Yatakta hemen önümde arkası bana dönük yatan adama bakarken derin bir iç çektim.
Acaba gerçekten beni aldatmış mıydı?
Ama neden?Daha yeni evlenmiştik, balayına dahi gitmemiştik.
Acaba evlenmeden önce de mi aldatmıştı?
Ya da aldatmış mıydı ki?
Neye dayanarak buna inanıyordum.
Psikopat ve babasının eşine dokunan bir adamın laflarına göre.
Kanıt bile yoktu ortada!
Ama garip bir şekilde bu adam beni sanki kendimden bile iyi tanıyor gibi hissediyordum.
Bakışlarında bir gariplik vardı,bir duygu, sanki hasret...
Ama neden?
Neden bana hasret duysun ki?Bunları düşünmek beni çileden çıkarıyordu.
Yapa bilseydim bunlar hiç yaşanmasın Emirle hiç evlenmeyeyim diye ve Karanla hiç tanışmamak için zamanı geriye alırdım.
Bunları düşünmekten sıkılıp yataktan kalktım ve sigara paketini alarak dışarı çıktım.
Merdivenleri inip bahçeye çıktığımda sigarayı yakıp içmeye başladım.
Bu aralar beni rahatlatan tek şey sigaraydı.
Fazla icmezdim takındı denilecek bir raddede değildi ama arada sigara içerdim.
Özellikle bu aralar...
Sigara bittiğinde içeri girmek için arkamı döndüm ve o an bedenim titredi.
"Ne zamandır arkamdasın?"diye sordum sinirle.
Omuz silkti"Başından beri"
Nasıl arkamda öylece sakince durmuştu?
Varlığını hissetmemiştim bile?"Tamam, günaydın!"diyerek yanından geçip gitmek istediğimde elimden tuttu.
Sinirle elimi geri çektiğimde"Bana kızgın mısın?"diye sordu.
Kaşlarım çatılırken"neden kızıyım ki?
Sonuçta sadece bana istemediğim halde defalarca dokundun ve ilk geldiğim andan beri beni bu evden ve babandan uzaklaştırmak adına durmadan çalıştın!"Aynı benim gibi onunda kaşları çatıldı
"Sen ben sana her dokunduğumda titreyip o hale geldiğin halde bana kızamazsın!
Bu bir,ve ikincisi o adamın seni aldattığını söylemem bir yalan değildi! Söylemeseydim ve o seni aldatıp saf ruhunu hər gün karartsa mıydı?""Sadece beni rahatsız etmeyi bırak!"
Elimi tutarak"Seni rahatsız ettiğime emin mısın?bedenin hiç..."lafını kestim ve elimi sertçe elinden kurtarıp"Bir daha sakın bana dokunma Karan Yıldırım!"dedim.
Gözleri sinirle kısılıp kaşları çatılırken
"Bir daha sakın bana emir verme Egemen Yıldırım!"diye de o karşılık verdi.Benden önce sinirle arkasını dönüp içeri geçerken ben de hemen onun ardından mutfağa geçtim.
Amerikan mutfağı tarzda olup oturma odasıyla bitişik olan mutfağa geçtiğimde sinirle kendini koltuğa atıp kapalı televizyonu izleyen Karana baktım.
İlk kez bana gerçekten ismimle hitap etmisti...
Zaten çok fazla ismimle hitap etmemişken arada bir Ege demişti,ama şimdi hem ismimi hem de yeni soy ismimi kullanmıştı.Belli ki sinirlenmiş ve kızmıştı.
Geçen gün onu beklemediğimden bana sinirlendiği aklıma geldiğinde"Karan"
diye mırıldandım kararsızlıkla."Söyle Egemen!"dediğinde"Bana yardım ede bilir misin? kahvaltı hatırlayalım"
diye mırıldandım.Koltukta bakışlarını yavaşça bana çevirip bir süre bana baktı.
Ben bakışlarımı kaçırıp buz dolabından yumurta çıkarırken,Karan koltuktan kalkıp tezgahta duran sebzelere bakarak "Ne yapayım?"diye sordu.
"Menemen ister misin?"dediğimde "Sogansız olursa evet"diye mırıldandı.
Güldüm"tamam soğansız yaparız"diyerek onu onayladığımda gülümseyerek domatesleri kesmeye başladı.
Ben de biberleri keserken"bağırdığım için özür dilerim"diye konuştum.Başını salladı"Sorun yok,ben de bağırdım zaten,özür dilerim"
"Tamam o zaman barıştık!"dedim gülümseyerek."Hıhı"diye cevap verdi.
Birlikte bir kaç şey hakkında daha konuşurken Karanın hem Emirle ortak olduğunu hem de ayrıca kendine ait bir şirketi olduğunu öğrendim.
Ayrıca iç mimarlık üzre okumuş ve şirketi de bununla bağlıymış.
Teknik olarak Emirden bile daha zengin olduğunu söylemişti.
Bu komikti babasıyla kendini kıyaslıyordu.
Her konuda ondan daha iyi olmak gibi bir amacı vardı sanki.
Sonunda menemen hazır olduğunda Karana "Ben Emiri uyandırayım ve sende çayları koy"diyerek yukarı odaya çıktım.
Hala uyuyan bedene yaklaşıp yavaşça dürttüm onu.
"Emir, uyan artık.Kahvaltı hazır," dedim
yumuşak bir sesle. Gözlerini yavaşça açtı ve bana baktı."Sabah oldu mu?" diye mırıldandı uykulu bir şekilde.
"Evet, hadi kalk. Karan'la menemen yaptık,"dedim gülümseyerek.Emir ayağa kalkarak biraz gerildi, sonra beni kolumdan tutup kendine çekerek bir öpücük kondurdu dudaklarıma.
"Hemen ardından geri çekilerek Karanla iyi anlaşmaya başladınız"dedi.
Bakışlarında bir şüphe aradım ama bulamadım.
Kalbim hızla çarparken bana dokunduğu anların hepsi gözümün önünden geçti.Acaba görmüş olabilir miydi?
"E-evet"dedim ilk kekeleyerek"yaşlarımız yakın ya, düşman olmak yerine dost olalım dedik"diye mırıldandım.
Gülümseyerek"İyi yapmışsınız"dedi ve yanağıma bir öpücük bıraktı.
Birlikte aşağı indiğimizde Karan çayları koymuştu.
Kaşları çatık şekilde yemeğiyle bakışıyordu
"Karan"diye seslendim.
Muhtemelen geçen Emir'in dünki tokatı yüzünden böyle davranıyordu.
Emirin elinden tutarak"özür dile"diye fısıldadığımda kaşları çatıldı.
Ama daha fazla uzatmadan masaya geçerken"dünki tokat,fazla tepki verdim",
dedi.Hemen başta oturan Emir'in çaprazına ve Karanın hemen önüne otururken, Emir'e bu ne biçim özür bakışı attım.
Göz devirerek"Özür dilerim"dediğinde Karan yemekten başını kaldırarak konuştu,
bu sırada Emir tabağına yemek doldurmakla meşguldü."Özre ihtiyaç yok,heleki de Ege'nin zoruyla söylediğin bir özre."Emir'in kaşları çatılırken Karan hemen Emir'in gözlerinin içine baktı.
"Ama seni uyarıyorum,bir daha kılıma dokunursan ve..."bakışları bana döndü,
Emir'in de bakışları bana döndüğünde"ona zarar verecek tek bir hareketinde seni mahvederim!"Yeniden bir-birlerine baktıklarında sanki nefretle bakıyorlardı
Karan Emir'i mahvedeceğimi söylüyordu,
Eğer ona zarar verecek bir hareket yapsaydı.Sanırım buradaki 'O' ben oluyordum.
Ama asıl soru nasıl mahvedecekti?
Ve Emir'in bakışlarında korku mu görüyordum ben?