"Melek"
O gün koskoca hastenenin kocaman ameliyathanesinde bir çocuk ağlamadan doğmuştu doktorlar bebeğin anne karnında boğulduğunu ve ölü şekilde doğdugunu söylemişti, bebeğin annesi Havva donuk gözlerle sessizce ağlamıştı elleri titriyordu fakat tek kelime etmemekte kararlıydı bu sessizlik aslında onun cigliklariydi. Hemşireler onu odasına goturmus tek kelime etmeden odadan çıkmıştı az sonra Havva nin kocası Mesut kapiyi aralayıp içeri girmişti Havva, Mesutun gözlerine derinlemesine bakiyordu Mesut tam konusucakken Havva gözlerini öfkeyle kapatip "ağlamadık, ikimizde." demiş ve derin bir nefes çekip elleriyle üstündeki battaniyeyi sıkıştırarak ağlamamak için çaba sarf ediyordu Mesut ona bakıp "sağlik olsun." demişti ve odadan yavaş adımlarla çıkmıştı kapıyı kapatıp "Anne sen Havvanin yanında dur." demişti. Mesutun annesi yani Zeliha " eh hadi ben duruyim sizde gidin konuşun doktorla çıkalım biz" demişti aslında farkındaydı Havva şuan ayağa kalkamazdi ve psikolojik olarak da kötü durumdaydı onun için en iyi seçenek en azından hastanede bir süre kalmakti fakat bu durum bu aile için geçerli değildi belki o çocuk dogsaydi Havva iki üç gün bir ilgiye sahip olabilirdi tabi daha sonra tekrar kalabalık bir aile içinde tenha bir ortam kendisini tekrardan göstermeye başlardı. Havva belkide o sessizlik yüzünden aglamiyordu Mesutla görücü usulü evlenmişti üstelik evlendiğinde 17 yaşındaydı ve kimse ona bu evlilikle ilgili net bir konuşma yapmamıştı belkide köydeki çocukluğundan kurtulmanın tek yolunun evlilik olduğunu düşünüyordu diğer yandanda evlenicegi adamın yurt dışında bir hayat planladığını duyunca o akılla bu durumu kabullenmiş ve evlenmişti taki düğün yapıldıktan sonra havaalanında pasaportunda bir sıkıntı çıkmıştı ve yurt dışına çıkmasına izin verilmemisti ama Mesut yurt dışına çalışmaya gitmekte kararlıydı ve Havvayi kardeşiyle beraber eve gönderip yolculuğa tek başına cikmisti tam 3 yıl boyunca yurt dışında calismis ve tekrar döndüğünde oturduğu ilçeye bir ev yaptırmaya karar vermişti ev için biraz daha birikim yapması gerekiyordu oda parayı toplayana kadar Havvayla beraber annesinin evinde alt katta yaşamaya baslamisti. Kendisine iş bulmak için günlerce düşünen Mesut en sonunda kardeşiyle konusmus ve boş bir dükkanı kiralamisti geçimlerini artık orada kazandıkları para ile saglicaklardi çok geçmeden işler yolunda gitmeye başlamışti takı Havvanin hamile olduğunu öğrenene kadar, Mesut hastane masrafları içinde paraya ihtiyacı vardı bu yüzden ev için biriktirdiği parayı doğuma saklamisti. Havvanin hamile olduğunu ve bu aileye ilk torunu vericegini öğrenen eltisi Şifa bu durumdan çok rahatsızdı diğer yandanda Kaynanası da erkek torun için dua edip duruyordu fakat çocuğun cinsiyetinin kız olduğu ogrenilmisti ve evin içinde Havvaya olan ilgisizlik artmisti hamilelik dönemi boyunca depresyona girmişti ve bu durum belliki bebeginide etkilemisti. En sonunda 9 ay hızlıca geçmişti Havva tedirgindi birşey olucak diye korkuyordu hastaneye şehre gitmişlerdi basit bir devlet Hastanesi'nde sıradan bir doğum yapicakti onunla doğuma gelen ise annesi, kardeslerinden Gaye, kaynanası ve tabiki kocası Mesuttu.
Ameliyathanede Havva telaşlı şekilde umutsuzca ağlıyordu bebek doğmuştu ama aglamiyordu Havva ağrılar içinde göz bile kırpmadan bakıyordu doktor bebeğe müdahale etmişti fakat artık çok geçti bebek olmustu.Doktor Havvanin hamilelik süresi boyunca onu bir konuda uyarmıştı bebek karninizda bogulabilir diye fakat Havva bu bilgiyi kendisine saklamisti belkide o yüzden doğumda bu kadar telasliydi.
Havva kayinvalidesinin isteğiyle hastaneden 1 gün sonra taburcu olmuş ve o haliyle birde yolculuk yapmıştı eve vardıklarında herkes Havvanin yanında biraz durmuş sonra üst kattaki evlerine çıkmışlardı. Mesut ve Havva yanlız kalmisti Mesut "tamam hadi ağlama gelir geçer herşey kısmet değilmiş" demişti ve yanından kalkıp dükkanını açmaya gitmişti. Havva ışıkları söndürüp karanlıkta sessizce ağlamaya başlamıştı eline bir yastık alıp ağzını kapatıp bağırdi durdu tüm gece ve öylece uyuya kaldı.
...
"Günler insanın hislerine göre hızlı geçer eğer derin bir telaş icindeysen ne o güneş batmak bilir nede battimi tekrar doğmak bilir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uyuya Kaldım (halüsinasyon kadar gerçek, gerçek kadar halüsinasyon)
Misterio / SuspensoRüyalar görmek istediğimiz gerçeklerdir. Arzular, istekler ve elimizde olan çoğu şeyin daha si rüyalarda barinir. Birgün bir masal dinlemek yerine birilerinin rüyalarını dinlemeye başladığımızda anlariz ki gercekler hayallere siğdirilamicak kadar ac...