YOLUN BAŞI

0 0 0
                                    

Sabah erkenden kalkıp kahvaltı yaptık.Üstümüze rahat bir şeyler giyip eşyaları kontrol ettik. Son hazırlıklıkları tamamlayıp kapının önünde Zoe'yle vedalaştık.

Luna:Sen neden gelmiyorsun Zoe? Tek başına ne yapacaksın?

Zoe:Eve birinin bakması gerikiyor. Marow'un sandığınızdan daha fazla düşmanı var.Beni merak etme,size bol şans.

Alice:Lezziz yemeklerini özleyeceğim.

Zoe:Ben de senin saçlarınla oynamayı. Görev bitince yine ziyarete gelin olurmu?Belki Kyler o zaman daha sakin olur.

Kyler:Ben gayet sakinim zaten?

Marow:Vedalaşmak zor biliyorum ama gitmemiz gerek.Zoe ev sana emanet gerekirse sandıktakileri kullanmaktan çekinme.

Zoe:Ben zaten onları kullanmayı bekliyorum.

Marow:Hadi çocuklar,uzun bir yol bizi bekliyor.
*****************
Yola çıkalı 3 saat olmuştu. Şaşırtıcı şekilde hiçbirimiz yorulmamıştık. Bize yoldan önce verdiği iksirdedindir diye düşündüm.O anda aklıma Marow'a soracağım soru geldi.O birkaç adım önümüzde yürüyordu. Yanına gittim.

Marow:Bir şey mi oldu canım?

Luna:Marow,bir şey sorabilir miyim?

Marow:Tabii ki.

Luna:Şey,geldiğimizden beri çoğu şey dördümüz için özel olarak ayarlanmış gibi. Dört yatak,bize tam olan kıyafetler.Ve Zoe bizi görünce hiç şaşırmadı.Yani tamam haberi vardır ama bizi tanıyormuş gibiydi.

Marow:Aslında siz özel olarak seçildiniz denebilir. Yani farklı özellikleriniz veya geçmişiniz yok ama özellikle Axel ve Alice'in cadı haberlerine ilgisinden dolayı sizi seçtik.Ve dördünüzden birinin babası buraya daha önce geldi. Bu yüzden sizi takip etmemiz kolay oldu.

Böyle bir cevap istiyordum fakat beklediğim cevap bu değildi.

Luna:Adını biliyor musun?

Marow:Maalesef. Kendisiyle görüştüm ama adını söylemek istemedi. Benim evimde 2 gün kaldı.Yakın zamanda bir çocuğu olduğunu ama görevin çocuktan daha önemli olduğunu söyledi. Görevide Lamphiba çiçeğini bulmakmış. Dördünüzden birinin babası olduğunu biliyorum çünkü eşinin bebeği sizin yurda vereceğini söyledi.Ve biraz büyü sayesinde tabii.

Luna:Bu gerçekten beklenmedik.Yani bebekliğimizden beri takip ediliyoruz,öyle mi?

Marow:Evet.Ve bu takip sonucu bu görev için gerçekten uygun olduğunuzu doğruladık.Birbirinizi tamamlıyorsunuz. Zekisiniz,doğru kararlar verebiliyorsunuz ve en önemlisi cesursunuz.

İltifatlar hoşuma gitmişti. Gerçekten de böyledi. Çocukliğmuzdan beri başımızın çağresine bakmalıydık.Doğru kararlar vermeyi öğrenmiştik. Marowa açıklaması için teşşekür ettim ve hemen bizimkilerin yanına gittim. Olayları anlattım. Hepsi gerçekten şaşırmıştı.

Kyler:Bu işin sonunda kimin babası olduğunu öğreneceğimize eminim.

Luna:Evet,by işin sonunda birçok gerçeği açığa çıkaracağız.

Konuşarak yürümeye devam ettik ve en sonuda bir düzlüğe geldik. Akşam olmuştu. Marow etrafa biraz bakındıktan sonra:

Marow:Geç oldu artık dinlenmeliyiz. Bi çadır kuralım.Kendiniz kurmak ister misiniz? Yoksa ben hemen halledebilirim.

Alice:Biz kuralım!

Kyler:Neden?

Axel:Çünkü eğlenceli,hadiiii!

Luna:Yapamazsak Marow'dan yardım alırız.

Kyler:Peki.

Marow yere bir çanta bıraktı. Onu ilk defa eliyle büyü yaparken görmüştüm.

Marow:Malzemeler burda ben etrafı kontrol edeceğim. Çok uzaklaşmam bağırsanız duyarım.

Kyler:Tamam. Biraz zorlanacak gibiyiz ama yaparız herhalde.

Marow:Merak etmeyin, yaparsınız siz.

Bunu dedikten sonra Marow karanlık ormana daldı. Marow'un çok tatlı bir gülümsemesi vardı. Güven veriyordu insana. Bizi her koşulda koruyacakmış gibiydi. Öyle olduğunu umarak çadır işine koyuldum. Yaklaşık 30 dakika uğraştıktan sonra yeteneksiz olduğumuzu düşünmeye başladık.

Kyler:Cidden,16 yaşındaki 4 kişi bir çadırı kuramadık.

Luna:Bir şey yok ya. Kolay aslında.

Alice:En son çubuğu takmaya çalışırken çadır üstüne düştü. Ve içinden çıkamadın.

Luna:Kesinlikle yalan kabul etmiyorum.

Ufak bir kahkaha tufanından sonra tekrar çadırı yapmaya koyulduk. Zor da olsa başarmıştık. Normalde gerçekten zor değildi. Ama birbirimizle kavga etmekten işe koyulamadık. Çadırı kurduktan sonra etraftan biraz çalı çırpı toplayım ateş yaktık. Ateşin etrafında otururken Marow geldi. Yüzünde her zamanki o mutlu ifade vardı. Bu güvende olduğumuzu gösteriyordu. Bu yüzden hepimiz rahatlamıştık.Gelip yanımıza oturdu.

Marow:Çadırı kurmayı başarmışsınız. Ateş bile yakmışsınız.

Axel:Tabii,biraz fazla yetenekli olduğumuz doğrudur.

Kyler:Sen bir şey yapmadın ki.

Axel:Çok iş yaptım. Odun topladım ve kazıkları çaktım.

Alice:Ayyy,burası çok güzelll. Eee,Marow peri,elf, cadı bir şey buldun mu?

Marow:Periler bu saatlerde dışarıda dolaşmaz,elflerde ormanda yaşamayı bırakalı çok oldu cadılara gelirsek onlarla karşılaşmak istemezsin.

Alice:Of ya.

Marow:Tamam,sana yarın sana perileri göstereceğim. Ama karar vermelisin Su perisi mi,orman perisi mi,hava perisi mi?

Alice:İki olsa?

Marow:Tamam iki olsun.(Tatlı bir şekilde sırıtarak.)

Alice:Su ve Orman olsun lütfen.

Marow:Elbette.

Kyler:Eee,yarın ne yapıyoruz?

Luna:Evet,ne kadar yolumuz var?

Axel:Mağranın girişinde bir canavar varsa ne yapacağız?

Marow:Ne çok sorunuz varmış öyle. Daha yolumuz var 2 gün daha yürüyeceğiz. Yarın yola devam edeceğiz, erzak ve su sıkıntımız yok. Ve mağranın girişinde canavar olmadığına eminim.

Axem:Hiçbir şey hayal ettiğim gibi gitmiyor...

Kyler:Ben yatıyorum,yorgunum. Daha çok yolumuz var.

Luna:O zaman biz de yatalım. Dinlenmeliyiz.

Helimiz kalkıp çadıra girdik.Böcek ve gerçek Dünyada hiç duymadığımız sesler eşliğinde uykuya daldık.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 13 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Natura LibraWhere stories live. Discover now