BİLMECE

0 0 0
                                    

Sabah erken sayılamayacak bir saate uyandık.Elimizi yüzümüzü Zoe'nin sabah bizim için getirdiği suyla yıkadık.Su soğuktu bu yüzden hepimiz hemen uyku sersemliğini atmıştık.Ama bir sorun vardı hiçbirimiz yanımıza kıyafet almamıştık.Bunu Marow'a söylediğimizde sorun olmadığını kıyafetlerimizin çoktan hazır olduğunu ve onları odamızdaki dolaptan alabileceğimizi söyledi.Dolaptaki kıyafetler o kadar güzeldi ki seçmemiz uzun sürmüştü. Ama en sonunda karar vermiştik.Ben mor,kısa kollu, önü iplikli
gömlek tarzı bir üst ve rahat bol bir pantolon giydim. Alice ise üstüne beyaz bir gömlek altına ise kahverengi bir etek giymişti.Kyler ve Axel ise tam eski zamanlardaki erkekler gibi giyinmişti.İplikli kısa kollu bir üst.Rahat ve koyu renkli bir pantolon.Kyler'ın üstü koyu yeşildi;Axel'ın ise koyu mavi.

Üstümüzü giyindikten sonra kahvaltıya oturduk. Her şeyi Zoe hazırlamıştı ve hepsi çok lezzetliydi.Bizim kahvaltılarımızdan pek bi farkı yoktu.Yemek yerken Axel benim hiç aklıma gelmeyen bir soru sordu.
Axel:Bizim Dünyamızda şuan ne oluyor peki?Yani kayboluğumu anlayacaklar ve hiçbir şey bulamayacaklar.

Marow:O konuyu merak etmeyin sizin Dünyanızdaki zaman ve buradaki zaman çok farklı. Yani şöyle anlatayım. Siz portaldan girdiğinizde saat yaklaşık olarak 20.00'dı. Şuanda büyük ihtimalle 20.20 falandır.Yani buradaki zaman Dünyanızdakine kıyasla çok hızlı.Yani merak etmeyin sizin Dünyanızda saat 11.00 olana kadar dönmüs olursunuz.
Bunları duyunca hepimiz çok şaşırmış aynı zamanda da rahatlamıştık. Marow tekrar konuşmaya başladı:
Marow:Tamam,eğer herkes yemeğini bitirdiyse ve doyduysa işe başlama zamanı.
Hepimiz anlamlandırmadığımız bir şekilde gerilmiştik. Biz salona benzeyen odaya geçtik.Zoe mutfakta kalıp masayı toplamaya başladı. Odaya geçip oturduk ve ilk konuşan Axel oldu.

Axel:Kitabın yerini nasıl bulucaz?
Luna:Haklı,bir ipucu falan varmı,bir harita falan?

Marow kafasıyla evet işareti yaparak yanındaki çekmeceden bir parşömen çıkardı ve açıp hepimizin ortasına serdi.
Ve konuşmaya başladı:

Marow:Elimdeki tek ipucu bu.Kitabın tam olarak nerde olduğunu söylemiyor,bilmeceye benzer bir şey var ama çözemedim.Bir de siz bakın.
Kyler bilmece çözmeyi çok severdi bu yüzden eline parşömeni aldı sesli bir şekilde okumaya başladı.Hiç kimse neden bizim dilimizde olduğunu sorgulamadığı için ben de sorgulamadım.

"Çok pişmanım.Bu kitabı insanlara iyilik yapmak için yazmıştım. Ama maalesef bunu kötü niyetler için kullanmak isteyen çok kişi var.Bu yüzden bu kitabı içinde büyü enerjisi olan hiçkimsenin ulaşamayacağı bir şekilde mühürlüyorum. Ve kitabın nerede olduğu yazan bu parşömeni güvenebileceğim tek kişi olan sana veriyorum,Larkin.Lütfen bunu koru ve gerçekten iyiliğine güvendiğin birine ver.Ve bunu herkim okuyorsa,lütfen bu kitabı kötülük için kullanma. Bu kitabın amacı insanlara yardım etmek.Bu kitaptaki büyüler gerçekten güçlü ve eğer bir kötünün eline geçerse ne olur düşünemiyorum.Ve bir başka ricam kitabı kullandıktan sonra kitabın sonundaki büyüyü kullanarak tekrar aynı yere mühürle.Güvenlik için kitabın nerede olduğunu tam olarak söyleyemem fakat bir bilmece yazacağım.
Bir göl iki dağın arasında
Ağaçlar çimenler var yanında
Uyumları herbir yanda
Bir kağıt bir fırça
Bunlar lazım sana
Doğa hep yardımcı unutma
Ağaç,Su ve çimen
Ne güzeldir bir olunca"
Pharsa Lou

Okumayı bitirince ufak bir sesizlik oldu.Ve Alice söze atıldı:

Alice:Bence ilk olarak bahsedilen gölü bulup yanımıza kağıt ve fırça alarak oraya gitmeliyiz.
Luna:Katılıyorum.Bu şekilde daha rahat çözeriz.
Kyler:Bahsedilen göl neresi?Bunu burada sadece sen bilebilirsin Marow.
Marow:Hmm,İki dağın arasında. Buldum galiba.Cylops Gölü Tarow ve Hidra dağlarının arasında.
Axel:Tamam o zaman gidelim.

Natura LibraWhere stories live. Discover now