"Gözlerini kapatırsan, yıldızları göremezsin"
˗ˏˋ ★ ˎˊ˗
Sabahın erken saatlerinde odama giren annemin perdeleri çıkarma çabasıyla uyanmıştım. Mayıs ayının verdiği sıcakla beraber annem yaz için temizliklere başlamıştı bile.
Meltem: "Dora öyle bakıcağına kalk da şu perdeleri çıkarmama yardım et kızım"
Anneme ne kadar direnmeye çalışsamda terliğini eline almak için eğildiğini gördüğümde saliseler içinde yatağımdan kalkıp camımın kenarındaki, içinde perdelerin olduğu sepetin yanına fırlamam bir oldu. 23 yaşındaki çocuğunu terlikle korkutmak nedir Allah aşkına ya.
Perdeleri toplamamız bittiğinde elimdeki sepeti kolumun altına alıp perdeleri çamaşır makinesine atmak için odamdan çıkıp lavaboya doğru ilerlerken evin içindeki telaşı görmemek mümkün değildi, malum kalabalık bir aileydik. Koridorun sonundaki Merve'nin tişörtünün bir kısmına alnındaki terleri silmesiyle benim yanındaki viladayı fark etmem bir oldu. Umarım yerler kurumuştur. Koridorun ortasında Merve'nin beni görmesiyle gözlerindeki siniri görmemek mümkün değildi.
Merve: "Sen ciddi değilsin değil mi ? Yeni sildiğim yerlere basmıyorsun sen şu an bu sadece sıcağın bana yaptığı bir oyun"
Özür dilerim kardeşim ama bu bir oyun değildi. Merve yüzünü ellerinin arasına alıp ağlamaklı sesler çıkarırken ona doğru ilerlemeye devam ettim perdeleri bir şekilde çamaşır makinesine atmam lazımdı. Ona ilerlediğimi gören Merve yanında duran viladayı havaya kaldırıp bana doğru koşmaya başlayınca ne olduğunu anlayamadım. Gerçi niye şaşırıyorsam her abla kardeş arasında oluyor böyle şeyler değil mi ? Olmuyor mu yoksa ?
Elimdeki sepetle koridorun sonundaki merdivene doğru koşarken düşmemek için büyük bir çaba göstermiştim. Merdivenlerden hızlı adımlarla inip mutfağa doğru koştum. Sepeti buzdolabının yanına bırakıp kahvaltı için omlet yapan babamın yanına sığındım.
Orhan: "Noluyor kızım ne bu hal ?"
Merve'nin elindeki viladayla merdivenlerin sonundan bana bağırmasıyla babam da irkilmişti.
Merve: "Baba zaten canım burnumda yemin ederim ikinizide paralarım"
Annemin sesimizi duyup aşağı inmişti, babamla mutfağa sinmiştik resmen. Annemin Merveyi yukarı yollamasıyla babamla evimizin bahçesindeki masaya kahvaltılıkları götürüp sofrayı hazırlamaya başlamıştık bile.
Böyleydi işte benim hayatım izin günümde bile rahat yoktu bana. Kahvaltıyı hazırlamamız bittiğinde hepimiz masadaki yerlerimizi almıştık. Annem masadaki boş sandalyeyi fark edip üçümüze doğru bir soru yöneltti.
Meltem: "Meteyi uyandırdınız mı ?"
Hepimiz birbirimize baktık. Cevap belliydi, tabiki hayır. Bu sesler karşısında uyandığını düşünmüştüm aslında, hiç kimseden cevap alamamasına rağmen annem cevabını almış bir şekilde yukarıya abimi uyandırmaya gitmişti. Bu sırada bizde kahvaltılıkları tabaklarımıza almaya başlamıştık. Babamın uzattığı çayı aldığım sırada bacağımın üstünde duran telefonun titremesiyle irkildim. Arayan Seher Hanımdı çalıştığım ajansın baş editörüydü kendisi. Oturduğum sandalyeden kalkıp sofradan biraz da olsa uzaklaşmıştım. Evin içinden bahçemize açılan fransız kapının önünde ki merdiven basamağına oturdum ve telefonu açtım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolmuş Yıldızım
RomanceÇalıştığı ajansta başarı basamaklarını bir bir çıkan Dora, en büyük projelerinden biri olan Galatasaray Spor Kulübünün ajansla çalışmaları için elinden geleni yapar. İstediğine ulaşan Dora bir aşk üçgeni içerisinde kalacağını hiç düşünmemiştir...