3. bölüm

1.2K 56 15
                                    

Şu an Buse'nin yanına gitmek için bir taksiye binmiştim. Canım arkadaşımın bir işi çıktığı için koca şehirde beni yalnız bırakmıştı. Konum atmayı akıl ettiği için şoförle birlikte evi bulmaya çalışıyorduk.

"Allah aşkına kaç aydır yüzüne görmemişim onun yaptığına bak işi çıkmışmış." Bu cümleyi içimden söylemediğimi fark ettiğimde yerin dibine girmek istedim. Taksici abi bana ters ters bakarken ben de yolculuğun tadını çıkarıyordum.

Bir yandan da Barış'ın teklifini kabul etseydim diye pişmanlık duyuyordum. Uçaktan inerken gideceğin yere seni arabayla bırakabiliriz dese de ben Buse'ye güvenip onun beni alacağını söylemiştim. Ama olan ne? Taksideyim.

Yaklaşık 35 dakika süren bir taksi yolculuğun ardından Buse'nin evine ulaşmıştım. Taksicinin söylediği paraya biraz sinirim bozulsa da mecbur ödemek zorundaydım.

Taksici bir apartmanın önünde beni bırakıp gitmişti. Evet şimdi ben bu eve nasıl girecektim. Cebimden telefonumu çıkarıp Buse'yi aradım.

Bana aşağı da bir park olduğunu ve orada beni beklememi söylemişti. Elimde valizlerle şu an olduğum konum biraz can sıksa da dediğini yaptım.

Bu güneşin altında Buse'yi bekliyordum. İleride çocuklar oyun oynuyorlardı ve başım iyice şişmişti. Daha fazla dayanamayıp Buse'yi aramak isterken ana yolda bir araba durdu.

İçinden arkadaşım Buse inmişti. Bu kız o maaşla nasıl böyle bir arabaya sahip olmuştu?

Arabanın içindeki kişiye el salladıktan sonra yanıma geldi. Ardından bana sıkı sıkı sarıldı. Yalnız ben onun sarılmasına karşılık vermemiştim.

"Özür dilerim Cansu. Seni çok beklettim hadi eve gidelim anlatacaklarım var."

"Buse gerçekten çok merak ediyorum o önemli işini çabuk anlat."

Başını olumsuz anlamda salladı, "hayır burada olmaz beni mahvedebilirsiniz."

"Ha kızacağım bir şey o zaman hiç anlatma."

"Hava çok sıcak hadi gidelim."

"Diğer valizi al yardım et biraz Buse!"

-

Evine geldiğimizde ilk iş soğuk kahve içmek oldu. Görmeyeli evi çok değişmişti bir takım boya badana işleriyle uğraşmış olmalıydı.

Tekli koltuğa kendimi bıraktıktan sonra, "e hadi anlat ne anlatacaksan."

"Aşkım sen kahveni bitir ben sonra her şeyi anlatacağım."

Buse beni delirtmek için elinden geleni yapıyordu. Elimdeki kahveyi masaya sertçe bıraktım sonra, "Buse söyler misin artık?"

Sesim biraz yüksek çıkmış olmalı ki Buse biraz korkmuştu, "Tamam Cansu, ben senin bugün geleceğini unuttum ve flörtümle bir yemeğe çıktık."

Buse'nin ağzından çıkan şeyleri aklım almıyordu. Ben bugün için gün sayarken o umursamadan yemeğe çıkmıştı. Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü.

"Biliyorum çok kızacaksın lütfen affet beni. Hepimiz insanız unutabiliriz."

"Buse lütfen sus kalbini kıracağım sadece sus."

Gözümün dolmasına engel olamamıştım. Salondan ayrılıp kapıya doğru yöneldim.

"Cansu lütfen dinle." Diyerek önümü kesen kişiye baktım. "Gidecek bir yerin yok dur lütfen burada."

"Evet doğru diyorsun ben buraya seni ziyaret etmek için geldim hemde 3 aylığına aylardır bu gün için gün sayıyorum. Ama sen çıkıp diyorsun ki benim senden daha önemli işlerim var."

"Hayır ben öyle bir şey demek istemedim sen öyle yorumlamışsın. Hem akşam olacak buralar genelde ıssız olur kal burada."

"Buse yolumdan çekil gidecek bir yerim yok zaten. Biraz hava alıp geri geleceğim. Sonra da Rize için uçak bileti bakacağım."

"Şaşırdın mı sen? Olmaz buna izin vermem hatamı telafi edeceğim buna karşı hiçbir şüphen olmasın güzelim."

Tekrar kapıyı açmaya yeltendiğimde, "Cansu telefonunu yanına al ne olur ne olmaz sen biraz çılgınsın. Bak geleceğine söz ver."

"Telefonum yanımda. Gidecek bir yerim yok tamam geri geleceğim çekil artık şu kapıdan."

"Aslında ben de seninle gelsem iyi olurdu."

"Hayır!" Diyerek evden ayrıldım. Apartmanda asansör olmadığı için merdivenleri yavaş yavaş indim.

Son zamanlarda her şey üst üste geliyordu. Ve ben artık bunlarla savaşmaktan yorulmuştum.

Annemle babamın arasında yaşanan kavgalar yüzünden Buse'ye sığındım ama o da beni kabul etmedi.

Keşke o gece Buse'yi arayıp yanına geleceğim demeseydim. Annemle babamın kavgalarından bunalıp ona sığındığım dostum bana böyle davranması fazla kırıcı olmuştu.

Sonunda kendimi cadde de bulduğum da Buse'yi beklediğim parka gittim.

Burası gerçekten çok ıssızdı. Ancak parka yavaş yavaş yaklaştığımda boş bir bank buldum hemen oraya yerleştim ayrıca dibinde birde sokak lambası vardı.

Mide bulantım ve baş ağrım şiddetini arttırdığında ağlayacak duruma geldim. Beni yalnız bırakmayan bir tek onlardı.

Cebimden çıkardığım telefonumdan hemen rehber kısmına girdim belki dertleşmek ister diye annemi aradım.

Beni meşgule attığında anladım ki bir işi vardı. Konuşacak birini ararken cebimden buruşmuş bir kağıt çıkardım.

Kağıtta Barış'ın numarası yazıyordu. Her ne kadar istemesem de benimle konuşur diye tahmin ettiğim tek kişi oydu.

Numarasını kaydettikten sonra hiç düşünmeden aradım.

Birkaç saniye sonra telefonu açmıştı. Karşı taraftan, "alo buyurun kimsiniz?"

Nasıl yani daha numaramı kaydetmemiş miydi? "Alo ben Cansu hani uçakta tanışmı-"

"Hangi Cansu'sun sen ya birçok kez uçakta kadınla tanışmıştım."

"Peki Barış Bey beni tanıyamadınız iyi akşamlar dilerim."

"Dur kapatma hemen kızım şaka yapıyorum. Bildim herhalde sesinden. Araman için saat saydım şükürler olsun ki aradın sonunda."

Şu an suratımı görseydi bunları söylemezdi, söylediği cümleler beni çok mutlu etmişti ilaç gibi gelmişti.

"Alo Cansu burada mısın?"

"E-evet buradayım. Ben bir şeyler konuşuruz diye aramıştım."

"Oğlum yavaş sür şu arabayı. Pardon Cansu sana söylemedim yanımda Berkan var. Berkan Kutlu. Şu an arabadayız bir mevzu var da."

"Ha anladım ben yanlış bir zamanda aramışım daha sonra seni tekrar rahatsız ederim kapatayım o zaman iyi gecel-"

"Yok yok kapatma Berkan bensiz bir yere uğrayacak sen her nerdeysen seni oradan alayım konuşalım ne konuşacaksak."

"Gerçekten hiç gerek yok siz işinizi halledin biz daha sonra yine buluşuruz."

"Cansu dediğimi yapar mısın lütfen hadi konum at."

Konuşmadan çıkmadan WhatsApp'a girip Barış'la şu anki konumumu paylaştım.

"Evet mesaj gelmiştir diye düşünüyorum."

"Geldi geldi. Berkan telefonunu verir misin bir. Lan bu ne şimdi? Cansu konumdan emin misin?"

"Evet doğru attım."

"Bizim geleceğimiz yerde orası hemde sana çok yakın bir yer."

Evet bu kulaklar bu kadar şey duya duya feleği şaşmıştı. Yine ne oluyordu?

•••

aa acaba ne oluyordu?
bence az çok tahmin ettiniz
yıldıza basmayı unutmayın iyi geceler

aşk sakızı | barış alper yılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin