SARAY

0 0 0
                                    

Kahvaltımızı yaptıktan sonra Marow bizi tekrar salona topladı.Orası bizim toplantı odamız gibi olmuştu.Hepimiz ne zaman yola çıkacağımızı merak ediyordu.Marow söze başladı:

Marow:Çocuklar,bilmeceyi çözdük ve haritayı bulduk.Ben haritayı inceledim. Normalde bu gün yola çıkmamız gerekiyordu fakat yol gerçekten zorlu. Gerekli çok fazla eşya var.Bu yüzden ilk başta saraya gidip kraldan gerekli şeyleri almalıyız.

Alice:SARAYA MI GİDİCEZ?BU HEP BENİM HAYALİMDİ!!!

Axel:Sarayın dışı bile bu kadar güzeldd içini düşünemiyorum.

Luna:Ben de çok merak ediyorum.Umarım kral ve kraliçe iyi insanlardır.

Marow:Çok iyi insanlar merak etmeyin.

Kyler:Hadi hazırlanalım artık.

Marow:En güzel giysilerinizi giyin. Saraya gidiyoruz.

Dolabın yanına gittik.Ben siyah çok gösterişli olmayan bir elbise giydim. Alice de şaşırtıcı bir biçimde açık yeşil sade bir elbise giymişti. Erkeklerden ise Kyler siyah gömlek siyah pantolon;Axel mavi gömlek siyah pantolon giymişlerdi.
               *****************
Saray uzaktaydı. Bu yüzden yürümek uzun sürerdi. Ama Marlow'un zaman kaybetmek gibi bir niyeti yoktu. Bu yüzden bize gözlerimizi kapatmamızı söyledi. Ve büyü gibi bir şey yaptı.Gözümüzü açtığımızda sarayın kapısındaydık.Muhafızlar bizi görünce şaşırdı fakar Marow'u tanıyor olacaklarki ona soru sormadılar.Kraldan da onay gelince onları huzuruna gittik. 
Kraliçe çok güzel kral çok yakışıklıydı.
Kraliçe'nin kızıl saçları ve masmavi gözleri vardı.Çok genç değildi ama çok yaşlı da sayılmazd.Saçları doğuştan beyazdı.Kral'ın ise siyah uzun saçları ve kahverengi gözleri vardı.Tahtlarının önüne gelince hepimiz başımızı eğdik.

Kral Harley:Kitap işi nasıl gidiyor Marlow?

Marlow:Kitabın nerede olduğunu bulduk fakat oraya gitmek zorlu olacak. Desteğinize ihtiyacımız var.

Kral Harley:Ne gerekirse al. Yeterki ülkem kurtulsun.Peki,çocuklar?

Marlow:Kitabı içinde büyü gücü olan kimse alamaz.Onlara ihtiyacımız var. Merak etmeyin hepsi çok zeki çocuklar.

Kraliçe Elyesa:İsimlerinizi öğrenebilir miyim çocuklar?

Hepimiz birbirimize baktık.Ama hiçbirimiz cesaret edip bir şey söyleyemedik.Kraliçe fark etmiş olacak ki samimi bir tebbesüm etti.

Kraliçe Elyesa:Korkmanıza gerek yok.Merak etmeyin biz o gaddar yöneticilere benzemeyiz.Alice kafasını kaldırdı ve kraliçeyle göz göze geldi.

Alice:Ben Alice majesteleri.
Axel:Ben Axel.
Luna:Ben Luna.
Kyler:Ben de Kyler.

Kral Harley:Ne tatlı çocuklar. Marlow onlara güzel baksan iyi edersin.

Marlow:Söz veriyorum.

Kral Harley:Marlow,eşya deposu görevlisiyle konuşup gerekli malzemeleri al.Ve lütfen acele edin.Ahri her an işe koyulabilir.

Marlow:Haklısınız ben hemen gidiyorum.

Kral Harley:Ya da ben de geleyim.Planı konuşuruz.

Marlow:Elbette majesteleri.Hadi çocuklar.

Kraliçe Elyesa:Marlow,onlar benim yanımda kalsın.Siz ikiniz gidin.

Marlow:Nasıl isterseniz.

Marlow ve kral kapıdan çıktıkları zaman kraliçe o büyük tahttan inip yanımıza doğru gelmeye başladı.Yüzünde sevgi dolu bir gülümseme vardı. Yanımıza gelip "Eee çocuklar,kurabiye sever misiniz?"
Her zaman olduğu gibi birbirimize baktık.Kraliçe sesli bir şekilde güldü.
"Hep böyle mi yaparsınız?Hadi gelin de kurabiye yiyelim."
Odanın köşesindeki bir kapıdan içeri girdik.Bolca cam, en büyük camın önünde yuvarlak bir masa vardı.Duvarlar açık çok tatlı bir yeşille boyanmıştı. İçerisini çok tatlı bir kahve ve çikolata kokusu sarmıştı. Kraliçeyle beraber masaya oturduk. Bize döndü ve "Hepiniz çikolatalı kurabiye sever misiniz yoksa başka bir çeşit isteyen var mı?"diye sordu.

Alice:Teşşekürler,hepimiz çikolatalı kurabiye severiz.

Kraliçe Elyesa:Peki. Tina,bize çikolatalı kurabiye ve süt getirebilir misin?

Tina:Hemen majesteleri.

Kraliçe:Kurabiye ve süte bayılırım. Neyse,eee yarın yola çıkacaksınız heyecanlı mısınız?

Kyler:Aslında evet. Tehlikeli olacağı kesin.Bilmece yeterince zorluydu.Pharsa kitabın güvenliğini çok önemsiyor belli ki.Yola tuzaklarda koymuş olabilir.

Kraliçe:Merak etmeyin.Marow sizi koruyacaktır.O güçlü bir büyücü.

Luna:Kraliçem,bir soru sorabilir miyim?

Kraliçe:Elbette.

Luna:Ahri,tam olarak kim?

Kraliçe bi an durdu ve derin bir nefes aldı. Yüzündeki gülümseyi korumaya çalışıyordu fakat pekte başarılı olamıyordu.

Kraliçe:Yaklaşık 135 yaşında.Gerçekten güçlü bir büyücü. Ben çocukken arada şehre saldırırdı.Nedenini bilmiyorum fakat buradan,burada yaşayan herkesten nefret ediyor.Tek düşündüğü burayı yok etmek.Bu yüzden kitabı istiyor.

Axel:Yani,belki sebebini öğrenebilirsek onu ikna edebiliriz. İşimizi kolaylaştırmaz mı?

Kyler:Axel,yani kraliçenin söylediklerine göre gerçekten uzun zamandır bu işi planlıyor. Kolayca ikna olacağını sanmıyorum.

Alice:Belki en azından konuşmayı deneyebiliriz.

Luna:Alice canına mı susadın! Kadın bir şehri yok etmek istiyor ve bunu gerçekten uzun zamandır planlıyor,sence senin sözünle mi duracak? Seni bir böcek gibi ezmesi 20 saniyesini almaz.

Kraliçe:Alice,Luna haklı. O bu kadar kolay vazgeçmez. İnsanlarla oynamayı dalga geçmeyi çok sever. Seni çok kolay kandırabilir.

Kyler:Özellikle de senin gibi salak birini kandırması hiç zor olmaz.

Alice:HEY!

Kraliçe:Kyler,çok ayıp!

Kyler:Özür.

Acı ama gerçek,Kyler haklı. Biraz gülüştükten sonra Kral ve Marow içeri geldi.

Marow:Hadi çocuklar eve gidelim. Yarın yola çıkıyoruz, dinlenmeliyiz.

Hepimiz kalkıp kraliçeye teşşekür ve veda ettik.Krala da tabii. Sonra eve doğru yola çıktık. Yarın her şeyin başlangıcı olacaktı.

Natura LibraWhere stories live. Discover now