni tanıştığı herkese böyle yapardı.İkiside mesajı almış olacak ki kalkıp Zoe'nin yanına geldiler.
Axel:Merhaba,ben Axel.
Kyler:Kyler ben.
Tanışma faslı bittikten sonra Marow hepimizi yemeğe çağırdı.
"Hadi gelin acıkmışsınızdır. Merak etmeyin buranın yemeği sizin Dünyanızdan pekte farklı değildir."dedi gülerek.
Hepimiz yemeğe oturuk ve acıktığımızı o an fark ettik. Yemek işi bittikten sonra Marow'un bizim için önceden hazırlamış olduğu yataklara yattık.
Marow:Yorulmuşsunuzdur,yatın dinlenin. Sabah tekrar konuşuruz.İyi geceler.
Hepimiz aynı odadaydık. Ve yataklar önceden hazırlanmıştı.Demekki tesadüf eseri seçilmemiştik. Bu tuhaftı. Ama yarın öğrenirim diye pek düşünmedim.Yatak o kadar rahattı ki hemen uyumak istedim. Birbirimize iyi geceler diyip hepimiz uykuya daldık.Kyler hariç.

Natura LibraWhere stories live. Discover now